Birol Yıldırım adlı özel güvenlik amirinin 5 Haziran’ı 6 Haziran’a bağlayan gece İstanbul’un Esenyurt karakolundaki ölümüyle ilgili Diken’in ulaştığı yeni görüntüler, polislerin ifadelerinin ve tutanakların çelişkili olduğunu gösteriyor.
Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan 42 yaşındaki Yıldırım, mesai arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran’da saat 22:30 sıralarında Esenyurt karakoluna gitmişti. Bilgi almak isteyince rütbeli bir memurun, “Bu arkadaşı da alın içeri” talimatıyla saat 23:30 sıralarında gözaltına alınmıştı. 6 Haziran’da saat 03:00 sıralarındaysa bir polis karakoldan dışarı çıkarak bekleyenlere, “Birol Yıldırım vefat etti. Başınız sağ olsun” demişti.
Valilik ve emniyet ölümle ilgili Yıldırım’ın ‘bekletildiği sırada fenalaştığını’ söylese de Diken’in yayınladığı ilk görüntülerde Yıldırım’ın karakolun nizamiyesinde tekme tokat dövüldüğü ortaya çıkarken, devamında aktardığımız görüntülerde Yıldırım’ın karakoldan çıktığı sırada bir polis tarafından itildiği, binadan çıkmak üzereyken tekrar yaka paça içeri çekildiği görülüyordu.
Kameranın çekmediği yeri seçiyor
Yeni görüntülerde saat 01:01’yi gösteriyor. Kamera, Yıldırım’ın tutulduğu ve öldürüldüğü mutfağın önünde bulunan ikisi sivil, toplam dokuz polis ve iki sağlık görevlisini çekiyor. Bir koşturmaca yaşanıyor. Rütbeli olduğu anlaşılan bir polis, mutfağın kapısından kafasını içeri uzatıp bakıyor. Sonra içeri girmeden koridora doğru yürümeye başlıyor. Elinde bir cep telefonu var. Bir yandan da gözleriyle güvenlik kamerası arıyor ve kameranın kendini çekmediği bir noktada duruyor. Bulunduğu yerden diğerlerine emirler veriyor, polisler de kafalarını sallıyor.
Sağlık ekibi kapıda bekliyor
Şimdi tanıkların ve polislerin ifadelerini bu görüntülerle karşılaştıralım.
Üç tanık, saat 01:00 sıralarında karakolda bekledikleri sırada sivil kıyafetli bir kadının “Nabzı yok” diye bağırdığını duydu. 15 dakika içinde karakola ambulans geldi. Tanıkların anlatımındaki saat bilgisi güvenlik kamerasının saati ile örtüşüyor. Ses duyulmuyor ancak iki sağlık görevlisi duvara yaslanmış şekilde mutfağın kapısında bekliyor.
‘Bilgi veren’ sıfatıyla ifadesi alınan B.K. isimli polis, Yıldırım’a ‘kademeli zor kullandığını’ söyleyen amirinin Çocuk Büro’da olduğunu, darp raporu almak için kendini aradığını söylemişti. B.K., amirinin yanına giderken ‘mutfak önünden geçerken kafasını uzatıp içeriye baktığında Yıldırım’ın baygın yattığını görüyor’.
Yeni görüntüdeki mutfağa bakıp çıkan sivil polisin B.K. olma ihtimali yüksek. 112 ekibinin Yıldırım’a müdahale etmek yerine kapıda bekliyor oluşu da Yıldırım’ın hayatını kaybettiğini gösteriyor. Bu sırada savcıya Yıldırım’ın ölüm haberi henüz verilmemişti.
B.K. gibi ifadesi aynı şekilde ‘bilgi veren’ sıfatıyla alınan amir İ.A.S. de uyumlu bir ifade vererek Çocuk Büro’da beklerken telefon trafiği yaşadığını, 00:15’te B.K.’nin kendisini arayarak Yıldırım’ın fenalaştığını söylediğini anlatıyor.
Savcıya haber verilmeden önce ne yapıldı?
Tanıkların anlatımına göre ambulans karakola geldikten yaklaşık 45 dakika sonra oradan ayrıldı. Savcı, keşif tutanağında ölüm haberinin kendisine saat 01:36’da verildiğini belirtmişti. Ancak olay yerine saat 03:00 sıralarında gitmişti. Bu sürede Yıldırım’ın tutulduğu mutfakta bir kamera olmadığı için içeride neler yaşandığı bilinmiyor.
Esenyurt Devlet Hastanesi’nce hazırlanan ölüm raporunda Yıldırım’da ‘darp izi bulunmadığı’ belirtildi. Ancak burnu darp nedeniyle göçmüş ve kan akıyordu. Aynı şekilde kulaklarından ve gözünden de kan geliyordu.
Soylu ‘devrede’ ama soruşturma ilerlemiyor
Ailenin avukatından alınan bilgiye göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aileyi aradı. Yıldırım’ın babasıyla görüşen Soylu, ‘ne gerekiyorsa yapacağını ve olayın takipçisi olacağını’ söyledi. Ancak olaya karıştığı belirtilen polisler görevlerine devam ediyor. Büyükçekmece başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında da henüz savcının huzurunda ifade vermediler. İfadeleri Yıldırım’ın öldürüldüğü karakolda ‘bilgi veren’ sıfatıyla alındı.
Ne olmuştu?
Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan 42 yaşındaki Birol Yıldırım, mesai arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran’da saat 22:30 sıralarında Esenyurt karakoluna gitti. Bilgi almak isteyince rütbeli bir memurun, “Bu arkadaşı da alın içeri” talimatıyla saat 23:30 sıralarında gözaltına alındı. Dahası yönetmeliğe aykırı olarak doktor kontrolü için hastaneye sevk edilmedi.
Gözaltı haberini alan iki mesai arkadaşı saat 00:00 sıralarında karakola gidip Yıldırım’ı görmek istedi ancak polisler sorularını yanıtsız bıraktı.
Tanık anlatımlarına göre gece saat 01:00 sıralarında sivil kıyafetli bir kadın, “Nabzı yok” diye bağırdı. 15 dakika sonra karakola ambulans geldi. Ambulans 45 dakika kadar karakolda kaldı. Sağlık görevlilerinden birinin, “Ex olmuş” (ölmüş) dediği duyuldu. Ambulans karakoldan ayrıldı. Bir polis memuru karakoldan dışarı çıkarak, “Birol Yıldırım’ı tanıyan var mı? Kendisi polise şiddet uyguladı” diye bağırdı. Tanıkların “Evet” demesine rağmen Yıldırım kendilerine gösterilmedi.
03:00 sıralarında savcı karakola geldi. Kısa bir süre sonra bir polis karakoldan dışarı çıkarak tanıklara, “Birol Yıldırım vefat etti. Başınız sağ olsun” dedi.
Valilik ve emniyetten yapılan açıklamada Yıldırım’ın ‘bekletildiği sırada fenalaştığı’ öne sürüldü.
Ortaya çıkan ilk görüntüler Yıldırım’ın karakolun nizamiyesinde tekme tokat dövüldüğünü gösterdi. Devamında yayınladığımız görüntülerde Yıldırım’ın karakoldan çıktığı sırada bir polis tarafından itildiği, binadan çıkmak üzereyken tekrar yaka paça içeri çekildiği görülüyordu.
KAYNAK: DİKEN – CANAN COŞKUN