ABD Dışişleri Bakanlığı, 2021 İnsan Ticareti raporunu açıkladı. Raporda, Türkiye’nin Suriye’deki en uzun süredir desteklediği bir muhalefet grubuna “somut yardım” sağladığı bildirildi. Washington, Sultan Murat tümeni adlı silahlı muhalif grubun çocuk asker yetiştirdiğini söylüyor.
Türkiye’nin geçen yıl içinde çocuk asker kullanımına karışan ülkeler listesine eklendiği raporda, “Hükümet, göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar arasında insan ticareti mağdurlarını, zorla çalıştırma mağdurlarını ve mağdurları proaktif bir şekilde belirlemedi. Bu durum, insan kaçakçılarının işlemeye zorladığı yasadışı eylemler nedeniyle mağdurların cezalandırılması olasılığını arttırdı. İnsan hakları grupları ve uluslararası kuruluşlar, hükümetin Suriye’de çocuk askerler toplayan Türkiye destekli silahlı muhalefet grubuna operasyonel, ekipman ve mali destek verdiğini bildirdi’’ denildi.
Rapora göre insan hakları grupları ve uluslararası kuruluşlardan gelen raporlar ve kanıtlar, hükümetin Suriye’de çoçukları silah altına alan muhalefet grubuna operasyonel, ekipman ve mali destek sağladığını gösteriyor. Uluslararası bir kuruluş 2020’de, bu silahlı gruplara atfedilen 191 vaka dahil olmak üzere, Suriye savaşında 820 çocuğun (765 erkek ve 55 kız) kullanıldığını bildirdi.
Böylece ABD listeye ilk kez bir NATO müttefikini eklemiş oldu.
“İnsan ticaretiyle mücadelede asgari standartlar karşılanamadı’’
Raporda Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelede asgari standartları tam olarak karşılayamadığı, ancak önemli çabalar sarf ettiği kaydedildi. Corona virüsü pandemisinin insan ticaretiyle mücadele kapasitesi üzerindeki etkisi dikkate alındığında Türk hükümetinin önceki raporlama dönemine kıyasla genel olarak artan çabaları olduğunu belirten raporda, Türkiye, 2012 yılından bu yana olduğu gibi bu yıl da “ikinci kategori” ülkeler arasında yer aldı.
Türkiye’nin çabalarının, daha fazla sanığın kovuşturulmasını ve daha fazla mağdurun tespit edilmesini içerdiği kaydedilen raporda, “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticaretiyle Mücadele Şubeleri’nin sayısının arttırıldığına dikkat çekildi ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (GİGM) sığınma evi personeli için kurban yardımına ilişkin standart işletim prosedürleri içeren bir kılavuz geliştirdiği ve dağıttığı bildirildi.
Hükümetin, sığınma evi personelini pandemi azaltma çabaları konusunda eğittiği ve buralarda kalan mağdurlara COVID-19 testleri ve kişisel koruyucu ekipman sağladığı da raporda not edildi; ancak, hükümetin birkaç temel alanda asgari standartları karşılayamadığı da belirtildi.
Rapora göre hükümet daha az insan kaçakçısını mahkum etti ve mahkemeler insan ticareti suçundan yargılanan sanıkların çoğunu beraat ettirmeyi sürdürdü. Birçok hakim ve savcının karmaşık davaları kovuşturmak için deneyimi ve kaynakları yoktu ve davalar genellikle düştü, beraatle sonuçlandı veya daha hafif suçlar olarak yeniden dosyalandırıldı. GİGM tarafından işletilen sığınma evlerinin kapasitesi, pandemi nedeniyle mağdurların beklenenden daha uzun süre kalmasıyla genişledi ve bazı yerel sivil toplum grupları insan ticaretiyle mücadele çabalarının dışında kaldı.
Türkiye’deki kovuşturmalar incelendi
Raporun kovuşturma bölümünde hükümetin, kanuni yaptırım çabalarını sürdürdüğü kaydedildi ve “Ceza Kanunu’nun 80. Maddesi, fuhuş yaptırmak ve zorla çalıştırmak maksadıyla insan ticareti yapılmasını suç saymakta ve bu suç için sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ve “10 bin güne” kadar adli para cezası öngörmektedir. Bu ceza, yeterince sert bir cezadır ve seks ticaretiyle ilgili olarak tecavüz gibi ciddi suçlara verilen cezalarla orantılıdır’’ denildi.
Rapora göre hükümet, 880 şüphelinin olduğu 269 davayı soruşturdu. Adalet Bakanlığı, 2019 yılında 237 sanıklı 52 yeni insan ticareti davasına kıyasla, 2020’de 347 sanıklı 68 yeni davayı kovuşturmaya devam etti. Adalet Bakanlığı, toplamda 5 bin 221 sanıklı 1398 davayı kovuşturmayı sürdürdü. Mahkemeler, 2019’da 43’e kıyasla 2020’de 30 insan kaçakçısını mahkum etti. Yargıçlar bunların 13’ünü sekiz yıldan 10 yıla kadar, 16’sını altı yıl sekiz aydan yedi yıl altı aya kadar hapis cezasına çarptırdı ve bir kaçakçıya iki yıl hapis cezası verdi.
ABD Dışişleri raporunda hükümetin 2019’daki cezaların süresini bildirmediği bilgisi de yer aldı ve “Mahkemeler, insan ticareti suçundan yargılanan sanıkların çoğunu beraat ettirmeye devam etti’’ denildi.
Jandarmanın16 taşra biriminde Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticaretiyle Mücadele Daire Başkanlığı’yla faaliyetlerini sürdürdüğü yinelenen raporda, “Hükümet, insan ticareti vakalarıyla ilgili olarak uzman savcı görevlendirmemiş ve özellikle olağanüstü hal döneminde 125 binden fazla kamu görevlisinin ihraç edilmesinin ardından savcılarla hakimlerin deneyim ve uzmanlığa sahip olmaması, yargının, insan ticareti gibi karmaşık suçları kovuşturma kabiliyetini ve imkanlarını sınırlandırmıştır. Örneğin İnsan Ticaretine Karşı Avrupa Konseyi Uzman Grubu (GRETA) ve diğer gözlemciler, kolluk kuvvetlerinin seks ticaretini içeren tüm insan ticareti soruşturmalarının yüzde 94’üyle, zorla çalıştırma ticaretini tam olarak soruşturmak için yeterli kaynaklara sahip olmadığını bildirdi’’ denildi.
Raporda uzmanların, cinsel sömürü amaçlı insan ticaretiyle (227. Madde) “seks ticareti”, ya da zorla çalıştırma ticaretiyle (117. Madde) “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” amaçlı insan ticaretinin birbirine karıştırılması gibi insan ticaretiyle ilgili yanlış algılamalar olduğunu bildirmeye devam ettiği bildirildi. Adli makamların, mağdurların ve tanıkların mahkeme işlemlerine nadiren katılım sağlaması nedeniyle, delil yetersizliği, özellikle de tanık ifadelerinin eksik olması sebebiyle davaların genellikle düştüğünü, beraat ile sonuçlandığını ya da daha önemsiz bir suç şeklinde yeniden tasnif edildiğini bildirdiği kaydedildi.
Hükümetin, bağımsız olarak ve uluslararası kuruluşlardan teknik ve mali destek alarak Emniyet Genel Müdürlüğü, sahil güvenlik, jandarma, savcılar ve hakimlere çeşitli insan ticaretiyle mücadele eğitimleri verdiği de not edilen raporda, “Hükümet, insan ticareti soruşturmalarında Moldova ve İtalya ile işbirliği yaptı ve Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden dokuz şüpheli için iade talebinde bulundu. Hükümet, insan ticaretine suç ortaklığı yapan hükümet çalışanları hakkında herhangi bir soruşturma, kovuşturma veya mahkumiyet bildirmedi.
Mağdurların korunması çabaları
Hükümetin, mağdurların korunmasına yönelik çabalarını arttırdığına değinilen raporda, “GİGM, 276 mağduru teşhis etti; bunlardan 160’ı seks ticareti mağduru; 116’sı zorla çalıştırma, 43’ü zorla dilendirme mağduruydu. Teşhis edilen bu mağdurların 221’i kadın, 20’si ise erkek, 165’i çocuktu. Mağdurlardan 272’si yabancı mağdur, 11’i ise Türk vatandaşıydı’’ denildi. 2019 yılında teşhis edilen mağdur sayısı 134’tü.
Raporda standart çalışma prosedürleriyle, mağdurların teşhisi ve yardıma yönlendirilmesine ilişkin kuralların tesis edildiği ve ilk müdahale ekiplerinin mağdurları, onları resmi olarak kayıt altına alan GİGM’ye potansiyel mağdurlar olarak göndermesini zorunlu kıldığı da hatırlatıldı. GİGM’in mağdurlarla mülakat yapmak amacıyla 81 ildeki her büroda bulunan iki teşhis uzmanını bulundurmaya devam ettiği ve mağdur olması muhtemel olan yaklaşık 4 bin 92 mağdurla mülakat gerçekleştirdiği kaydedildi.
GRETA ve diğer gözlemcilerin, ilk müdahale ekipleri arasında sınırlı kapasite ve özellikle zorla çalıştırma, Türk vatandaşları, çocuklar ve LGBTi topluluğundaki kişiler için proaktif tanımlama çabalarının yetersiz olduğunu bildirdiği de ABD Dışişleri Bakanlığı raporuna girdi. Raporda, ‘’Polis, sınır dışı edilme korkuları nedeniyle seks ticareti mağdurlarını tespit etmekte zorlandıklarını ve çalışma müfettişleri ile sığınma görevlilerinin mağdur kimliği konusunda eğitim veya rehberlik almadıklarını bildirdi. Önceki yıllarda hükümet, kampların dışında son derece hassas durumdaki mülteci ve göçmen topluluklarındaki mağdurları tespit etme konusunda sınırlamalarla karşı karşıya kaldı ve bu topluluklardaki insan ticaretini ele almak için yetersiz koruma kaynaklarına sahipti; medya ve sivil toplum raporları, insan ticareti göstergeleri için tarama yapılmadan mağdurların Suriye’ye zorla gönderildiğini bildirmeye devam etti’’ denildi.
Önleme çalışmaları
ABD’nin raporunda Türk hükümetinin insan kaçakçılığını önleme çabalarını sürdürdüğü kaydedildi. Hükümetin, 2009’dan beri yürürlükte olan ulusal eylem planını güncellemediği bu raporda yer aldı; ancak İnsan Ticaretiyle Mücadele Koordinasyon Komisyonu’nun, kurumlar arası insan ticaretiyle mücadele çabalarını koordine ettiği ve 2020’nin Aralık ayında toplandığına dikkat çekildi.
Raporda, “İnsan ticaretiyle mücadele için il bazında otuz altı alt komisyon, insan ticaretiyle mücadele çabalarını koordine etti. Komisyon ve GİGM, yıllık veri raporları yayınlamaya devam etti ve GİGM, sosyal medyada insan ticaretiyle mücadele videosunun hazırlanması da dahil olmak üzere bir bilinçlendirme kampanyası düzenledi. GİGM, insan ticaretiyle ilgili çağrıları da alan göçle ilgili bir ulusal yardım hattını sürdürdü; yardım hattına yapılan çağrılar iki soruşturma başlattı ve yardım hattı operatörleri dokuz potansiyel kurbanı GİGM’ye yönlendirdi ve yedi mağdur tanımlandı’’ denildi.
İnsan ticareti profili
Son beş yıl süresince rapor edildiği üzere insan tacirlerinin, Türkiye’de yerli ve yabancı mağdurları istismar ettikleri gibi, Türk mağdurları da yurtdışında istismar ettiği belirtilen raporda, “Türkiye’deki insan ticareti mağdurları, ağırlıklı olarak Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Azerbaycan ve Suriye’den gelmektedir. 2020 yılında teşhis edilen 176 mağdurdan 159’u yani çoğu Suriye’liydi. Bu mağdurlardan 38’i Özbek, 14’ı Kırgız ve 11’i Afgan uyrukluydu’’ denildi.
Bazı Gürcü erkek ve kadınlarının zorla çalıştırmaya maruz kaldığı bildirilirken, bazı Türk erkeklerinin de Moldova’da insan ticaretine ve zorla çalıştırmaya maruz kaldıkları da bu raporda tekrarlandı.
Raporda, “Marjinalleştirilmiş gruplardan gelen Roman çocuklarına, çöp toplayıcısı, sokak müzisyeni ve dilenci olarak büyük şehirlerin sokaklarında sıklıkla rastlanılmakta olup, bu durum istismar koşulları ve zorla çalıştırma hususundaki endişeleri arttırmaktadır. İnsan hakları grupları, ticari cinsel sömürünün, gerek yetkililerden gerekse yerel halktan ayrımcılık ve düşmanlık gören LGBTİ toplumunda bir sorun oluşturmaya devam ettiğini bildirmektedir. Salgın nedeniyle, insan tacirleri giderek daha fazla mağdurun hane içi işçilik ve ev işleri için işe alınmasına odaklandı ve çevrimiçi işe alım yöntemlerini daha fazla kullandı’’ denildi.
Kadınlar ve çocuklar savunmasız
“Yerinden edilmiş 3 milyon 600 bin Suriyeli ile, raporlama döneminde Türkiye’de yerleşik bulunan diğer milliyetlere mensup 350.000’den fazla mülteciyle dünyanın en büyük mülteci nüfusunun Türkiye’de yer almaktadır’’ denilen raporda, suç şebekelerinin, Suriyeli kadınları ve kızları seks ticaretine zorladığına dikkat çekildi.
Raporda, “STK’lar, mülteci kampı yetkililerinin ve gönüllülerinin, sahte iş teklifleriyle kızları seks ticaretine dahil etmek için suç şebekeleriyle işbirliği yaptığını, Suriyeli erkek çocukların ise mülteci kamplarında tecavüz ve cinsel istismar iddialarıyla seks ticaretine karşı savunmasız kaldıklarını bildiriyor. Suriyeli kızlar, özellikle mülteci kamplarında ve ev içi kölelik ve seks ticaretine karşı savunmasız oldukları yoksul ve kırsal bölgelerde, resmi olmayan dini törenlerle yetişkinlerle evlendiriliyor. Raporlar, pandeminin ardından “ekonomik başa çıkma mekanizması” olarak reşit olmayan kızlarını Türk erkeklerle evlendiren Suriyeli mülteci ailelerin sayısının arttığını iddia ediyor’’ ifadeleri yer aldı.
Raporda, “Çocuklar dahil Suriyeli ve diğer mülteciler, sokakta dilencilik yapmaya ve ayrıca bildirildiğine göre tarımda, restoranlarda, tekstil fabrikalarında, marketlerde, mağazalarda ve diğer işyerlerinde zorla çalıştırmaya karşı savunmasızdır. Uzmanlar, çocukların bazı durumlarda standartların altında çalışma koşullarında, düşük ücretlerle uzun saatler çalıştığını bildiriyor. ABD’nin terör örgütü olarak tanımladığı Kürdistan İşçi Partisi (PKK), çocukları askere almak için topladı ve zorla kaçırdı. İnsan hakları grupları ve uluslararası kuruluşlardan gelen raporlar, hükümetin Suriye’de çocuk askerleri toplayan Türk destekli silahlı muhalefet grubuna operasyonel, ekipman ve mali destek sağladığını gösteriyor’’ vurgusu yapıldı.
9 maddelik tavsiye listesi
Raporun “Öncelikli olarak önerilebilecek hususlar’’ bölümünde 9 madde sıralandı. Bunlar:
- İnsan tacirlerinin aktif bir şekilde soruşturmaya tabi tutulması, kovuşturulması ve mahkum edilmesi.
- Suriye’de çocuk askerler toplayan silahlı muhalif gruplara operasyonel, ayni ve mali desteğin kesilmesi.
- İnsan ticaretine ilişkin soruşturma ve kovuşturmalar hususunda verilecek ileri düzeydeki eğitimin yanı sıra, müfettişlere, savcılara ve yargıçlara, insan ticaretiyle ilgili davalarda mağdur merkezli yaklaşımlar hakkında eğitim verilmesi ve bu eğitimin kurumsallaştırılması.
- Mülteciler ve sığınmacılar, LGBTİ toplulukları, sınırdışı edilmeyi bekleyen göçmenler, fuhuşa itilen Türk ve yabancı kadınlar ve kız çocukları ile sokaklarda dilencilik yapan ve tarım ve endüstri sektörlerinde çalışan çocuklar gibi hassas toplulukar içinde yer alan mağdurları önalıcı şekilde teşhis etmeye yönelik çabaların arttırılması.
- İnsan ticaretiyle ilgili davaların bu konuda eğitimli savcılar tarafından ele alınmasını sağlamak üzere gerekli prosedür ya da uzman birimlerin tesis edilmesi.
- Mağdurları daha iyi teşhis etmek ve mağdur hizmeti sağlamak için sivil toplumla kurulan ortaklıkların kapsamının genişletilmesi.
- Tüm mağdurlara yönelik barınma ve psikososyal destek gibi uzmanlık gerektiren hizmetlerin güçlendirilmesi.
- Kurumlararası işbirliğinin arttırılması ve ulusal bir eylem planının kabul edilip benimsenmesi.
- Uzaktan ifade verme ya da mağdurların mahkemedeki duruşmalara katılımıyla bağlantılı seyahat ve diğer masraflarının karşılanması gibi yöntemlere başvurarak, mağdurların soruşturma ve kovuşturmalara katılımının teşvik edilmesi.