Devletin resmi söylemine göre Erdoğan 3 yılda tarihe damga vuran işlere imza attı. Ancak deneyimli siyasetçiler, aynı fikirde değil: “Demokratik olmaktan çıkarılmış bir yönetim biçiminin sonuçlarını yaşıyoruz!”
24 Haziran 2018 Genel Seçimleri’nin ardından 3 yıl geçti. Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan için geliştirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) ile yönetiliyor. Anadolu Ajansı, Erdoğanlı yeni yönetim biçiminin tarihe damga vurduğunu savunuyor. AKP öncesi Türkiye siyasetinde önemli yere sahip 3 isim ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tahribatını anlatıyor.
Cumhuriyet’ten Leyla Kılıç’ın haberine göre, Hikmet Çetin, Hüsamettin Cindoruk ve Altan Öymen, CHS’de her alanda gerileme yaşandığını söylüyor, güçlendirilmiş demokrasi ve parlamenter rejim çağrısı yapıyor.
Eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin:
Anayasa değişikliği ve 2018 seçimlerinin her alanda kötüye giden bir döngüye girdi.
Tek kişiye dayalı bir sistem kuruldu.
Her geçen gün tek bir kişinin daha fazla yetki kazandığı bir sürece girdik.
Bizim için önemli şey sanayileşmedir.
Sanayileşme olmadan işsizliği çözemezsiniz, istikrarlı büyümeyi ve kalkınmayı sağlayamazsınız, ihracatı da arttıramazsınız.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurulan fabrikaların ve tesislerin yenisi yapılmadığı bir yana hepsi satıldı ve özelleştirildi.
Parlamento yok oldu ve işleyişi kalmadı.
En önemli sorunlardan bir tanesi de toplumdaki kutuplaşma.
Türkiye’nin birliği beraberliği yaratılan kutuplaşma ile büyük bir yara almıştır.
Bunlar dış politikaya da yansımıştır.
Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk
Yüz yıllık Türk Cumhuriyeti’nin milli kimliğini değiştirme hedefine odaklanıyor.
Kendi iktidar dönemine ‘Yeni Türkiye’ diyor.
Türkiye, 23 Nisan 1920 de, Türk halkı tarafından kurulmuş milli bir devlettir.
Cumhuriyetin kurucusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
İlk başkanı ve ordusunun Başkomutanı ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’tür.
Cumhuriyet bir Meclis devletidir.
Türk halkı bu değerleri içtenlikle koruyor.
Yüz yıllık süreçte, işleyen bir rejimin ara verildiği dönemler olmuştur.
Ne var ki, kazanan her zaman yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
Kaybedenler; cuntalar, Kurucu Meclis, Danışma Meclisi ve ara rejimlerdir.
Bugün de aynı sona yaklaşıyoruz.
Patates, zerzevat, aşı ile fotoğraf veren başkanlık görüntüsü, adresi ve anayasal dayanağı olmayan kabine özentisi kısa bir süre içinde bu ara rejim ile birlikte silinip gidecektir.
Aradığımız, güçlendirilmiş demokrasidir.
Kesintisiz sürdürülebilir Parlamenter Rejimdir. Bu sonuç için bir iç barışa gerek var.
Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen:
Bugün, anayasa değişikliği ve yeni icat uygulama usulleriyle demokratik olmaktan çıkarılmış bir yönetim biçiminin sonuçlarını yaşıyoruz.
Memleketi siyasetçiler mi yönetiyor, yoksa birtakım başka işlere karışmış siyaset dışı kişiler mi, belli değil.
Birbirini izleyen farklı söylemler ve uygulamalar, durumun ne kadar vahim olduğunu, her gün yeni yeni örneklerle gösteriyor.
Hepsinin temelinde tek adam rejimini getiren anayasa ile onun doğrultusundaki 2018 genel seçimi var.
Türkiye’de demokrasi yanlısı bütün partilerin bir araya gelmesi gerekiyor.
Çünkü, bugünkü iktidar partileri, artık, açık farkla kaybettikleri seçim sonuçlarını bile kabul etmemek gibi bir kötü alışkanlığa kapıldılar.
ERDOĞAN İLE YENİ SİSTEMİN ÜÇÜNCÜ YILI
Anadolu Ajansı ise, Enes Kaplan imzalı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ haberinde eleştirilere kulak tıkayarak adeta bir destandan söz ediyor. Haberde şu ifadeler dikkat çekiyor:
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için 24 Haziran 2018’de sandık başına giden Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yüzde 52,59 oy oranıyla Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı seçmesinin üzerinden 3 yıl geçti.
Cumhurbaşkanı seçilirken, “Ben çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım, alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım” ifadesini kullanan Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen görevdeki üçüncü yılını yoğun bir tempoyla geçirdi.
Salgının etkisiyle yurt içi ve yurt dışı ziyaret sayılarında düşüş meydana gelirken, programların büyük çoğunluğu video konferans ve canlı bağlantılarla gerçekleştirildi.
Erdoğan rejiminin 3 yılda tarihe damga vuran icraatları ise şöyle sıralanıyor:
Mavi Vatan’dan doğal gaz müjdeleri: Erdoğan’ın görevdeki üçüncü yılında Türkiye’nin, tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdiğini açıkladı. Bu müjdeye farklı tarihlerde iki kez daha ekleme yaptı. Türkiye’nin Karadeniz’deki toplam gaz keşfinin, 540 milyar metreküpe ulaştığını savundu.
Ayasofya’da cuma namazı: İstanbul’un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453’ten 1934’te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan Ayasofya, Erdoğan’ın görevindeki üçüncü yılında ibadete açıldı. Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Ayasofya’nın cami olarak açılışı dünya basınında da geniş yer buldu.
Taksim Camisi cuma namazıyla açıldı: Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde dile getirdiği “Taksim’e cami yapılması” fikri de 2021 yılında gerçekleşti. Mimarlar Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’ın imzasını taşıyan, temeli 17 Şubat 2017’de atılan Taksim Meydanı’ndaki cami, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla, 28 Mayıs’ta Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın kıldırdığı cuma namazıyla birlikte ibadete açıldı.
Çamlıca Kulesi: Çamlıca Kulesi, Erdoğan’ın da katıldığı törenle İstanbul’un fethinin yıl dönümünde hizmete açıldı. Yapımına 2017 yılında başlanan kule, 369 metrelik kule uzunluğu ve deniz seviyesinden 587 metrelik yüksekliğiyle İstanbul’un en yüksek yapısı oldu.
NATO ve AB üyesi ülkeye ilk SİHA ihracatı: Türkiye’nin ilk Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) Bayraktar TB2, Polonya’ya ihraç edilmeye başlandı. Erdoğan, Polonya’ya Bayraktar TB2 SİHA ihracına ilişkin, “Türkiye, tarihinde ilk kez NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye insansız hava aracı ihraç edecektir” diye konuştu. Bayraktar TB2 SİHA’lar, Ukrayna, Katar ve Azerbaycan’ın ardından Polonya satıldı.
G20 Liderler Zirvesi canlı bağlantılarla yapıldı: Kovid-19 salgınından etkilenen uluslararası organizasyonlardan biri de her yıl farklı bir üye ülkede yapılan G20 Liderler Zirvesi oldu. Bu yıl Suudi Arabistan’ın dönem başkanlığındaki Zirve, canlı bağlantıyla gerçekleştirildi.
Akkuyu’da Putin ile canlı temel atma töreni: Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 10 Mart 2021’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali Üçüncü Ünitesinin Temel Atma Töreni’ne canlı bağlantı ile katıldı.
KKTC’de Maraş’ı ziyaret etti: KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında 46 yıldan bu yana kapalı tutulan ve alınan kararla kademeli olarak açılmaya başlanan Maraş bölgesini ziyaret eden Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs’a yapılan adaletsizliği hazmetmek mümkün değil. Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız.” ifadesini kullandı.
NATO Zirvesi: Erdoğan, NATO Devlet ve Hükumet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere 13-14 Haziran 2021 tarihlerinde Brüksel’i ziyaret etti. Erdoğan, Zirve sonrasında da ABD Başkanı Joe Biden ile ilk kez bir araya geldi.
TARİHE DAMGA VURAN GÖRÜŞMELER!
Anadolu Ajansı, Erdoğan’ın yurt içi ve yurt dışı seyahatlerini de 3 yıllık CHS sürecinde tarihe damga vuran gelişmeler arasında gösterdi. Erdoğan, 24 Haziran 2020 tarihinden bu yana Azerbaycan’a 2, Katar’a 2, KKTC’ye 1, Kuveyt’e 1 ve Belçika’ya 1 olmak üzere toplam 7 yurt dışı ziyaret gerçekleştirdi. Erdoğan, bu dönemde 35 ülkenin devlet ve hükümet başkanı ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Türk Konseyi Genel Sekreteri Bağdat Amreyev’i Türkiye’de ağırladı. Bunların dışında Türkiye’de ve gittiği ülkelerde farklı düzeylerde toplam 132 birebir uluslararası görüşme yaptı. Erdoğan, aynı dönemde 60’tan fazla ülkenin devlet ve hükumet başkanıyla toplam 226 telefon ve video konferans görüşmesi gerçekleştirdi.
Son bir yıllık dönemde eski ABD Başkanı Donald Trump’la 2 telefon görüşmesi gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’la da bir kez yüz yüze, bir kez de telefonla olmak üzere iki kez görüştü.