Halk arasında yaygın kullanılan “Merak ilmin hocasıdır” deyimi öğrenmenin gerçekleşmesinde merakın anahtar rolü oynayan itici bir güç olduğuna işaret eder. Bu duygunun iyi uyarıldığı ortamlarda öğrenme daha üst düzeyde gerçekleşir. Merakın peşinden giden insanlar yeni şeyler keşfettikçe daha çok meraklanır ve giderek birikimlerini artırabilirler.
Fethullah Gülen hoca efendi insanlığın gelişmesine katkı sunmak isteyen herkesin ciddi bir merak hissine sahip olması gerektiği üzerinde ısrarla durmakta ve bunu hayatıyla göstererek örnek olmaya çalışmaktadır.
-Risale-i nur talebeleri Bediüzzaman’ın eserlerini okuyup müzakere ederek ondan faydalanmaya çalışmıştır.
O ise, üstadın eserlerini her yönüyle imbikten geçirmiş asrın ihtiyaçları için çok önemli reçeteler olduğunu düşündüğü her prensibi erişilmesi zor bir merak hissiyle en ince ayrıntısına kadar masaya yatırmıştır.
Önemli gördüğü her konuyu Kuran ve hadis ışığında yeniden yorumlayarak asrın problemlerinin çözümü için üstadın sunduğu reçetelerden günümüz gençliğinin ihtiyaç duyacağı birçok yeni açılım ortaya koymuştur.
-Bilim adamlarının salt bilime yoğunlaşırken bazen eşya ve hadiseler arasındaki ilişkileri gözden kaçırmaktadır.
O ise, merak hissini çok daha verimli kullanılması gerektiği düşüncesiyle hareket edilmesinden yanadır.
Bilimle yaşamsal öneme sahip olayların ilişkisini kurarak onları insanlığın geleceğini aydınlatacak bakış açısıyla yeniden yorumlamış, ortaya koyduğu yeni fikirleri aksiyona dönüştürerek en uzak çevrelerde bile bilime merak uyandırmıştır.
-Din adamlarının dinin kaynaklarından aldıkları bilgileri aktarmakla yetindikleri görülmektedir.
O ise, altın değerinde olduğuna inandığı bu kuralların hayata yansıtılması için yapılacaklar konusunda beyin sancısı çekmiştir.
Bitmek bilmeyen merakı ile yakalayıp çıkardığı harikulade analizlere dayalı dini yorumlar günümüzde çok geniş bir coğrafyada genç nesiller için rehber olmuş, farklı anlayıştaki toplumlar herkesin kabul edebileceği bu yorumla dini değerler etrafında bir araya getirilmiştir.
Hoca efendi hürriyeti tanımladığı bir makalesinde bilimsel hürriyeti mevcut bilgilere takılıp kalmadan merakla her alanda yeni şeyleri arama insanlığa faydalı olanları bulup çıkarma olarak tanımlamıştır.
Her türlü vesayetin insan hürriyetini sınırlandırabileceğini anlatırken özellikle geçmiş birikimleri ile bilimde vesayet kuranların bazen arkadan gelenlerin önünü tıkayabileceğinden bahsetmektedir.
Türkiye’de devletin herkese tek tipleştirici bir eğitim dayattığı kısır bir dönemde kendisi eski usulle yetişmiş bir din adamı olmasına rağmen, merak hissinin insanlığın geleceğini olumlu yönde geliştirecek çalışmalarda kullanılması halinde dünyanın istikbale daha huzurla gireceğine inanmıştır.
Toplum kesimlerinin birbiriyle boğuştuğu kimsenin gelecek nesiller için sorumluluk almadığı bir dönemde o, genç insanlara sorumluluk vermiştir. Onlarda öğrenme merakını tahrik ederek kendi üretecekleri yeni fikirleri uygulayabilecekleri esnekliklere açık deneme fırsatları sunmuş ve her konuda yeniliğe açık bir tutum izlemiştir.
Onun eserlerindeki kuşatıcı ve değişime açık görüşlerden beslenenler dünya tarihinde örneğine az rastlanacak ölçüde geniş bir coğrafyada yenilikçi projeler geliştirmiş ve yeni bir aydınlanma(Rönesans) hareketi başlatmıştır.
En iyi organize olmuş devletlerin bile yetki ve sorumluluk dengesini kurmakta zorlandığı bir çağda hizmet genç yaşta insanlara çok büyük hedefler vermiş, onlarda büyük bir sorumluluk şuuru geliştirmiştir.
Aldıkları sorumlulukları yerine getirmek isteyen insanlar kimsenin zorlamasına gerek kalmadan kendilerine verilen yetkiyi kullanarak karşılaştıkları problemleri çözmek için bıkmadan usanmadan çalıştılar.
Bu sayede;
-Hizmet kurumlarının en önemli dinamiklerinden birisi öğrenme merakı oldu,
-Çalışanlarda bu duygu ülke ortalamasının çok üzerine çıktı,
-Bir şekilde hizmetle yolu kesişen herkesin toplumun diğer fertlerinden farklı bir yaklaşım sergiledi,
-Onlar bir yandan görevlerini yürütürken bir yandan da daha neler yapabilecekleri konusuna kafa yordu,
-Büyük bir merakla etrafta işlerini kolaylaştıracak yeni şeyler aramaya koyuldular.
Hizmet projeleri insanlardaki merakın tetiklenmesiyle amatörce başladığı her işte bir süre sonra profesyonellerle rekabet edecek düzeye gelmiştir. Kazanılan her deneyim başarılı olma isteği ile merakı en üst düzeyde uyarılmış aynı dernek çatısı altındaki kardeş kuruluşlarca hemen paylaşılmış ve iyi örneklerin kolayca yayıldığı gelişmeye müsait verimli bir iş ortamları kurulmuştur.
Benzerlerinin önlerine konan işi yapmakla yetindiği bir piyasada hizmet insanları kendilerine yüklenen misyonu başarıyla sürdürmek için daha fazla şey öğrenme ve deneme ihtiyacı hissetmiş yapılan denemler öğrenilen yeni bilgiler ortak havuzda toplanmış ve bir kişinin merakla kazandığı birikim bir süre sonra tüm hizmet topluluğunun birikimine dönüşmüştür.
Sorumluluklarına verilen hizmet biriminin başarılı olması için ortak akıl toplantıları yaparak aldıkları kararları uygulama şansı bulmuşlardır. Merakın en üst düzeyde tutulduğu bu çalışma ortamında;
-Bağımsız çalışma fırsatı bulundu,
-Mesai anlayışı terk edildi,
-Yaptıkları işler aile işlerinden daha önemli görüldü,
-Genel ortalamanın üzerinde emek ve zaman harcandı,
-Büyük bir özveriyle yeni yol ve yöntemler geliştirildi,
-Deneyerek geliştirilen başarılı çalışmalar kardeş kurumlarla paylaşıldı ve başarı giderek yaygın hale geldi,
-Yöneticilerde oluşan sorumluluk şuuru ve öğrenme merakı bir süre sonra kurum kültürüne dönüştü.
Öğretmenlerden başlayan öğrenme merakı dalga dalga öğrencilere doğru yayılmış, ders saati dışında haftalık-15 günlük-dönemlik eğitim toplantılarıyla kazanılan olumlu davranışlarla hata ve noksanlar her geçen gün azalmıştır. Bir süre sonra öğrenci velileri bile kurum başarısını artırmak için yapılan faaliyetlere katkı sunmuştur.
Öğrenme merakıyla ortaya çıkan yüzlerce proje bu gerçeği ortaya koyan en önemli göstergedir.
-Öğretmenlerin birbirinden faydalanacağı zümreler devlette yasak savma anlayışına kurban edilmektedir.
Hizmet kurumlarında ortak paylaşıma dönüşen zümreler kurumların başarısında anahtar rolü oynamaktadır.
-Ülkede yeni mezun öğretmenler onlara yol gösterecek rehber olmadan kendi gayretleri ile öğrenmeye çalışır. Ancak hizmet kurumlarında görev alan yeni mezun bir öğretmen adayı branşında başarılı öğretmenlerin
koordine ettiği yaz seminerlerinden geçirilip noksanlarını tamamlayarak iş hayatına başlar.
Mesleğe ilk adım attıkları dönemde aldıkları destekle 10-15 yıllık bir öğretmenin birikimine sahip olur. Öğrenme merakı uyarılan öğretmenler akranlarına fark atacak bir donanımla göreve başlatılır.
-Bakanlık yayıncılardan yılların birikimi müfredata göre kitap hazırlamalarını istemekte asıl hedefi kazanç olan yayıncılar ise yazarlar arasından en ucuz maliyetle kitap hazırlayacak olanları seçmek için olabildiğince kısıtlı imkânlarla çalışma yürütmektedir.
Bu şartlar altında hazırlanmış kitaplar arasından seçim yapmak zorunda kalındığı için okul yayıncılığında oluşan kısır döngü çok az firma aşabilmektedir.
Sağlıklı bir geri bildirim olmadığı için yayınlarda hataların düzeltilmesi ve güncellemeler birkaç yıl sürmektedir.
Hâlbuki hizmet kurumlarında çok sayıda öğretmeninin kafa kafaya vererek hazırladığı yayınlar konuya oldukça meraklı başarılı eğitimciler tarafından redakte edilmekte uygulamada karşılaşıla aksaklıklar kurulmuş iletişim ağlarıyla kısa sürede dönüt alınmış ve düzeltilmektedir.
Hatalardan ders çıkararak geliştirilen eserler yabancı örnekler incelenerek her geçen yıl geliştirildiği için ülkenin rekabeti zor en başarılı yayın grubu ortaya çıkmış rekabette diğer yayınlarla arada büyük fark oluşmuştur.
-Devletin eğitim kurumlarındaki program çerçevesi ve öğretmenler öğrencilerde yeterli düzeyde öğrenme merakı oluşturamamış ve olumlu davranış kazandırmada istenen hedeflere ulaşılamamıştır.
Hâlbuki hizmetin kurumları öğrencide öğrenme merakı oluşturmada genel ortalamanın çok üzerinde başarılı örnekler ortaya koymuş, olumlu davranış kazandırmada benzerine göre çok üstün bir performans sergilemiştir.
Bütün bu başarılı çalışmaların arkasında yatan sır merak hissinin tahrik edilmesiyle ortaya çıkan itici güçle ortak hedefler etrafında bir araya gelmiş kadroların oluşturduğu olumlu öğrenme iklimidir.
Aldıkları sorumlulukların bilincinde olan kadrolar;
Kendilerine verilen yetkileri,
Hareket serbestîsi tanıyan esneklikleri
Kullanmakta…
Büyük bir coşku ile hep birlikte daha iyiye ulaşmayı sağlayacak hizmetler üretilmektedir.