YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Veyis Ateş’i TVNet televizyonundan tanırım. Televizyonculukta tutunmaya çalışan, düzensiz maaş ödemelerinden şikâyet eden bir programcıydı. Üç beş yıl içinde milyon dolarlık evlerde oturup, milyon dolarlık yatlara binen ve bunu da Instagram story’lerinde paylaşan bir adam haline gelmiş.
İnsan bahçesinde petrol bulsa bu kadar çabuk zenginleşmez. Bu durumlar iyi maaş alıyoruz cümleleriyle açıklanabilir şeyler de değil. Tıpkı siyasetçilerin, yargıçların ve diğer gazetecilerinin mal varlıklarının açıklanamıyor olması gibi.
Ama daha korkuncu artık bu zenginlikleri izah etmek zorunda hissetmiyor olmaları. Eskiden rüşvet alanlar, açıklanamaz paralar kazananlar, para içinde yüzdüklerini göstermez, daha tedbirli davranırlardı. Hırsızların temel prensibi buydu, hayat tarzında ani farklılıklar içinde olmamak hırsızlığın temel raconuydu. Şimdi, güçle öyle başları dönmüş ki buna gerek bile duymuyorlar.
Sedat Peker’in adını bir takım gayri kanuni işlerde andığı Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esat Toklu, BMW X5’e bu maaşla nasıl biniyorsun diye soranlara, “Araştırın hakim ve savcıların yüzde 25’i benden daha pahalı arabaya biner,” diye cevap veriyor. Yani, “Hakim ve savcıların yüzde 25’i bu işlerde benden daha çok kazanıyor,” diyor.
Elbette en tepedeki hırsızın oluruyla yaptıkları için bunların hesabını soracak bir mercii yok, bu hunhar hırsızlığa dur diyecek bir yargı sistemi yok, kamuoyu baskısı kuracak medya yok ve daha da önemlisi bu çürümüşlüğe sebep olanlara dünyayı dar edecek bir muhalefet yok. Yok çünkü hepsi şebekenin birer üyesi.
Siyaset, medya, yargı, ekonomi, emniyet ülkenin her tarafı çürümüş, kokuşmuş, bitmiş. Hangi taşı kaldırsan bir pislik deryası…
Ülke öyle bir halde ki Sedat Peker iktidardan, muhalefetten, gazetecilerinden çok daha onurlu, çok daha kimlikli, daha birikimli duruyor.
Biz daha fotoğrafın tamamını göremiyoruz, ancak, suç örgütü lideri dediğimiz bir adamın ‘yalanlanamayan’ ifşaatları kadar haberdar oluyoruz. Konuşulan şeyler Sedat Peker’in projeksiyon tuttuğu yerlerin bir kısmı. Mesela sağlık sisteminde dönen hırsızlıkları bilemiyoruz,
Bugüne kadarki ifşaattan anladığımız, yöneticisi olduğu ülkede petrol kaçakçılığı yapan, uluslararası uyuşturucu ticaretine boyuna kadar batmış, terör örgütlerine silah temin eden bir iktidar var. Bunların hiçbiri umurunda olmayan ve ülkedeki her türlü pisliği ‘FETÖ’ye bağlayarak iktidara rahat çalışma alanı sağlayan bir muhalefet var.
Ama şu çok açık, 15 Temmuz rejiminin bütün figürleri burunlarına kadar pisliğin içine batmış durumda. Bu cambaza bak oyununda herkesi ‘FETÖ’ heyulasıyla oyalarken aksırıncaya, tıksırıncaya kadar çalmışlar ve doymak bilmeyen bir arzuyla çalmaya devam ediyorlar.
Medyada yedi gün yirmi dört saat ‘FETÖ’ tehlikesine işaret edenlerin tamamı yedi ceddini doyuracak kadar mal stoklamış. Şimdilik Veyis Ateş, Süleyman ve Hadi Özışık, Cem Küçük gibi çok çok azı deşifre oldu. 2013’ten sonra ve özellikle de 15 Temmuz sonrası sabah akşam yalan yazan, tezvirat yapan, iftira atan gazeteci, yazar, medya mensuplarının para ilişkileri de ortaya dökülür elbet.
15 Temmuz sonrası oluşan Türkiye’de polislerin, askerlerin, savcıların, hakimlerin, vekillerin, bakanların, diplomatların, gazetecilerin, iş adamlarının, sivil toplum örgütlerinin, sanatçıların, akademisyenlerin çok büyük bir bölümü bu pislik denizinin parçası olmuş durumda.
Pisliğinizde boğulmak üzeresiniz. Çok ama çok az kaldı.
Kaynak: Tr724