HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Geçmişte topluma hizmet amacıyla devlet kasasından daha az para çıkması amacıyla yapılan Yap İşlet Devret (YİD) sistemi, AK Parti iktidarı döneminde hem vatandaşı hem devleti soyma yöntemine dönüştüğünü çok okuyup izlediniz. Bu sistemle yapılan yerlerin hepsini unutun. Yap İşlet Devret, Ankara-Niğde Otoyolunda tuzağa dönüştürülüyor.
Yap İşlet Devret modeli ile Türkiye Turgut Özal döneminde tanıştı. Bir altyapı finansman modeli olarak 1984 yılı sonunda çıkarılan bir yasa ile hayatımıza girdi. İlk olarak o dönemin en acil ihtiyacı olan elektrik kesintilerini gidermek amacıyla enerji sektöründe uygulandı.
1988 ve 1994’te uğradığı değişikliklerle köprüden tünele, barajdan, haberleşmeye, havalimanından otoyola kadar her alanda uygulanmayı mümkün hale getirildi.
YİD’in geçmişi ile sizin kafanızı şişirmeyeyim. Bugüne ilişkin anlatacağım epey bilgi var. Bununla ilgili vereceğim bilgiler, rakamlardan hoşlanmayanlar için yeterince sıkıntı verecek diye endişe ediyorum.
Bir soygun sistemini de rakamlar vermeden anlatmaya kalkmak “bir varmış bir yokmuş” diye başlayan masallardan farkı olmaz. Onun için biraz rakam paylaşmama müsaade edin.
OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ NUR NİMET KALDI
Bildiğiniz gibi AK Parti iktidarı döneminde YİD modeli, vatandaştan toplanan vergilerle oluşan devlet imkanlarının belli şirketlere aktarılması şekline dönüştü. Doğrudan vatandaşla muhatap olması açısından en acı örneği İstanbul-İzmir Otoyolu ve bu kapsamda yapılan Osmangazi Köprüsü’nün fahiş fiyatları ile görüldü.
İktidarın YİD modelinde sadece geçenler için fahiş fiyat olsa biraz daha az kesimin canını yakacak. “Bu hizmetten yararlanan bedelini de ödesin” denebilir. Boğaz üzerindeki önceki iktidarlar döneminde yapılan köprülerden geçişler 13.25 TL iken Tayyip Erdoğan’ın devr-i hükümetlerinde yapılan Osmangazi Köprüsünden geçenlerin ödediği rakam 147.5 TL.
Bu rakama kullanılan çevreyollarının fiyatlandırması dahil değil elbette. Bu rakam vatandaşın doğrudan ödediği. Müteahhide verilen araç geçiş taahhüdü dolayısıyla geçen yıl bu köprü için Hazine’nin kasasından da 3.2 milyar TL. ödendi.
Şimdi bir sürücü olarak “Osmangazi Köprüsü çok pahalı geçmek istemiyorum” dediğinizde Eskihisar-Topçular arabalı vapur alternatifini tercih edebilirsiniz. Ya da Körfez’i dolaşmayı tercih edebilirsiniz.
ANKARA-NİĞDE OTOYOLUNDA SÖZLEŞMELER KAÇ KEZ DEĞİŞTİ
Ankara ile Niğde arasında AK Parti döneminde yeni bir otoyol inşa edildi. Burası 4 Eylül 2020’te Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hizmete açıldı.
Burası Edirne’den başlayıp Şanlıurfa’ya kadar uzanan otoyolun tamamlanması açısından ayrıca önem taşıyor. Böylece ilk bölümü 1993 yılında tamamlanan Pozantı Otoyolu kesintisiz hale gelmiş oldu.
Ankara-Niğde Otoyolu 113 kilometre. Otoyolu inşa eden firma ile yapılan sözleşme kaç kez değişti bilen yok. Bizler ancak ilgili bakanlar ve firma yetkililerinin açıklamalarından takip edebildik.
Araç geçiş taahhüdünü bir kenara bırakıyorum. Oradan ödenecek para ayrı. Onu yıllar içinde öğrenebileceğiz.
Biraz sabır gösterip şu açıklamaları lütfen okuyun.
-14 Nisan 2017’de imzalanan sözleşmeden sonra Dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sözleşme süresini 3 yıllık yapım süresi hariç 11 yıl 10 ay olarak açıkladı. Yani işletme süresi 8 yıl 10 ay, 17 gün.
– Firmanın internet sayfasında bu sözleşmenin süresi yapım süresi 3 süresi hariç 12 yıl olarak açıklandı. 11 yıl 10 aylık işletme süresi, 3 yıl uzatılmış görünüyordu.
– Otoyolun geçtiğimiz yıl açılış töreninde konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu yeni bir süreyi duyurdu. Buna göre 3 yıl yapım süresi, 15 yıl 4 ay işletme süresi. Bakan ayrıca firmaya üç farklı araç garantisi verildiğini söyledi.
Sözleşmenin imzalandığı gün ile açılışın yapıldığı gün arasındaki rakamlara bakarsanız müteahhit firmanın işletme süresi tam tamına 7 yıl uzamış durumda.
Şimdi bu nasıl yapıldı, burada neler döndü, yapılan hukuksuzluk var mı (yasalara aykırı hiçbir nokta olmadığından emin olun. Çünkü hangi yasa nasıl değiştirilmesi gerekiyorsa öyle değiştiriliyor veya KHK ile düzenleniyor) bunların hiçbirini soru olarak önünüze koymayacağım.
VATANDAŞ NASIL TUZAĞA DÜŞÜRÜLÜYOR?
Devleti yönetenler ile müteahhit firma arasında bu kadar organik bağlarla bağlı olunca sistem farklı işliyor. İstanbul-Ankara arası 420 km. Önceki iktidarlar döneminde yapılan İstanbul-Ankara Otoyolunu kullanmak isteyenler 30 TL ödüyor.
Yeni yapılan 113 kilometrelik Ankara-Niğde Otoyolundan gittiğinizde ise ödeyeceğiniz rakam 115.50 TL.
Burada sorun sadece yeni otoyolun 115.5 TL’lik fiyatı değil. İstanbul’dan yola çıkan biri otoyolu kullanarak Ankara’ya gitti diyelim. Doğu Akdeniz ve Güneydoğu illerine gidecekse Ankara’dan çıkıp parasız yoldan devam edemiyor.
Araçla daha önce giden tanıdıklarım yaşadıklarını anlatmışlardı. Kendilerini bir anda 113 kilometresi 115.5 TL olan otoyolda bulduklarını anlatmışlardı. Ben de “Mutlaka önceden çıkış verilmiştir. Gözden kaçmıştır” diye onların dikkatsizliğine vermiştim.
Hepsi de uyarıyordu. “Yeni otoyola girenlerin ödedikleri paradan dolayı canı fena yanıyor” diyorlardı.
Ankara çevre yoluna girdiğim sırada, buradaki yeğenimi aramak istedim. Bayramlaşmıştık ama biraz konuşayım dedim. Benim de Ankara’da olduğumu söyledim. Beni o da uyardı.
Bu bayramda arabayla Adana tarafına gitmek durumunda kaldım. Ankara gişelerinden çıktıktan sonra bütün dikkatimi yola vererek Adana ya da Konya yönünde bir çıkış aradım. Verilen tek çıkış Eskişehir, İzmir çıkışı idi.
Muhtemelen onu da parasız devlet yolu olduğu için koymuş olmalılar. Bir de Samsun Otoyolu vardı. Ona gitmediğim için bir tecrübe paylaşamıyorum.
Önceden parasız Ankara çevre yolunun sonuna doğru Adana çıkışı veriliyordu. Paralı otoyola girmeden yine bir yerden çıkış verileceğini düşündüm. Çevre yolu bitti ve bizi mecburi istikamet yeni paralı otoyola soktu. Devam edersem Samsun’a gitmek durumundaydım.
Çevreyolunda ilerken farklı semtlere çıkışlar vardı. Bunlardan birine sapıp Ankara içinde Adana yolu çıkışı aramaya cesaret edemezdim. Başkent bildiğim bir yer değildi.
Niğde çıkışında 115.5 TL’yi ödeyenler ilerideki konak yerinde durup ihtiyaç giderirken epey hayır dua ediyorlardı.
Kimi fiyatından dolayı bunun bir soygun olduğunu, kimi de eskiden bir hizmet yapılıp açıldığında insanların keyifle kullandığını, şimdi ise korka korka yaklaştıklarını anlatıyorlardı.
Benim en çok garibime giden ise devlet erkini elindi bulunduran iktidarın, müteahhide müşteri bulmak için vatandaşa kurduğu tuzak oldu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***