AKP hükümetinin her “reform” söylemi ardından açıklanan paketler sonucunda hak ihlallerinde artış yaşandı.
AKP her kriz döneminde olduğu gibi bir kez daha “yargı paketi” gündeme getirdi. Hükümet, 2019-2023 dönemini kapsayan “Yargı Reformu Stratejisi” kapsamında hazırlanan 4’üncü Yargı Paketi’yle ilgili çalışmaları tamamladığını duyurdu. Paket, ileriki günlerde Meclis Başkanlığı’na sunulacak. 2019 yılından bu yana 3 ayrı yargı paketi çıktı. İktidarın kamuoyunu beklentiye soktuğu son 3 paketin içeriği, hangi siyasi atmosferde çıktığı ve sonuçlarının ne olduğu, 4’üncü Yargı Paketi’nin niteliğine dair de ipuçlarını veriyor.
KAYYIM GÜNDEMİNDE İLK YARGI PAKETİ
İlk yargı paketi, “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun” ismiyle 24 Ekim 2019’da Resmi Gazete’de 39 madde olarak yayınlandı. Paketin gündeme geldiği süreçte, HDP Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyesinin de aralarında bulunduğu birçok belediyeye kayyım atanmış, belediye eşbaşkanları tutuklanmıştı. Yargı paketi çıkmadan bir ay önce, 24 Eylül 2019’da Yargıtay tarafından kamuoyunda KCK Ana Davası’nda HDP milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’na verilen hapis cezaları onanmıştı.
PAKETİN İÇİ BOŞ ÇIKTI
Pakette af yasası, ceza infaz düzenlemesi, ifade özgürlüğü Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) ihraç edilenlerin durumuna dair düzenlemelerin olacağı söylenerek kamuoyunda büyük beklenti oluşturuldu. Sadece avukatlara yeşil pasaport ve avukatlık sınavı düzenlemeleri getirildi. Diğer yandan Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) 7/2 maddesine “Eleştiri sınırını aşmayan söylemler ve haber içeriklerine ceza verilemez” cümlesi eklendi. Pakette ayrıca KHK ile ihraç edilenlere pasaport verileceğini de belirtildi ancak bu da kolluk kuvvetlerinin yapacağı araştırmaya bağlandı.
KÜRT SİYASETÇİLERE İŞLEMEDİ
Ancak 1’inci Yargı Paketi’nde belirtilen çoğu düzenleme hayata geçmedi. Pasaport yasağı uygulanan 125 binden fazla KHK ile ihraç edilen kamu çalışanının çoğuna pasaport verilmedi. Pakette yer alan “Eleştiri sınırını aşmayan söylemler ve haber içeriklerine ceza verilemez” düzenlemesi muhalefet ve Kürt siyasetçiler için geçerli olmadı. 20 Eylül 2019’da Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, daha önce aynı “suçtan” tutuklanmış olmalarına rağmen ikinci kez Kobanê Davası kapsamında tutuklandı. Kobanê Davası’nda AİHM’in “ifade özgürlüğü” olarak değerlendirdiği birçok açıklama ve haber suç sayıldı.
Başta gazetecilerin yargılandığı davalar olmak üzere birçok davada 1’inci Yargı Paketi kapsamında “terör örgütü propagandası” suçuna eklenen “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ifadesi uygulanmadı.
2’NCİ VE 3’ÜNCÜ YARGI PAKETİ
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan 2’inci ve 3’üncü yargı paketleri koronavirüs pandemisi gölgesinde getirildi.
“Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklif” olan 2’nci Yargı Paketi, 28 Temmuz 2020’de yürürlüğe girdi. Ağırlıklı olarak hukuk mahkemelerindeki yargılama usullerine ilişkin düzenleme öngören 64 maddelik 2’nci Yargı Paketi’nde yargılama süreleri, arabuluculuk, alacak davaları gibi konuları yer aldı. Savunma hakkını da ihlal eden maddeler içeren paketle “duruşma düzenini bozduğu” iddiasıyla taraf avukatlar dışındaki avukatların salondan atılmasının önü açıldı.
İNFAZDA AYRIMCILIK
3’üncü Yargı Paketi olarak aynı dönem Meclis’ten geçerek 28 Temmuz 2020’de yürürlüğe girdi. Paketle birlikte, pandemi nedeniyle cezaevlerindeki adli tutuklular tahliye edildi. Siyasi tutuklular kapsam dışı bırakıldı. Bu nedenle paket “AKP’nin özel affı” olarak eleştirildi. Hukukçular, paketin infazda eşitlik ilkesinin aykırı olduğunu belirtti, siyasi partiler paketi Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürdü.
Paketle birlikte, bugün tartışılan devlet-mafya gündeminin içinde bulunan, 90’ların kirli savaş yürütücüleriyle poz veren çete yöneticisi Alaattin Çakıcı da tahliye edildi.
HASTA TUTUKLULAR BIRAKILMADI
Paket, demokratik kamuoyu ve insan hakları örgütlerinin gündemden düşürmediği hasta tutukluların tahliye talebine karşılık vermedi. Siyasi tutuklular kapsamındaki hasta tutuklular, pandemi riskiyle cezaevlerinde tutuldu. Hastaneye gidiş-gelişler ve tedavilerinde sağlıklarını tehlikeye atan aksamalar oldu. Paketin çıktığı 2020 yılında, cezaevlerinde 19 hasta tutuklu yaşamını yitirdi.
TECAVÜZ FAİLLERİ SERBEST
3’üncü Yargı Paketi, Türkiye’nin en çok tartışılan cinsel suçlar ve kadına yönelik şiddeti durdurmak bir yana artmasına neden oldu. Paketin çıkması öncesinde, cinsel suç ve kadına yönelik şiddet faillerine yönelik bir af olduğu eleştirisi yapıldı. Hükümet, bu iddiaları reddetse de paket çıktıktan sonra cinsel suç ve kadına şiddet failleri de tahliye edildi.
ŞİDDET ARTTI
Paketin geçtiği süreçte, kadına yönelik ev içi şiddet pandemi nedeniyle arttığı yönünde rapor ve haberler yayınlandı. Ancak hükümet buna dair acil eylem planı gündemine almadı. Aksine, kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin en iyi yasa olarak tanımlanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi gündemine aldı.
Kadın örgütleri, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un daha etkin uygulanması çağrısı yaptı. Aksine, Hakimler Savcılar Genel Kurulu (HSK) tarafından 30 Mart 2020’de “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin korona virüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiği…” kararı ile askıya alındı
AKP BAROSUNU YARATTI
Paket ile birlikte, AKP baroların yapısını değiştirdi. AKP’ye açıktan destek veren avukatlar, belirli bir sayıya ulaşarak, kentlerde kendi barolarını kurduklarını duyurdu. “Çoklu Baro” diye tepki gösterilen düzenlemenin Meclis’ten geçmemesi için Temmuz 2020’de baro başkanları günlerce Ankara’da eylem yaptı.
PAKETLER İHLALLERİ ARTIRDI
İki ayrı yargı paketinin yürürlüğe girdiği 2020 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) 2020 Yılı Hapishaneler Raporu’na göre toplam bin 182 tutuklu hapishanelerde yaşadıkları hak ihlalleri nedeniyle derneğe başvuruda bulundu. Rapora göre, cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklunun en yoğun olduğu dönem yaşandı.
Yapılan değişiklik kapsamında infazını tamamlayan yüzlerce siyasi tutuklu “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmedi. Cezaevlerindeki tecrit koşulları ağırlaştırıldı. Cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve yaşanan hak ihlallerine karşı 27 Kasım 2020’de süresiz dönüşümlü açlık grevi başlatıldı.
3 BİN 362 YAŞAM HAKKI İHLALİ
İki ayrı yargı paketinin yasallaştığı 2020’ye ilişkin Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı “2020 Hak İhlalleri Raporu”na göre toplam 3 bin 362 yaşam hakkı ihlali, 3 bin 534 işkence yaşandı. En az 87 gazetecinin cezaevinde tutulduğu kaydedilen rapora göre 1 grev ertelendi, 39 ilde 113 etkinlik yasaklandı, 753 etkinliğe müdahale edildi.
İKİ AY SONRA KOBANÊ DAVASI
Yürürlüğe giren 3’üncü Yargı Paketi’nden iki ay sonra, 25 Eylül 2020’de açılan Kobanê Davası kapsamında 20 HDP’li siyasetçi gözaltına alındı ve 17’si tutuklandı. 6 yılın ardından açılan davanın iddianamesi, 3 binden fazla sayfadan ve ek klasörden oluştu. İddianamede, twitter paylaşımları, parti tarafından yapılan açıklamalar, siyasilerin basında yer alan ifadeleri suç sayıldı ve 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi.
DÖRDÜNCÜ YARGI PAKETİ
4’üncü Yargı Paketi ise devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’in itiraflarıyla mafya-devlet-siyaset ilişkilerinin yeniden konuşulduğu ve yargının tutumunun tartışıldığı süreçte gündeme geldi. Paketin 32 madde olarak Meclis’e sunulması bekleniyor. Yargıya erişme, vergi suçları, adli kontrol sistemine ilişkin yeni düzenlemeler içeren pakette, “soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut delillerin bulunması” halinde, avukatın müvekkiliyle görüşmesinin “bekletilmesi”ne yönelik düzenlemede yer alıyor.
Türkiye’de yargı reformları adı altında her geçen gün yeni bir düzenleme getirilse de sonuçlarının hiç de hukuki olmadığı ve toplumun yararına olmadığı geçen 3 pakette açıkça görülüyor.
KAYNAK: MEZOPOTAMYA AJANSI – ZEMO AĞGÖZ