HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
AKP rejimi, 1989’dan bu yana foseptik gibi kullanılan ve 2007’den bu yana müsilaj istilasına maruz kalan Marmara Denizi için ‘acil eylem planı’ açıkladı. Plana göre ‘atık arıtma’ tesislerinin standartları yeniden belirlenecek. Marmara’ya bırakılan atık miktarı da azaltılacak. Uzmanlara göre her şey yapılması gerektiği gibi hayata geçirilse bile Marmara’nın 1989 öncesine dönme ihtimali yok. Bakanlığın ‘acil’ eylem planına göre deniz yüzeyindeki temizlik çalışmaları 8 Haziran’da başlayacak. Arıtma sistemlerinin dönüşümü ise 3 yıl içinde tamamlanacak.
Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunu yeni başlamıyor. İlk müsilaj oluşumunun tarihi bundan 14 yıl öncesine dayanıyor. Yıllardır uzmanların bu konudaki uyarılarına kulak tıkayan, bilimsel çalışmaları görmezden gelen rejim, ‘müsilaj’ sorunu sanki birkaç yıl önce başlamış gibi ‘acil eylem planı’ açıklıyor.
Marmara Denizi 1989’dan bu yana foseptik gibi kullanılıyor. Derin deniz deşarjlarıyla 25 milyon nüfusun atıkları, Marmara’ya boşaltılıyor. Bir çok yerde hiçbir arıtma işlemine bile tabi tutulmayan atıklar, Marmara’yı nefessiz bırakıyor. Bunun sonucunda Marmara’da tür çeşitliliği azalıyor, doğal denge bozuluyor.
MÜSİLAJIN TEMEL SEBEBİ ATIKLAR
Kapalı denizlerde zaman zaman ‘müsilaj’ görülmesi normal. Bunun temel nedeni olarak ‘küresel ısınma’ gösteriliyor. Ancak Marmara Denizi’nde yaşanan sıcaklık artışının küresel ısınmayla doğrudan ilişkisi yok. MAREM’in yaptığı çalışmaya göre Marmara’daki müsilajın temel sebebi atıklar. Önlem alınmaksızın yapılan derin deniz deşarjlarından dolayı oluşan bulanıklık sebebi ile özellikle üst katmanda deniz suyu sıcaklığının anormal bir şekilde arttığı tespit ediliyor. Özetle, Marmara kıyılarını tamamen kaplayan hatta, Akdeniz’in bir kısmında görülen müsilajın temel nedeni hiç bir arıtmaya tabi tutulmadan derin deniz deşarj yöntemiyle atıkların denize boşaltılması.
2007’DEN BU YANA NE YAPILDI?
1989 öncesinde Marmara’da müsilaj sorununa hiç rastlanmıyor. Ancak o tarihten sonra inanılmaz bir hızla kirletilmesiyle birlikte deniz suyunda bulanıklık baş gösteriyor. Ve nihayet 2007 yılı Eylül ayında ilk müsilaj istilası görülüyor. Marmara Çevresel İzleme projesi yürütücüsü, hidrobiyolog Levent Artüz, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda şunları söylemişti: “Esas sorun Marmara’da kirlenmeden ötürü tür çeşitliliğinin azalması ve kirliliğe dayanabilen türlerdeki artıştır. 2007’deki müsilaj oluşumu da çok büyük boyutlardaydı. Adalar’dan Çanakkale Boğazı’na kadar bir alanda ciddi etki etmişti. Bugün ortaya çıkan müsilajın hacminin tam olarak hesaplanabilmesi için biraz zaman geçmesi gerekli. Ama 2007’dekinden daha yaygın olduğu görülüyor.”
Uzmanlar, Marmara’daki kirlilik konusunda yıllardır uyarıyor. Marmara’nın ‘astımlı bir çocuk’ gibi olduğu, oksijen oranın azaldığı, kirliliğin vahim boyutlara ulaştığı, derin deniz deşarjlarının denizdeki doğal dengeyi yok ettiği söyleniyor. Ancak iktidar temsilcileri senelerdir bu uyarılara kulak tıkıyor.
Uyarıların aksine rejim, Kanal İstanbul gibi yeni yerleşim alanları oluşturulacak projelerle Marmara’nın atık yükünü daha da artırmanın hesabını yapıyor.
MURAT KURUM: HAREKETE GEÇİYORUZ!
Sorun gün yüzüne çıkıp, kamuoyunda tepkiler artınca iktidar ‘göstermelik’ de olsa bir adım atmak zorunda kaldı. Çevre ve Şehircilik Bakan Murat Kurum, müsilaj sorununa karşı hazırlanan 21 maddelik Acil Eylem Planı’nı dün açıkladı. Acil eylem planına göre bazı kurullar oluşturulacakmış. Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı’nın üç ay içerisinde hazırlanarak çalışmaların bu plan çerçevesinde yürütüleceğini söyledi. Marmara Denizi’nin tamamını koruma alanı olarak belirleme çalışmaları başlatılacak ve 2021 yılı sonuna kadar tamamlanacakmış.
Kurum, “Acil müdahale kapsamında 8 Haziran’dan tarihinden itibaren, 7/24 esasıyla, Marmara Denizi’ndeki müsilajın bilimsel temelli yöntemlerle tamamen temizlenmesine yönelik çalışmalar başlatılacak. Hâlihazırda; Marmara Denizi’nin hemen hemen her noktasında deniz yüzeyi temizleme araçlarımızla, teknelerimizle temizlik çalışmalarını bir seferberlik anlayışıyla başlattık. 8 Haziran Salı günü de tüm kurumlarımızla, belediyelerimizle, doğa severlerimizle, sporcularımız, sanatçılarımız, tüm vatandaşlarımızla birlikte, bir seferberlik anlayışıyla, Türkiye’nin en büyük deniz temizliğini yapacağız.” dedi.
Uzmanlara göre Marmara çoktan öldü. Bu saatten sonra Marmara’nın 1989’dan önceki haline dönme ihtimali milyonda 1 bile değil. Deniz yüzeyindeki müsilajın temizlenmesi de sorunu çözmüyor. Zira asıl sorun denizin altında.
ATIK ARITMA SİSTEMLERİ GÜNCELLENECEK
Murat Kurum’un açıklamalarına göre derin deniz deşarj arıtma sistemleri de güncellenecek. Bölgede bulunan mevcut atıksu arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek. Atıksuların ileri biyolojik arıtım yapılmaksızın Marmara Denizi’ne deşarjını engelleyici hedefler doğrultusunda çalışmalar yürütülecek. Kurum, şu ifadeleri kullandı:
“Marmara Bölgesindeki atıksuların %53’ü ön arıtım, %42’si ileri biyolojik arıtım ve %5’i biyolojik olarak arıtılmaktadır. Tüm bu arıtma tesislerimizi yapacağımız teknolojik dönüşümle, ileri biyolojik arıtma ve membran arıtma sistemlerine dönüştüreceğiz. Bilim insanlarımıza göre azot miktarını yüzde 40 oranında düşürürsek bu işi kökten çözeriz.”
DÖNÜŞÜM 3 YILDA TAMAMLANACAK
“Önümüzdeki 3 yıl içerisinde Marmara Bölgesinde bulunan tüm illerimiz, atıksu arıtma tesislerini dönüştürmeye yönelik çalışmalarını tamamlayacaklar. Biz de Bakanlık olarak; yerel yönetimlerimize gerek teknik olsun gerek finansal olsun her konuda destek olacağız. Marmara Denizi’ne deşarj yapan atıksu arıtma tesislerinin deşarj standartları 3 ay içerisinde güncellenerek hayata geçirilecek. Tesisleşmesini gerçekleştirmedikleri takdirde, her türlü cezai işlemi ve hatta kapatma cezasını tavizsiz bir şekilde uygulayacağız.”