Türkiye’de Corona virüsü salgınıyla mücadele gerekçesiyle müzik yayın saatlerine kısıtlama gibi uygulamalarla geçen yaz normalleşme döneminde de sıkıntı yaşayan eğlence sektöründe işletmeciler ve çalışanlar, 1 Haziran’dan itibaren yasaksız hizmet veremezlerse borç batağında boğulacaklarını söylüyor.
Türkiye, pek çok sektördeki emekçiler dışındakiler için sokağa çıkma yasağı uygulaması ve “kısmi kapanma” kararıyla, Corona virüsü salgınıyla mücadelenin üçüncü dalgasında günlük vaka tablosunu gerilettiği iddiasında.
Sağlık Bakanlığı’nın 27 Mayıs’ta açıkladığı tabloya göre son 24 saatte 8 bin 426 yeni vaka kayda geçti; 183 can kaybı yaşandı. Bakan Fahrettin Koca Biontech’ten sağlanan aşılar ile bugünden itibaren engellileri aşılamaya başladıklarını açıklarken, iktidarın ekonomik sıkıntılara çare olarak gördüğü turizm sektörünün çalışanlarını aşılama da sürüyor.
Sağlık Bakanlığı bugün ayrıca Almanya’dan yetkililerle Türkiye’deki salgın hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı. İki ülke arasındaki turizme yönelik çevrimiçi toplantı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Berlin ziyareti sırasında düzenlendi.
Salgın nedeniyle kapanma yaşayan sektörlerden kaynaklı işsizlik oranını düşük tutmak amacıyla işten çıkarma yasağı uygulaması sürerken, bir yandan da turizm kaynaklı ekonomik iyileşme beklentisi söz konusu. Ancak salgın sürecinde en uzun süreli kapanmalara ve yasaklamalara maruz kalan eğlence sektörü, artık isyan noktasına gelmiş görünüyor.
Ankara’da bugün yeme-içme, eğlence ile organizasyon sektörü işletmecileri ve çalışanları, Cumhurbaşkanlığı’na 1 Haziran’dan itibaren artık hizmet verebilmek ve yasaklamalara maruz kalmamak için çağrıda bulundu.
Çağrı, Türkiye Turizm Gastronomi Yeme İçme Eğlence İşletmeleri Federasyonu (TURİFED), Anadolu Davet Etkinlik Federasyonu, Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu, Tekel Bayileri Platformu, Müzik-Sen ve Kafe-Bar-Restoran Çalışanları ve İşletmecileri Dayanışma Platformu (KABARE) tarafından yapıldı. Açıklamada, eğer olumlu yönde adımlar atılmazsa binlerce kişiyi etkileyecek iflaslar yaşanacağı vurgulandı.
Sektör temsilcileri, geçen yıl Ramazan ayı dönemindeki ilk kapanma sonrasında haklarında uygulanan yasaklar konusunda seslerini de duyuramadıklarını belirterek, sadece turistler değil Türkiye’deki halk için de hayatı kolaylaştırıcı adımlar atılmasını bekledikleri mesajını verdi.
“Neden her seferinde bizim sektörümüz kapanıyor?”
Yeme-içme, eğlence ile organizasyon sektörü örgütleri adına yapılan ortak açıklamayı Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Hizmet Ticaret Konseyi Başkanı Turgay Güler seslendirdi. Aynı zamanda Bursa Yeme İçme Platformu Sözcüsü olan Turgay Güler, “Bizler cevap bekliyoruz. Neden? Yeme içme işletmelerinin ana bulaş kaynağı olduğu bilim insanlarınca açıklanmamış olmasına rağmen niye her seferinde bizim sektörümüz kapanıyor? Ülkenin neredeyse her yer açık, faal durumda 10 ay kapalı kalan işletmeler hala kapalı, neden? Devletin, sadece bizi kapatıp hiçbir alacağından vazgeçmemiş olması neden? 70 bin işletmenin iflas ettiği söyleniyor. Sadece biz iflas ediyoruz, ama yardımlar hep diğer sektörlere fazla fazla yapılıyor, neden?” sorularını sordu.
Açıklamada, yeme-içme, eğlence ve organizasyon işletmeleri beklentileriyle ilgili ise, “2021 yılı yapılandırma, kredi, SGK, vergi ödemelerini 2022 yılına ötelenmesini istiyoruz. İki gün önce açıklanan sadece bizim sektöre dokunulmadı. 14 aydır kapalı bir işletmeye hangi banka kredi verecek ki? Kendi üyesi olduğu TOBB yaptığını iddia ettiği kredi açıklamasından dolayı kınıyorum biz iki yıl ödemesiz faizsiz kredi verilmesini talep ediyoruz” denildi.
“Düğün sektörü 16 ayda sadece 55 gün çalıştı”
Yaz mevsimi birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de düğün sezonu. Anadolu Davet ve Etkinlik Federasyonu Başkanı Murat Köksal da artık düğünler düzenlemek istediklerini söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Köksal, “16 Mart 2020 tarihinden itibaren yasaklama başladığı için düğün, davet sektörü olarak bizim için her şey durdu. 1 Temmuz’a kadar 107 gün kapalı kaldığımız için elimizdeki ürünlerimizin tamamı bozuldu. Bizim yetkililerden beklentimiz, böyle bir kısıtlama getirildiğinde bu gıdalar güçsüzler yurduna, kimsesizler yurduna, Kızılay gibi yerlere bağışlanabilirdi. 1 Temmuz’da sevindik, tekrar dolaplarımızı doldurduk, işe başladık. Bu arada düğünleri ileri tarihe kaydırmıştık. 26 Ağustos’ta kısıtlamaya girdik, bugün 27 Mayıs. Halen yasaklama kapsamındayız. Yani düğün sektörü 16 ayda 55 gün çalıştı” dedi.
Bu nedenle ayakta kalma imkanına sahip olmadıklarını belirten Köksal, “Yüksek kiralar ödüyoruz, hiçbir personelimizi işten çıkarmadık, sigortaları yatırdık ama insanlar gelmiyor. Yetkililerden açıklama gelmediği için, aşı takvimine göre normalleşme beklentisi açıklanmadığı için, çiftler yeni sözleşmeler yapmıyor. Geçen sene aşı yoktu ama bu sene güvenli açılma istiyoruz. Bizleri de dinlesinler, kuralları daha sıkı uygularız. Personele haftalık test, gelenlerden HES kodu istenmesi, yemeklerin ayrı masalarda yenmesi gibi. Neden güvenli düğün olmasın? 1 Haziran’da açılmak istiyoruz. 2019 TÜİK verisi, 519 bin çift evlenmiş. 2020 TÜİK verisi 450 bin çift, yüz bin çift evlenememiş. 650 bin çift evlenmeyi bekliyor. 365 günde 10 saat geçirilen düğünde mi virüse yakalanma riski daha yüksektir, her gün binilen toplu taşıma, işyeri, marketler, pazarlarda mı yüksektir?” diye sordu.
“Alkol yasağı seküler yaşama müdahale”
Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş da VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Mesele burada alkol değildi, özel yaşama, yeme içme kültürüne yapılan bir müdahale. Seküler yaşama yapılan bir müdahale. Bırakın isteyen içer isteyen içmez. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa alkol satışı patlaması yaşandı. Hatta bu durumu eleştiren muhafazakar aktivistler, akademisyenler, yazarlar oldu. Genelgede bile yok; tamamen mülki amirin inisiyatifine bırakıldı. Yetki saptırılması yapıldı” görüşünü aktardı.
Farklı sektörlerdeki esnaf için desteklemeler yapılmasına karşın esnaf arasında ayrımcılık yapıldığını işaret eden Aybaş, “Maalesef biz hiç destek alamadık. NACE kodu kurnazlığı var. Örneğin bakkalın ruhsatı farklı kuruyemişçinin farklı. Bakkallara, kuruyemişçilere, marketlere hibe desteği verilmedi. Tekel ve büfe yazılı olanlara bir kısmı verildi, bir kısmına verilmedi. Bunu biz de hala anlayabilmiş değiliz. Cumartesi ve Pazar günleri satışımız yasaklandı. Hiçbir şekilde desteğimizi alamadık. Kiralarımızı ödeyemedik, birçok arkadaşımız kapatmak zorunda kaldı. Hatta iki arkadaşımızın intihar ettiğini biliyoruz” dedi.