Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile göreve gelmesinin ardından ilk yüz yüze görüşmesini bugün Brüksel’deki NATO zirvesi kapsamında gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinin olumlu bir havada geçtiğini belirtirken, “Türkiye ile ABD arasında çözülemeyecek bir sorunun olmadığını düşünüyoruz” dedi. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Afganistan’da görev alıp almayacağına ilişkin de konuşulduğunu belirtirken, “Afganistan’dan çıkmamız istenmiyorsa, özellikle orada belli bir desteğin verilmesi isteniyorsa, diplomatik, lojistik, bunun yanında mali konularda Amerika’nın bize vereceği destek büyük önem arz ediyor” ifadesini kullandı. 1915 Olayları’nın gündeme gelip gelmediğine ilişkin soruya da yanıt veren Erdoğan, “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi” dedi.
Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi’nin ardından açıklamalarda bulundu. Zirvede çok sayıda ülkenin lideriyle görüştüğünü belirten Erdoğan, “Akdeniz’den Karadeniz’e Avrupa’dan Asya’ya kadar NATO’nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir” dedi.
ABD Başkanı Biden ile ikili görüşmesine de değinen Erdoğan, “Uzun yıllara dayalı dostluğumuzun bulunduğu Sayın Biden’la kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. Hem görüş ayrılığı yaşadığımız meseleleri, hem de ortak çıkarlara sahip olduğumuz alanlarda iş birliği alanlarını ele aldık” şeklinde konuştu.
“Biden ile doğrudan iletişim kanallarını kullanmakta mutabık kaldık”
Ocak ayında Biden’ın görevi almasının ardından ABD Başkanı ile yalnızca bir kere telefonda görüşen Erdoğan, “İki müttefik ve stratejik ortağa yakışacak şekilde doğrudan iletişim kanallarını kullanmakta mutabık kaldık” ifadesini kullandı.
Erdoğan, görüşmeyi ‘son derece yararlı, samimi’ olarak nitelerken, “Her alanda karşılıklı saygı ve çıkara dayalı verimli bir iş birliği döneminin başlaması anlamında güçlü bir iradenin olduğunu görüyoruz. Türkiye, ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını, tam tersine iş birliği alanlarımızın sorun başlıklarından daha geniş ve zengin bir görünüm sergilediğini düşünüyoruz” dedi.
“Afganistan’dan çıkmamız istenmiyorsa, Amerika’nın desteği büyük önem arz ediyor”
Görüşmeden Afganistan’a ilişkin bir karar alınıp alınmadığına ilişkin soruya yanıt veren Erdoğan, “Eğer çıkmamız istenmiyorsa, özellikle orada belli bir desteğin verilmesi isteniyorsa, diplomatik, lojistik, bunun yanında mali konularda Amerika’nın bize vereceği destek büyük önem arz ediyor” ifadesini kullandı. Şu an için bir mutabakatın söz konusu olduğunu belirten Erdoğan, mutabakata ilişkin ise bilgi vermedi.
S-400’lerin de gündeme geldiğini söyleyen Erdoğan, “Bizim düşüncemiz daha önce neyse aynı düşünceyi Sayın Başkan’a ifade ettim. F-35 konusunu aynı şekilde ifade ettim. Bundan sonraki süreçte de dışişleri bakanlarımız, savunma bakanlarımız muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu işi sağlama bağlayacaktır” açıklamasında bulundu.
“Hamdolsun gündeme gelmedi”
“Sayın Biden’la verimli bir görüşmeyi ilk buluşmada gerçekleştirmiş olduk” diyen Erdoğan, ABD Başkanı’nı Türkiye’ye davet ettiğini, Biden’ın “Şu yoğunluklarını aştıktan sonra Türkiye’ye gelebileceğini söylediğini” aktardı.
Zirveye gitmeden önce 1915 Olayları’nın gündeme geleceğini söyleyen Erdoğan, konuya ilişkin gülerek “Hamdolsun gündeme gelmedi” dedi.
“Macron, İslam’a karşı olmasının mümkün olmadığını ısrarla söyledi”
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesine de değinirken, “İslam karşıtı anlaşılmaların kendisi açısından yanlış olduğunu, ‘İslam’a karşı olmasımın mümkün olmadığını’, bunu bana ısrarla söyledi. Dedim ki böyle olduğuna göre bundan sonraki süreçte de bunları taziye edecek açıklamalar olursa çok çok isabetli olur” şeklinde konuştu.
Erdoğan, çok sayıda ülkenin lideriyle görüştüğü, NATO’nun 10 yıllık planlarının ele alındığı zirvedeki temaslarını bu basın açıklamasıyla tamamladı.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Koronavirüs salgını bu değişim sürecini daha da hızlandırmıştır. Yüz yılın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgın, sistemdeki açıkları ve yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne sermiştir.
“Demokrasi ve demokratik değerler yara alırken, sorun çözme mekanizmaları işlerliklerini kaybediyor. Uluslararası toplum tarafından terk edilmiş olma düşüncesi, yoksul ülkeleri içe kapanmaya sürüklüyor. Salgınla beraber ekonomileri iyice kötüleşen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yardımın şarta bağlanması, adalete olan inancı yaralıyor.
“Özellikle gelişmiş ülkelerin korumacı tedbirlere başvurması, salgın kaynaklı ekonomik sıkıntıların derinleşmesine sebep oluyor. Hepimiz güvende olana kadar hiçbirimizin güvende olmayacağı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşiyoruz. Bu manzara bize NATO’nun da üzerine inşa edildiği ittifak ve dayanışmanın önemini göstermiştir.
“Üye devletler, kurucu ilkelerine sahip çıkmalı ve ittifakı güçlendirmelidir. Akdeniz’den Karadeniz’e Avrupa’dan Asya’ya kadar NATO’nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir. Bilhassa NATO’nun küresel sınamalar karşısında daha etkin inisiyatifler üstlenmesi gerekmektedir.
“Zirve vesilesiyle özellikle ABD Başkanı Joe Biden’la az evvel bir araya geldik. NATO Brüksel Zirvesi’ni küresel ölçekte kritik hadiselerin yaşandığı atmosferde gerçekleştirdik. NATO 2030 sürecine ilişkin önemli kararların alındığı zirvemizi tamamladık.
“Toplantıda NATO’nun güvenliğine yönelik tehdit ve meydan okumalar hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Stratejik konseptin günümüz şartlarına uygun olarak güncellenmesi sürecini başlatan kararı onayladık. Terörle mücadele başta olmak üzere, Türkiye’nin önceliklerini, hassasiyetlerini ve haklı beklentilerini müttefiklerimizin dikkatine sunduk. Ancak, terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan, iyi terörist kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayışı korunuyor. Böyle çarpık bir anlayışın terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır. Bir terör örgütüyle diğerinin yok edilemeyeceği ortaya çıkmıştır.
“Türkiye DEAŞ belasına karşı göğüs göğüse mücadele etmiş, Suriye’nin güneyinden bu örgütün atılmasını sağlamış tek NATO müttefikidir. 8 bin 200 metrekareden fazla alanı terörden arındırdık. İdlib’de tesis ettiğimiz güven atmosferiyle büyük bir göç dalgasının önüne geçtik. Son günlerde İdlib’e yönelik hem rejim hem de PKK kaynaklı saldırıların yoğunlaşması bölgeyi kaosa sürüklemeyi amaçlamaktadır.
“Gerek zirve hitabımızda, gerekse ikili görüşmelerimizde YPG/PKK’ya verilen desteğin sonlandırılması gerektiğini açıkça dile getirdim. Suriye’nin bir terörist yetiştirme kampına dönüşmesinin de önüne geçmeye çalıştık. Bugün kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık, ülkelerine geri gönderdik. 100 bini aşkın terör şüphelisine ülkemize giriş yasağı koyduk. Kaynak ülkelere teslime ettiğimiz teröristlerin serbestçe dolaşabilmesi, hatta kimi ülkelerde terör eylemi yapabilmesi büyük bir zaafiyettir. Türkiye sadece PKK, FETÖ ve DEAŞ’la mücadelesinde değil, yabancı terörist savaşçıların engellenmesine yönelik çabalarında da tek başına bırakılmıştır.
“Yaklaşık 10 yıldır 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıya sahip çıkan Türkiye’ye verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilmemiştir. Meşru hükümetin daveti üzerine sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, Libya’nın uzun süreli bir iç savaşa sürüklenmesini engelledi. Dağlık Karabağ’da 30 yıllık bir gecikmeyle de olsa adalet tecelli etti, bölgede umutlar yeniden yeşerdi.
“Temennimiz tüm müttefiklerimizin sığ siyasi hesapları artık bir yana bırakıp, Türkiye ile tam bir dayanışma sergilemesidir.
“Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Joe Biden’la az evvel bir araya geldik. Uzun yıllara dayalı dostluğumuzun bulunduğu Sayın Biden’la kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. Hem görüş ayrılığı yaşadığımız meseleleri, hem de ortak çıkarlara sahip olduğumuz alanlarda iş birliği alanlarını ele aldık. Etkin iş birliğine ihtiyaç duyduğumuz coğrafyalarda yapacağımız çalışmaları görüştük.
“Bu görüşmede salgın sonrası ortaya çıkacak yeni fırsatları da dikkate alarak aramızdaki ekonomik potansiyelin tam anlamıyla hayata geçirebilmesi için atılacak adımları değerlendirdik. İki müttefik ve stratejik ortağa yakışacak şekilde doğrudan iletişim kanallarını kullanmakta mutabık kaldık.
“Neticede son derece yararlı, samimi bir görüşme oldu. Her alanda karşılıklı saygı ve çıkara dayalı verimli bir iş birliği döneminin başlaması anlamında güçlü bir iradenin olduğunu görüyoruz. Türkiye, ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını, tam tersine iş birliği alanlarımızın sorun başlıklarından daha geniş ve zengin bir görünüm sergilediğini düşünüyoruz.
“Zirve marjında bir diğer görüşmeyi de Birleşik Krallık Başbakanı Sayın Johnson’la yaptık. Görüşmemizde dost, müttefik ve stratejik ortak olarak iş birliğimize verdiğimiz önemi ve sürdürülmesine yönelik irademizi vurguladık. Sıklıkla konuştuğum Şansöyle Merkel’le kapsamlı bir fikir teatisi gerçekleştirdik. Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis’le görüşmemizde yeniden canlandırdığımız diyalog mesajını sürdürmeyi kararlaştırdık. Görüşmelerimizi ikili olarak yapalım ve daha da ilerisi, biz görüşmelerimizi gerekirse özel hattan yapmak suretiyle aramıza birilerini sokmamıza gerek yok kararı aldık.
“Bu görüşmelerde de ikili ve bölgesel konular ile AB’deki konuları ele aldık. Dün Litvan ve Leton mevkidaşlarımla görüşmelerim oldu. Bu görüşmelerde ikili ilişkilerimizin yanı sıra, 24 Haziran’daki zirve öncesi Türkiye-AB ilişkileri konusunda görüş alışverişinde bulundu. Dün ayrıca Sayın Orban’la da verimli bir ikili görüşme yaptık.
“Belçika hükümetine ve NATO Genel Sekreteri Sayın dostum Stoltenberg’e teşekkürlerimi sunuyorum.
“Afganistan konusundaki düşüncelerimizi çok açık net olarak sayın Biden’a ifade ettim. Türkiye eğer Afganistan’dan çıkmamız istenmiyorsa, özellikle orada belli bir desteğin verilmesi isteniyorsa, diplomatik, lojistik, bunun yanında mali konularda Amerika’nın bize vereceği destek büyük önem arz ediyor. Ayrıca tabii ki burada Taliban gerçeğini bir kenara koymak mümkün değil. Onlarla da birçok konuları farklı atacağımız adımlarla sürdürebiliriz. Biz Pakistan’ı da yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik, Macaristan’ı yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik. İstiyoruz ki Afganistan halkı herhangi bir sıkıntı yaşamadan istiyoruz ki bu desteği kendilerine verelim. Şu an için bir mutabakat söz konusu, bir sıkıntı söz konusu değil.
“S-400’ün gündeme gelmemesi mümkün değil ama bizim düşüncemiz daha önce neyse aynı düşünceyi Sayın Başkan’a ifade ettim. F-35 konusunu aynı şekilde ifade ettim. Savunma sanayii ile ilgili olarak yapabileceklerimiz nelerdir bunları ifade ettim. Bundan sonraki süreçte de dışişleri bakanlarımız, savunma bakanlarımız muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu işi sağlama bağlayacaktır.
“Fransa’yla da bugünkü görüşmemizde özellikle ikili görüşmelerimizin ciddi bir dayanışma içerisinde devamında mutabık kaldık. İslam karşıtı anlaşılmaların kendisi açısından yanlış olduğunu, benim İslam’a karşı olmamın mümkün olmadığını, bunu bana ısrarla söyledi. Bu süreç içerisinde bazı mahfiller bu tür şeyleri uydurdular ama benim İslam’a karşı olmam söz konusu değildir ve bunu bir dost olarak size söylüyorum dedi. Dedim ki böyle olduğuna göre bundan sonraki süreçte de bunları taziye edecek açıklamalar olursa çok çok isabetli olur Vatandaş olarak söylemiyorum ama Fransa’da bugün 750 bin Müslüman var. Bunu Türklerin dışındaki Faslısı Cezayirlisi Tunuslusu katarsak rakam daha da ileri gidebilir. Bu konuyla ilgili olarak da kendisi hassasiyetini ifade etti.
“Suriye ve Libya konusunda müşterek bir çalışmayı yapabilir miyiz, bunun üzerinde durduk. Biz bunun üzerinde daha rahat, yapabiliriz dedik. Görüşmelerimizi devam ettireceğiz.
“Ben tabii Sayın Miçotakis’in bu ifadelerin aynen katılıyorum. Sessiz sakin bir yıl oldu, olacak düşüncesini de paylaşıyorum. Aramızda güzel bir görüşme geçti ve gerek Ege’de olsun, gerek diğer bölgelerde olsun bundan böyle ben de kendisine şunu söyledim: Üçüncü ülke veya kişileri karıştırmayalım, bu tür sıkıntılı anlar olduğunda siz beni özel hattan rahatlıkla arayın, ben sizi arayayım, böylece herhangi bir sıkıntı yaşamadan Türkiye Yunanistan olarak adımlarımızı atalım.
“Yüz yüze görüşmemiz NATO’daki bu zirveyle gerçekleşiyor ve bu zirveyle birlikte benim şahsen Biden’la tanışmam, görüşmem yeni değil. Çok çok eski. Türkiye-Amerika arasındaki bu süreç ve bugün yüz yüze yaptığımız görüşmeden sonra iki ve heyetler arası görüşmelerimizi yaptık. Bizim Patriot’lar konusundaki düşüncemiz bilinen bir düşünceydi, Amerika’nın da tavrı belliydi. Amerika Patriot’ları vermedi, biz de S-400’leri almak durumunda kaldık. Bu konularla ilgili birlikte neler yapabiliriz, bunları savunma ve dışişleri bakanlarımız kendi aralarında görüşsünler dedik. Bundan sonra biz de adımlarımızı atalım, böyle bir karar aldık. Bizim yüz milyar dolarlık bir hedefimiz var ama şu anda bu hedef 22-23 milyar dolar civarında, biz bunları aşmamız gerekiyor. Bu konuda kendileriyle bir mutabakatımız oldu. Aşı konusu vesaire bunları konuşma fırsatımız oldu. Sayın Biden’la verimli bir görüşmeyi ilk buluşmada gerçekleştirmiş olduk. İlişkilerin devamı açısından iyi olduğunu söylüyorum. Kendisini ayrıca Türkiye’ye davet ettim. Şu yoğunluklarımı aştıktan sonra Türkiye’ye gelebileceğini ayrıca söyledi.
“(1915 olayları) Hamdolsun gündeme gelmedi.
“Bazı ülkeler olumlu yaklaşmaya başladılar, Almaya gibi. Temennim odur ki Rusya heyet gönderdi. Rusya’nın göndermiş olduğu heyetin Türkiye’de yapacağı görüşmelerden sonra ne gibi bir tavır takınacaklarını göreceğiz. Bazı ülkeler kapıyı şu an açamıyor, kapılar sürekli kapalı kalmaz. Almanya’ya kapılar açıldığı anda onlar gönderdiği gibi biz de göndereceğiz. Boris Johnson’la yaptığım görüşmeden sonra inşallah ben umutluyum.
“Şimdi önümüzde bir Genel Kurul var, Genel Kurul’la beraber New York’ta bir Türk evimiz bitmek üzere. İnşallah onun da açılışını yapacağız.”