Sedat Peker, bir ayı aşkın süredir sosyal medya hesaplarında paylaştığı videolarda, çeşitli siyasetçi, bakan, iş insanı, eski güvenlik görevlileri ve gazetecilerle ilgili iddialarda bulunuyor.
Muhalefet partilerinden bu iddiaların araştırılması ve savcılığın harekete geçmesi çağrıları gelirken iktidar partisi, Peker’in suç örgütü lideri olmasına ve yurt dışında olmasına vurgu yaparak bu iddiaların ciddiye alınmaması gerektiğini savunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salı günü yaptığı grup toplantısında Peker için “Kendi kirli geçmişlerini bizi karalayarak örteceğini sananlar…” ifadesini kullandı ve “Biz ülkemize dair her meseleyi kamuoyu önünde tartışır, değerlendiririz ama bunu terör ya da suç örgütleri mensupları üzerinden yapmayız” dedi.
Ancak bir yandan da bu iddialara karşı iktidar partisi üyesi siyasiler de dahil muhataplarından haftalardır arka arkaya açıklamalar geliyor.
Sadece açıklama değil; Peker’in gündeme getirdiği bazı iddiaların ve paylaştığı bazı video kayıtlarının ardından görevine son verilen gazeteciler olduğu gibi, bazı kurumlarda görev değişiklikleri de oldu.
Aynı zamanda AKP içinden aynı iddialarla ilgili farklı açıklamalar gelmeye başladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dile getirilen iddialarla ilgili bazen isim vererek bazen vermeyerek hem eski hem de mevcut AKP’li isimleri işaret etti.
Bu isimlerin bir kısmı, doğrudan Soylu’ya olmasa da iddialara yanıt verdi.
2 Mayıs’taki ilk videodan bu yana ortaya atılan iddiaları ve devamında yaşananları derledik.
Davutoğlu ile ‘dinleme ve kumpas’ polemiği
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Peker’in videolarında kendisine yönelik iddiaları ortaya atmaya başlamasının ardından, 17 Mayıs’ta Peker hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ‘hakaret’ ve ‘iftira’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Soylu’nun avukatının verdiği dilekçede, iddiaların araştırılması talebi de şu ifadelerle yer alıyordu:
“Organize suç örgütü lideri şüphelisinin akıl ve mantıktan yoksun olarak ileri sürdüğü müvekkilim hakkındaki gerçeğe aykırı tüm iddialar ile ilgili araştırma yapılmasını, vekaleten arz ve talep ederim.”
Soylu bunun hemen ardından, beş gün içinde iki kez canlı yayına çıkarak yaklaşık 5 saat boyunca iddialarla ilgili konuştu.
19 Mayıs’taki TRT ve 24 Mayıs’taki Habertürk yayınlarında Soylu, iddialara doğrudan ve net cevaplar vermemekle eleştirildi.
Soylu, “Sayın Davutoğlu, tam anlamıyla dengesi kayboldu, ‘hepinizin odalarında neler konuştuğunuzu dinletiyorum ve biliyorum’ dedi.” diyerek Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun AKP lideri ve Başbakan olduğu döneme yönelik iddialarda bulundu.
Davutoğlu ise daha sonra katıldığı bir canlı yayında Soylu’nun Binali Yıldırım ve Berat Albayrak’la birlikte kendisine kumpas kurduğunu söyledi.
Selami Altınok ve Mustafa Çalışkan’a yönelik ifadeleri tartışma yarattı
Süleyman Soylu, Sedat Peker’in kendisine koruma verildiği ve o korumayla yurt dışına da çıktığı iddialarına yanıt verirken de, dönemin Emniyet Genel Müdürü, bugün AKP milletvekili olan Selami Altınok ile bugün Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan’ı işaret etti:
“16 Ocak 2015’te DHKP-C tehdidi ile kendisine koruma veriliyor. Şimdi esas iş bundan sonra. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, terörden sorumlu müdür de Mustafa Çalışkan. Nurettin Demir Kadıköy Emniyet Müdürü. 2015 yılında sanal bir tehditle Nurettin Demir kardeşinden kalan DHKP-C mirasıyla bir kurgu yapar ve koruma verilir.”
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Anadolu Ajansı (AA), Peker’e koruma verilmesine ait kararı gösteren belgeleri yayımlayarak “Sedat Peker’e verilen koruma kararında FETÖ izi var” başlığıyla haberleştirdi. Yayımlanan belgede Selami Altınok’un imzası olduğu görülüyordu.
Bir süre sonra AA, önce haberi paylaştığı sosyal medya mesajını sildi, ardından belgenin fotoğrafını, Altınok’un imzasının bulunduğu bölümü keserek yeniden yayımladı.
AKP Erzurum Milletvekili Selami Altınok, haberin ardından yaptığı yazılı açıklamada, ismini vermeden AA’ya tepki gösterdi:
“Son günlerde kamuoyunu meşgul eden şahsın koruma kararına ilişkin haberlerde ve ‘FETÖ izi bulundu’ başlığıyla servis edilen belgede, resmi sıfat ve görev taşıyan kişiler haksız bir şekilde ifşa ve itham edilmiştir. Belgede adı geçen imza sahiplerinin gerek 17-25 Aralık gerekse 15 Temmuz sürecinde yürüttükleri mücadeleye tüm milletimiz yakından şahittir. Bunun aksine bir ima, iddia ve iftira her iki dünyada da hak ihlali olup iddia sahiplerini ağır vebal ve sorumluluk altına sokmuştur.”
Mustafa Çalışkan da Cumhuriyet gazetesinin “Açığa alınmayı bekliyor musunuz?” sorusuna verdiği yanıtla Soylu’ya da yanıt vermiş oldu:
“Mustafa Çalışkan gibi bir insanı açığa kim alacak, nasıl alacak bir görelim bakalım… Bence toplum rahatsız. Benim rahatsız olmam çok da önemli değil.”
Silivri Emniyet Müdürü’nün intiharı
Mustafa Çalışkan’ın adı, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın Temmuz 2017’deki intiharının ardından da gündeme gelmişti.
Soylu’nun oğlunun bir arkadaşının Silivri yakınlarında gözaltına alınması üzerine Koruma Daire Başkanı Ekrem Gülen’in Hakan Çalışkan’ı arayarak serbest bırakılmaları talebinde bulunduğu haberleri basına yansımıştı.
Ahmet Şık’ın 2018’de Cumhuriyet’te yazdığı habere göre, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, bu olayın üzerine aynı gece, Hakan Çalışkan’dan kendisinden İçişleri Bakanı Soylu ve Koruma Daire Başkanı Ekrem Gülen’in sorumluluğunu belirten bir tutanak tutarak olayla ilgili resmi işlem başlatmasını istedi. Baskılara dayanamayan Hakan Çalışkan’ın bu sebeple intihar ettiği iddia ediliyor.
Mustafa Çalışkan, Haziran 2020’de Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na getirilmişti.
Külünk’ün adı, Soylu’nun ifadeleri sonrası gündeme geldi
Sedat Peker’in videoları yayımlamaya başlamasının ardından en çok tartışılan konulardan biri de, kendisinden bir siyasetçinin her ay 10 bin dolar aldığına yönelik iddialar oldu.
Bu iddiayı Peker değil, Süleyman Soylu dile getirdi.
Sedat Peker’in “Soylu ile arasında aracılık yapan gazeteciler olduğunu” öne sürmesi üzerine, Soylu, TRT yayınında “Nereden çıkmış, kendileri böyle bir şey yapıp sizinle ilişkilendirmiş ve bundan sizin haberiniz mi yok?” diye sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
“Benim haberimin olması idam edilmem anlamına gelir. Böyle bir şey olabilir mi? Keklemişler, ben ne yapayım. Kim keklediyse hesabını oradan sorsun. Ayda kime 10 bin dolar para gönderiyorsa, hangi siyasetçiye, ona sorsun.”
Bunun üzerine muhalefetten yoğun eleştiriler geldi. Birçok muhalefet partili yönetici Soylu’nun, bir siyasetçinin, bir suç örgütü liderinden para aldığını bildiğini; eğer savcılığa gitmezse bunun bir suç olduğunu dile getirdi.
Habertürk yayınında konu tekrar sorulduğunda Soylu, savcılığa gideceğini belirtti. Ancak bugüne kadar konuyla ilgili savcılığa gidip gidilmediğine dair bir bilgi henüz paylaşılmadı.
Bu esnada, bu kişinin eski AKP milletvekili ve MKYK üyesi Metin Külünk olduğuna dair iddialar paylaşıldı.
Peker de son videosunda Metin Külünk’ün videoları yayımlamasından sonra kendisini arayıp sakinleştirmeye çalıştığını, iddialarının ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesi öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zor durumda bıraktığını söylediğini; daha önceleri Külünk’ün kendisinden Almanya’daki bazı derneklere para göndermesini rica ettiğini ve el altından bu derneklere para gönderdiğini iddia etti:
“Ama öyle her ay giden 10 bin yok, seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım. Daha çoğunu verdim. 10 bin değil, 150 bin değil daha fazlasını verdim.”
Peker’in 2015 Hürriyet gazetesi baskınını da, “Bir milletvekilinin kendisini arayarak AK Parti gençlik kollarının bunu beceremeyeceğini söylediğini ve vekilin ricası üzerine kendisinin yaptığını” iddia etmesi üzerine, AKP’li Abdurrahim Boynukalın açıklama yaptı.
Saldırı gecesinde Hürriyet binasının önündeki bir aracın üzerinde kalabalığa konuşurken görülen Boynukalın, bu sebeple çok sık gündeme gelmiş ve eleştiri almıştı. Boynukalın, Twitter’dan “Meşhur video serisinin bugünkü bölümü 28-32. dakikaları arası 2015 Hürriyet eylemi meselesi özetlenmiş. Açıkçası çok rahatladım” paylaşımı yaptı. Ancak konuyla ilgili bir dizi tweet’ten biri olan bu paylaşımı daha sonra sildi.
Külünk’ten henüz konuya dair açıklama gelmedi.
Soylu ile Şentop arasında ’10 bin dolar alan siyasetçi’ gerilimi
Bu esnada Davutoğlu, Soylu’nun ifadelerine yanıt verirken TBMM Başkanı Mustafa Şentop’la ilgili şunları söyledi:
“Süleyman Soylu bir başka partiden geldi. Mustafa Şentop dahil birçok isim Süleyman Soylu hakkında bana rapor sunuyordu. Şentop, bana gelerek ‘AK Parti içinde Süleyman Soylu örgütleniyor, AK Parti’yi başka yönlere kaydırıyor’ dedi.”
Hem Davutoğlu’nun açıklamaları hem de CHP’nin kendisine “10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklaması” talebiyle yazı göndermesi üzerine Şentop, “Bunun açıklanmasına dair kamuoyundan da beklentiler var, biz de bu konudaki beklentilerimizi ifade ettik yazılı-sözlü olarak Sayın Bakan’a. Fakat bu benim dile getirdiğim bir iddia değil, bu şahsın kim olduğunu da ben bilmiyorum. Dolayısıyla sorunun muhatabı ben değilim” açıklaması yaptı.
Ardından Habertürk’te çıkan bir habere göre Şentop, 27 Mayıs’ta Soylu’ya yazı göndererek konuyla ilgili tüm bilgi ve belgelerin Meclis Başkanlığı’na gönderilmesini istedi.
Sigorta şirketinden 10 günde iki açıklama
Peker’in videolarının ardından Soylu’nun kurduğu Engin Sigorta da gündeme geldi.
Peker’in “57 kat büyüdüğünü” iddia ettiği Engin Sigorta’yla ilgili CHP’den de “kamu kurum ve kuruluşlarında sigortacılık yaparak kârını arttırdığı” iddiası geldi.
Bunun üzerine Engin Sigorta önce “Şirketin ne Türk Hava Yolları ile ne de ülkemizin büyük holdingleriyle; hiçbir ticari bağı, ilişkisi, herhangi bir sigorta ilişkisi, geçmişte olmadığı gibi bugün de söz konusu değildir” açıklaması geldi. THY de bağlantı olduğu iddialarını yalanladı.
Yaklaşık 10 gün sonra bir açıklama daha yapan şirket, 57 kat büyüdüğü iddialarını da yalanladı.
Videolardan etkilenen gazeteciler
Peker’in açıklamaları, gazeteci olarak çalışan ve Soylu’ya yakın iki ismi de etkiledi.
Önce Peker, bazı gazetecilerin Soylu ile arasında arabuluculuk yaptığını söyledi. Sonra bu isimlerin Hadi ve Süleyman Özışık kardeşler olduğu bazı haberlere yansıdı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de aynı iddiaları dile getirdi ancak Hadi Özışık haberleri yalanladı.
Ancak Özışık, Peker’in kendisiyle yaptığı görüntülü telefon konuşmasını kaydettiğini bilmiyordu. Peker, bu görüşmeyi yayımladıktan sonra Soylu, Hadi ve Süleyman Özışık’la ilgili suç duyurusunda bulundu.
Bir gün sonra polis, Özışık kardeşlerin evlerinde ve işyerlerinde arama yaptı.
Soylu, Özışık kardeşleri yakından tanıdığını ve kendisine tuzak kurduklarını savundu, “Keşke başıma bir şey gelseydi de bugünleri görmeseydim” dedi.
Hadi Özışık ise Twitter hesabı üzerinden İçişleri Bakanı Soylu’dan özür diledi ve telefon konuşmalarından İçişleri Bakanı’nın haberi olmadığı savundu.
Peker’in iddiaları karşısında köşe yazılarına ve programlarına ara verilen tek isim Hadi Özışık ve kardeşi olmadı.
Soylu’nun Habertürk’teki yayınında soru soranlardan biri olan Habertürk TV’den Veyis Ateş için Peker, son videosunda, yayın arasında kendisine yakın isimlerden Erdal Aras’la görüştüğünü iddia etti.
Sezgin Baran Korkmaz’ın Soylu’nun uyarısıyla yurt dışına çıktığını iddia eden Peker, Korkmaz’ın lüks otelinde birçok hakim, savcı, emniyet müdür ve gazetecinin kaldığını öne sürdü. Veyis Ateş’in de ismini verdi.
Bu videodan sonra Veyis Ateş, Habertürk’teki haber bültenlerini sunmadı, Ateş’in yıllık izinde olduğu duyuruldu.
Ateş, OdaTV’ye yaptığı açıklamada “Bugün olmayacağım. Sonrasına da kamuoyu açıklaması yapacağım. Peker’in açıklamalarıyla ilgisi yok. Bu süreçler tamamen benimle alakalı” diye konuştu.” dedi. Pazartesi gününden bu yana Ateş ekranda görülmedi.
Habertürk TV’de farklı programlar sunan köşe yazarı Fatih Altaylı ise Perşembe günkü köşe yazısında Habertürk yönetiminin Ateş’e konuyu sorduğunu; Ateş’in “Bu iddialar tamamen yalan” demesi üzerine bunu yazılı bir açıklama ile kamuoyuna duyurmasını istediğini yazdı. Altaylı’nın yazısında, “Veyis Ateş’in bir açıklama yapmaması üzerine kendisi zorunlu olarak izne çıkarıldı” ifadeleri yer aldı.
Bir yandan da Ordu’da yerel gazeteci Cihan Çakır, 31 Mart 2019 seçimleri öncesi Sedat Peker’in kendisini AKP’li belediye başkan adayıyla ilgili yaptığı haberleri kaldırması için tehdit ettiğini açıkladı.
Esat Toklu için inceleme başlatıldı
Peker, Baran Korkmaz’ın otelinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esat Toklu’nun da kaldığını ve son yıllarda “zenginleştiğini” iddia etti.
Toklu, önce “O otelde kalmışsam o dönem otelin sahibi kimmiş, araştırın” açıklaması yaptı. Ardından, Eylül 2020’de ücretini ödeyerek otelde kaldığını belirterek Peker’le ilgili suç duyurusunda bulundu. 35 bin TL ödemenin kendi hesabından yapıldığında dair dekontunun da bulunduğunu duyurdu.
Toklu, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) bir dilekçe de vererek kendisi hakkındaki iddiaların incelenmesini istedi. Bunun üzerine inceleme başlatıldı.
Aynı zamanda Peker’in kendi adını geçirdiği videoya erişim engeli talebinde bulundu.
Peker’in videonun ardından Toklu’yla ilgili paylaştığı altı Tweet’e de Türkiye’de erişim engeli getirildi.
Mehmet Ağar, Yalıkavak Marina’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrıldı
Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı, Gülen Yapılanması ile bağlantılı olmakla suçlanan iş insanı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurup, Mansimov’a ait Yalıkavak Marina’yı ele geçirmekle suçlamıştı.
Ağar, iddiaların ardından “Asıl biz olmasak mafya buraya çökerdi” demişti.
Ağar’ın 2020 yılında Yalıkavak Marina’da, organize suç örgütü kurmaktan ceza alan ancak cezaevinden afla tahliye edilen Alaattin Çakıcı, eski MİT’çi Korkut Eken ve eski MHP milletvekili Engin Alan’la fotoğrafı, sosyal medyada paylaşılmıştı.
Ağar’ın bu sözlerinin ardından Soylu, “Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım” açıklaması yaptı.
Ardından Mehmet Ağar ve oğlu, AKP Milletvekili Tolga Ağar’ın Yalıkavak Marina’nın yönetim kurulundan ayrıldığı açıklandı.
Bu sırada Peker’in, ölümünde Tolga Ağar’ın da rolü olduğunu öne sürdüğü Yeldana Kahraman’a ait otopsi raporlarını sosyal medyada yayımlayan gazeteci Baransel Ağca’ya, yıllar önceki bir paylaşımı sebebiyle soruşturma açıldı.
Erkam Yıldırım’ın Venezuela ziyareti
Peker’in eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya giderek “uyuşturucu ticareti için yeni yollar aradığı” iddiasını ortaya attığı gün, Binali Yıldırım, oğlunun TBMM Venezuela Dostluk Grubu’yla birlikte ülkeye gittiğini ve yanında Covid-19 salgınında yardım amacıyla test kiti ve maske götürdüğünü söyledi.
İddia gündem olmaya devam edince Binali Yıldırım, “oğlunun iş imkanı olup olmadığını görmeye gittiğini” giderken de yanında bu malzemeleri götürdüğünü söyledi.
Binali Yıldırım’a yakın isimlerden AKP milletvekili Serkan Bayram, o güne ait gümrük kayıtlarında test kiti ve maske bulunmadığının haberleştirilmesinin ardından bir basın toplantısı düzenleyerek “Bir uçağın alabileceği yük kapasitesi bellidir. Yanında giderken hediyelik eşyalar vardır.1-2 koli maske, kit, hediyelik eşyalar, yanında giden gıda ihtiyaçları noktasında Türk Büyükelçiliğimizin çalışanları vardır. Türk vatandaşlarıyla bir araya geldik. Buradan kimseye ekmek çıkmaz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı’ndan doğrudan yanıt gelmedi
Sedat Peker’in iddiaları karşısında açıklama yapmayan tek adres Cumhurbaşkanlığı Külliyesi oldu. Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak ya da külliyede çalışan isimlerden iddialara yönelik bir açıklama gelmedi.
Sadece Suriye’deki Türkmenlere gönderdiği yardımların içine SADAT’ın kurucusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski danışmanı Adnan Tanrıverdi’nin silah yüklediği; Cumhurbaşkanı Danışmanı Metin Kıratlı’nın da buna dahil olduğu iddialarına karşı Kıratlı, suç duyurusunda bulunacağı açıklaması yaptı.
Peker, bu açıklamanın üzerine sosyal medya hesabı üzerinden “Söyledikleri doğrudur, samimi ikrar yapıyorum, bu konuyu araştırın, buradan çok suç çıkar” paylaşımı yaptı.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE /