DUVAR – İstanbul Büyükada’da geçen yaz gerçekleştirilen bir etkinlik nedeniyle gözaltına alınan 11 insan hakları savunucusunun yargılanmasına bugün devam ediliyor.
İstanbul Büyükada’da 5 Temmuz 2017’de düzenlenen bir atölye çalışması sırasında gözaltına alınan ve ardından terör suçu ile itham edilerek haklarında dava açılan 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı Büyükada davası bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
DAVANIN TEK TUTUKLU SANIĞI TANER KILIÇ
Davanın 8 tutuklu sanığı 25 Ekim 2017’deki ilk duruşmada tahliye edilmişti. Davanın tek tutuklu sanığı olarak Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç bugün hakim karşıısına çıkıyor. “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılanan Kılıç hakkında 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Büyükada davasında aralarında Alman vatandaşı Peter Steudtner ve İsveç vatandaşı Ali Gharavi de tutuklu olarak yargılanıyordu. Ancak ilk duruşmada tahliye edilen ve haklarında adli kontrol kararı alınmayan Steudtner ve Gharavi daha sonra Türkiye’den ayrılmıştı.
Steudtner’in gözaltına alınması Almanya ve Türkiye arasında diplomatik krize neden olmuş, Steudtner’in serbest bırakılması için Almanya’nın eski başbakanı Gerhard Schröder’in arabuluculuk yaptığı Alman basınına yansımıştı. Alman Der Spiegel’in dergisinde yer alan haberle Schröder’in Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bilgisi dahilinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştüğü dile getirilmişti. Ancak hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ ise bu görüşme iddiasını yalanlamıştı.
Haklarında hazırlanan iddianamede Gülen yapılanması ve PKK ile bağlantılı oldukları iddia edilen insan hakları aktivistleri, “silahlı terör örgütüne yardım etmek” ve “silahlı terör örgütüne üye olmakla” suçlanıyorlar.
Davanın tek tutuklu sanığı Taner Kılıç ise aslında Büyükada’daki etkinlikten bir ay kadar önce İzmir’de Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Kılıç’ın Gülen yapılanmasının şifreli mesajlaşma programı Bylock kullandığı iddia ediliyordu.
Ancak Af Örgütü bu iddiaların asılsız olduğunu, Kılıç’ın söz konusu haberleşme programını ne cep telefonuna indirdiğini ne de kullandığını açıklamıştı.
‘İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI HEDEF ALINIYOR’
Af Örgütü’nün Kıdemli Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner’a göre, Kılıç’a yöneltilen suçlamaları “gülünç ve kanıtsız olarak nitelendiriyor. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı ve öğretmen Raci Bilici,nin ivil toplum çalışmaları nedeniyle PKK üyesi olmakla suçlandığını belirten Gardner, “Durum gayet açık. Etkinsen ve insan hakları aktivizminden rahatsız olanlar nezdinde baş belasıysan bedelini ödersin. Önde gelen kişileri hedef almak, onların temsil ettiği toplulukları korkutmaya ve susturmaya hizmet ediyor.” diyor. Taner Kılıç’a yönelik suçlamaların emsalsiz olmadığını vurgulayan Gardner, Esasen insan hakları savunucularını hedef almakla ilgili bir tutum söz konusu savunarak, İş insanı, sivil toplum önderi ve toplum yararına faaliyet gösteren girişimlere maddi katkılarıyla da bilinen Osman Kavala’nın da Ekim ayında gözaltına alındığını hatırlatarak Kavala’nın darbe girişimine katıldığıyla ilgili hükümete bağlı gazetelere saçılan dehşet verici iddiayı desteklemek için de hiçbir kanıt sunulmadığını söylüyor. (Deutsche Welle Türkçe)