Uluslararası Af Örgütünce hazırlanan raporda, göçmenlerin Türkiye’ye geri itilmesinin Yunanistan’ın fiili sınır politikası haline geldiği belirtilerek Avrupa Birliği’nin Atina hakkında ihlal prosedürü başlatması istendi.
Örgütün “Şiddet, Yalanlar ve Geri İtmeler” adlı raporunda göçmenlerin gördüğü kötü muameleler ve geri itmeler belgelendi.
Avrupa sınırlarındaki şiddetin herkesi ilgilendirdiği kaydedilen raporda, Haziran-Aralık 2020’de çoğu Meriç Nehri’nde olmak üzere Türkiye’ye 21 yeni geri itmenin belgelendiğine yer verildi.
Örgütün konuştuğu 16 göçmenin, şiddet ve gözaltı sonrası geri itildiklerini söylediği aktarılan raporda, geri itmelerin Yunanistan’ın fiili sınır politikası haline geldiği vurgulandı.
Raporda, bazı geri itmelerin sınırların çok ötesinde başladığı, bu kapsamda Yunanistan’ın kuzey ve kuzeybatısında sınırdan uzakta bulunan 5 kişinin gözaltına alındığı ifade edildi.
Geri itmeleri askerler, polisler ile sivil giyimli kişiler yapıyor
Göçmenler, üniformalı “askerler” veya “polisler” ile genellikle sivil giyimli kişiler tarafından geri itildiklerini söyledi.
Geri itilen göçmenlerin yarısından fazlasının, yasal yardıma erişimleri olmaksızın veya kayıtları alınmaksızın keyfi olarak gözaltında tutulduğu vurgulanan raporda, tespit edilen gözaltı yerleri arasında Gümülcine’deki Gomoniçe limanı, Bıdıklı sınır karakolu ve Poros Adası’nın da bulunduğu aktarıldı.
“İnsanlar sınırdan 700 kilometreye kadar varan bir uzaklıkta yakalanıp, gözaltına alındıktan sonra Türkiye kara sınırına götürülerek geri gönderildi” denildi.
“Bir kişi, Uluslararası Af Örgütü’ne, geri gönderme operasyonlarından biri sırasında kendisinin ve içinde olduğu grubun Meriç Nehri’nin ortasında bir adacığın yakınında bottan suya atlamaya zorlandığını ve günlerce bu adacıkta mahsur kaldıklarını söyledi.” ifadesine yer verilen raporda, “Bottan atılan bir erkeğin, yüzme bilmediği için suda batıp çıkarken yardım çığlıkları attığı ve akıntıya kapıldığı görüldü.” ifadesiyle göçmenlerin yaşadıkları aktarıldı.
İşkenceye varan kötü muamele
Raporda, Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesinin (CPT) Poros’ta günün sonunda atılan gözaltı kayıtlarının, adanın geri itmeler için kullanıldığına dair güvenilir kanıtlar sunduğuna dair değerlendirmesine de atıfta bulunuldu.
Orada tutulan mültecilerin geri itmelerden hemen önce tokat, tekme ve cop darbesi gibi yasaklanmış muamelelere tanık olduğu veya bunları yaşadığı aktarıldı.
Omurga ve el kırıkları, çürükler gibi bazıları işkenceye varan ciddi yaralanmalardan bahsedildiği ifade edilen raporda, kadınların ve çocukların gözleri önünde erkeklerin çıplak bir şekilde arandığı ve şiddet gördüğüne vurgu yapıldı.
Raporda, “Birçok vakada, bildirilen şiddet olayları, uluslararası hukukun insanlık dışı ve alçaltıcı muamele yasağını ihlal etti. İçerdikleri şiddet düzeyi ile aşağılayıcı veya cezalandırıcı maksat taşımalarından ötürü aynı zamanda işkence kapsamına giren vakalar mevcuttu.” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, Türkiye’nin de ulaşanları Yunanistan’a geri dönmeye zorladığına dair duyumlar alındığı dile getirildi.
“AB Yunanistan hakkında ihlal prosedürü başlatmalı”
Yunanistan ve diğer AB ülkelerinin bu ihlalleri durdurması ve bunların sorumluluğunu kabul etmesi gerektiği vurgulanan raporda, suistimaller için adalet sağlamanın zaman alıcı, zor ve şu ana kadar etkisiz olduğuna dikkat çekildi.
Raporda mültecilerin mallarına el konulmasının da geri itmelere ilişkin kanıt sunmalarını engellediğine işaret edildi.
AB’nin geri itmelerle işlenen ciddi insan hakları ihlalleri için Yunanistan hakkında ihlal prosedürü başlatması gerektiği belirtilen raporda, Avrupa sınır gücü Frontex’in de suistimallerden habersiz olduğunu iddia edemeyeceğinin altı çizildi.
İlaveten, “Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı Frontex, insanları insan hakları ihlallerine karşı koruyacak makul tedbirleri almakla ve benzeri ihlallerin işlenmesi halinde faaliyetlerini askıya almak veya geri çekmekle yükümlüdür.” değerlendirmesinde bulunuldu.