YORUM | TARIK TOROS
Öfkeliyim.
Çok öfkeliyim.
Katille, tecavüzcüyle, uyuşturucu satıcısıyla mücadele yöntemi bellidir.
Suçun psikolojik ortamını ortadan kaldırır, etkin bir savaş götürürsünüz.
Yakalar adalete teslim eder takipçisi olursunuz.
Yakayı ele veren bir daha cüret edemez.
Yapılan işlemi gören başına gelecekleri bilir, ona göre kendine çekidüzen verir.
***
Karşınızda devlet varsa:
-Ortamı hazırlıyor,
-Azmettiricilik rolü üstleniyor,
-Elemanları yetiştirip besliyor, sahaya salıyor, ekipman temin ediyor,
-İşlenen ve işlenecek suçların önünü açıyor,
-Sonrasında polisi ve yargısıyla olayı örtbas ediyor,
-Tetikçinin sırtını sıvazlıyor, yenilerine yol veriyorsa…
İşiniz, işimiz çok zordur.
***
Haydut devlet, katil devlet, terör devleti, narko devlet, vs.
Hangi tanımı uygun buluyorsanız, alın kullanın.
Sonucu değiştiriyor mu?
Asıl ona bakılmalı.
***
Tüm dünya seyrederken…
Büyük fütursuzluk ve özgüvenle, cinayetlerin üzerine yeni cinayetler ekleniyorsa…
“Kazanacağız, mutlaka kazanacağız” bir slogan olarak kalır.
Karşınızda devlet var ve “ulusal/uluslararası” tüm gücüyle bastırıyor.
Umutsuzluk pompalamak istemem.
Manzara şu:
Gangster, silahını çekmiş alnınıza dayamıyor.
“Tak tak tak” saydırıyor, delik deşik ediyor.
***
Deniz Poyraz, 38 yaşında genç bir kadındı.
Mardin’den göçmüşler İzmir’e.
Anne Fehime Poyraz, 9 çocuğundan 3’ü cezaevinde:
-Eşim, ailem, amcalarım, akrabalarım ve herkes, devletten 30 senedir işkence görüyor.
1994’te evleri basılmış, 6 aylık oğlu Fehmi’nin burnu kırılmış:
-Polis, “O yılanın yavrusudur, büyüdü mü o da bizi sokacak” diyerek, çocuğumu hastaneye götürmedi.
27 sene sonra, kızı Deniz bu kadar şanslı değildi:
-Gidip, kara gözlümü gördüm. Başından, göğsünden vurmuşlar. Kanlar içindeki kızımın alnından öptüm.
Ailenin 40 yılı… Göç, işkence, tutuklama ve ölümle iç içe:
-Deniz Gezmiş’in ismini koymuştum. Deniz gitti, bin Deniz gelecek.
***
Katil ya da katiller…
17 Haziran perşembe sabahı,
HDP İzmir örgütüne,
Saat 10.30 ile 11.25 arasında girip…
50-55 dakika süren planlı ve organize bir saldırı ile…
Binadaki tek görevli olan Deniz Poyraz’ı işkence ederek katletti veya katlettiler.
Bacaklarındaki kurşunlar ve darp izleri bunu gösteriyor.
Polis+Valilik+Yargı+Medya ne yaptı?
Olayı bir “çatışma”ya indirgedi.
Yakalanan (veya teslim olan) bir kişinin anlatımını esas alarak dosyayı bağladı:
“Milliyetçi duygularla işlenmiş tepkisel bir eylem, bağlantısız!”
Yersen.
***
Tezer Özlü’nün bir sözü var:
-Bu ülke bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.
***
Sedat Peker, parçası olduğunu dile getirdiği Suriye’ye silah sevkiyatına SADAT’ın da dahil olduğunu söyleyince…
SADAT, “işin içinde biz yoktuk” demeye çalışırken “Suriye’deki terörist gruplara silah satışını” deşifre etmişti.
Aynı SADAT, Deniz Poyraz’ın katilinin SADAT’çı olduğu iddiası üzerine yaptığı açıklamada yine kendini ele verdi: “Kiralık bir katil terörist.”
Kiralık katil olduğunu nereden biliyorsun..?
***
Vuruşarak gidecekler, kan dökülecek… derken ezbere söylemiyoruz.
Karşınızda katiller sürüsü var, her yeri tutmuş haldeler.
Ölüm-kalım savaşı veriyorlar.
Başlıktaki soruya cevap vereyim:
Devlet bunlardan temizlenmeden sevmenin imkânı yok.
Kaynak: Tr724