HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Akşam bir buçuk saatimi ayırıp Halk TV’de İsmail Saymaz’ın konuk ettiği Habertürk TV’nin eski ana haber spikeri Veyis Ateş’i izledim. Yayın, Veyis Ateş açısından tam bir felaket idi. Bırakın adı bilinen birini, hiç kimse o duruma düşsün istemem.
İşin gerçeğine bakarsanız program daha ilk dakikasında bitmişti. Veyis Ateş, kendisinin SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz’dan para istemediğini öne sürüyor, programın ev sahibi İsmail Saymaz, “Ben programa gelmeden önce ses kaydını dinledim. Sen 10 milyon Avro para istiyorsun” diyor.
İsmail Saymaz, Sezgin Baran’ın iddialarını dinleyen ve güvendiği bir isme dayanarak aktarmış olsa idi programın devam etmesi söz konusu olabilirdi. Dinleyen, bizzat programın ev sahipliğini yapan kişi.
İşte bundan dolayı, bu diyalogdan sonra iş bambaşka bir hal aldı. İsmail Saymaz, “Ben gözümün içine baka baka yalan söyleyen biri ile röportaj yapıyorum” konumunda. Veyis ise daha başlarken yalanla başlayan biri durumunda idi.
“Türkiye’de her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız” diyen Murathan Mungan’ı gördüklerinizi anlatırken yüreğinize tercüman olduğu için şükranla anıyorsunuz.
ASIL KONUYA GEÇMEDEN İSMAİL SAYMAZ’A BİRKAÇ SÖZ
Bu tür programların gerilimi yüksek olur. İzleyiciye fazla yansıtılmamaya çalışılır ama çoğu zaman konuktan çok programı yöneten kişi stresi yaşar. Bir taraftan sorulması gereken sorular vardır. Bir kısmı notlarınızda, bir kısmı zihninizde. Bunları bir mantık içerisinde muhatabınıza yöneltmeniz gerekiyor. Öte yandan, muhatabınızın psikolojisini gözetmek zorundasınız. Ekranda şu veya bu nedenle bir sağlık sorunu yaşanmasını, aklı başında hiçbir moderatör istemez.
Bir başka gözetmeniz gereken nokta ise makul olandan asla uzaklaşmamak. Yaptığınız işin şehvetine kapılıp heyecanınızın peşinde gitmemelisiniz. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda İsmail Saymaz başarılı bir gazetecilik sergiledi diyebiliriz.
Sormadığı sorular var. Hem Veyis Ateş’e hem de kaçak işadamı Sezgin Baran Korkmaz’a. Burada bir noktanın altını çizmem gerek. İsmail sorduğu sorulardan dolayı eleştirilmeyecek.
Aksine, sormadığı sorular yüzünden topa tutulacak. Bir de aynı soruyu üç kez, beş kez tekrarladığı için. “On gün neden sustunuz?” diye kaç kez sordu siz saydınız mı gerçekten? Muhatabı da bozuk plak gibi, “İnsanlar eteğindeki taşları döksünler” diyerek aynı şeyleri tekrar etti durdu.
SÜLEYMAN SOYLU, KENDİ ADAMLARINA ‘BENİM GİBİ SAVAŞIN’ DEDİ Mİ?
Tartışmaların odağındaki isim İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Süleyman Soylu, bir süre sustuktan sonra “Hodri meydan” diyerek Habertürk TV’de ekrana çıkmıştı. Belirlediği gazetecilerin kendine Sedat Peker’in iddialarını sormalarına izin verdi.
Soylu’yu her yönü ile eleştirebilirsiniz ama “O programda başarısızdı” diyemezsiniz. O gece başarısız olan Bakan Soylu değil, karşısında oturan gazetecilerdi.
Soylu, medyada “kendi adamları” olarak bilinen isimlerin Sedat Peker’in sniper atışıyla bir bir devrilmelerine tahammül edemezdi. Onlara duruşları konusunda kesin uyarılarda bulunduğunu sanıyorum. Kendi adamı gazetecilerle birer birer irtibat kurup, “Yok öyle yağma. Köşeye çekilme yok” diyerek ortaya çıkıp savaşmalarını istemiş olmalı.
Bir de hedefteki isimlerin kendilerince bir planı olmalı. Bu adı geçen gazeteciler, ortaya atılan iddialardan sonra önce Bakan Soylu’nun hemen gideceğini düşünmüş olmalılar. Gitmediğini görünce de, “Kaçak suç örgütü liderinin yanında yer alacak değiliz ya. Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı’nın arkasında duracağız” diye düşünüp harekete geçmiş olmalılar.
NİÇİN SOYLU’YA YAKIN GAZETECİLER BUNU YAŞIYOR?
Şu Hadi Özışık yok mu? Ayaküstü birbirine zıt kırk sözü söyleyip sonra Sedat Peker tarafından görüntülü konuşması yayınladıktan sonra sessizliğe bürünen Hadi Özışık’tan söz ediyorum. Sedat Peker ile yakın dostu Bakan Soylu arasında nasıl arabuluculuk yaptığını kamuoyunun yayınlanan videodan öğrendiği Hadi Özışık.
Veyis Ateş’in de Bakan Soylu’nun yakın dostu olduğunu, İsmail’in programında bizzat Veyis’ten dinledik. Yanında çalışmış, birlikte DP’de siyaset yapmışlar. Dahası Soylu, Veyis’in nikah şahitliğini bile yapmış.
Veyis de kaçak işadamı Sezgin Baran Korkmaz ile “yakın dostu” Süleyman Soylu arasında arabuluculuk yapıyor. Bakın iki tarafla da görüşüp gazetecilik yapıyor değil. Akçeli ve mafyatik ilişkiler konusunda arabuluculuk yapıyor.
Nedense hep Soylu’ya yakın gazeteciler bu tür akçeli ve mafyatik ilişkiler içerisinde oluyor. Ama Soylu’nun hakkını verelim! Kendi adamlarını lazım geldiğinde hemen satabiliyor. Adamları olarak bilinen gazeteciler ise bakan ağabeylerinin kapı gibi arkasında duruyorlar.
Hatırlayın, Peker ile arasını bulmaya çalışan Özışık kardeşler için, “Bana kumpas kurdular” demişti. Sonra çıkıp Hadi, “Hata ettim. İstemeyerek Sayın Bakana zarar verdim” diye özetlenebilecek bir özür açıklaması yapmıştı.
Hadi, bir süredir saklandığı siperinden başını uzatıp yeniden sağa sola ateş etmeye başlamış. Murathan Mungan’ı anarak noktayı koymak gerek.