Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Tulsa Katliamı’nın 100’üncü yıl dönümünde Oklahoma eyaletine giderek, bu şehre kurbanları anmak için ziyaret gerçekleştiren ilk ABD Başkanı oldu.
Biden yaptığı açıklamada ülkedeki sistematik ırkçılığın kökünün kazınması çağrısı yaptı.
“Tüm Amerikan halkını ülkemizdeki ırkçı terörün derin kökleri üzerinde düşünmeye ve ülkemizde sistematik ırkçılığın kökünün kazınması için çalışmaya davet ediyorum” diyen Biden, olayın telafisinin imkansız olduğunun altını çizerek, bölgedeki siyahi halkın yaşadığı kültürel ve ekonomik zorlukların nesilden nesle aktarıldığını kaydetti.
Biden, hükümetinin ırk eşitliği konusunda adımlar atmaya hazır olduğunu belirterek, “Tulsa’da yaşananlardan doğan korku ve acı bugün hala hissediliyor” dedi.
Tulsa şehrinde ne olmuştu?
1921’de yaşanan ırkçı olaylarda silahlı beyaz gruplar siyahlara saldırmış ve 300’e yakın siyahi hayatını kaybetmişti.
Şehrin Greenwood kasabasında meydana gelen katliam Amerikan ırkçılık tarihindeki en kötü olay olarak kayıtlara geçti. Burada yaklaşık 10 bin siyahi yaşıyordu ve kamusal alanda ırklar arası ayrım söz konusuydu. Burası siyahilerin kendilerine ait sinemaları, manavları dükkanları, gece kulüpleri ve hatta iki gazete ile yerel temsilcileri bile olan adeta şehir içinde bir şehir gibiydi.
Tulsa aynı zamanda eyaletteki en büyük ikinci şehirdi ve o dönem ‘siyahların Wall Street’i olarak anılıyordu çünkü burada yaşayanlar ülkedeki en varlıklı siyahilerdi.
16 saat süren yağmada hem siyahiler öldürüldü hem de malları gasp edilerek, evleri yakıldı.
Önce resmi kayıtlara 23 siyah ve 16 beyaz kişinin öldüğü yazıldı ancak daha sonra yapılan soruşturmalar ile en az 300 kişinin hayatını kaybettiği ve 800 kişinin de hastaneye kaldırıldığı anlaşıldı.
Toplamda bin 256 ev alevler içinde kül olurken olayın kurbanlarına da gerekli tazminatlar ödenmedi.
Olaylar nasıl gelişti?
Olayların nasıl geliştiğine dair kesin net detaylarıyla bir bilgi yok ancak bilinen kısım o ki; 19 yaşında siyahi Dick Rowland 17 yaşında beyaz bir kız olan Sarah Page’i taciz etmekle suçlanmıştı. Ne var ki, genç kız herhangi bir suç duyurusunda bulunmamış ve olayın bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu açıklamıştı.
Buna rağmen Rowland tutuklandı ve olaya ilişkin Tulsa Tribune gazetesinde yayınlanan bir yazı şehirdeki beyazları öfkelendirdi.
Rowland’ın serbest bırakılmasını isteyen siyahiler mahkeme önünde toplandı. Onlar ile şehirde yaşayan Ku Klux Klan üyeleri arasında silahlı çatışma çıktı ve o sırada Rowland mahkeme tarafından güvenli bir yere götürüldü. Çıkan çatışmada ise 12 kişi hayatını kaybetti ancak bu olaylarda sadece bir başlangıçtı.
Gelişmelere ilişkin haberler şehir içinde kulaktan kulağa yalan yanlış şekilde hızla yayıldı ve kısa süre içinde beyazlardan oluşan kalabalık gruplar Greenwood’a yöneldi. Bu sırada Rowland’ın linç edilerek öldürüldüğü söylentisi de siyahlar arasında yayıldı.
Binlerce beyaz siyahi mahallerini yakıp yıkmaya başladı. Erkek, kadın ve çocuk önlerine çıkan herkesi öldürmeye başlayan kalabalığın amacı da kısa süre içerisinde değişti ve tüm olay katliamın yanı sıra büyük bir yağma ve hırsızlığa dönüştü.
Daha sonrasında olaylara ilişkin yapılan pek çok analizde aslında bölgedeki beyazların uzun süredir böyle bir şey için fırsat kolladığı inancına yer veriliyor.
Katliamda beyazların tarımsal ilaçlama yaptıkları küçük uçakların bile kullanıldığı ve bunlardan evlerin üzerine yanıcı ve patlayıcı maddeler atıldığı belirtiliyor. Tulsa polis teşkilatı üyelerinin bile bu uçaklarda yer aldığı aktarılıyor.
Buck Colbert Franklin katliamdan sağ çıkmış olan bir görgü tanığı. Franklin 1 Haziran gününün erken saatlerinde en az 10 adet uçağın Greenwood üzerinde uçtuğunu ve son derece yanıcı olan terebentin torbaları attıklarını söylüyor.
Katliam sonrası hayatta kalan siyahiler toplama kamplarına hapsedildi. Olaylar Tulsa’nın başka semtlerine de sıçradı ve buralarda da siyahi çalıştıran işverenlerden çalışanlarını teslim etmeleri istendi. O gün sadece Greenwood’da 6 bin siyahi gözaltına alındı.
Sonrasında Oklahoma şehrinden 109 güvenlik görevlisi gönderildi ancak onlar da hiçbir şeye engel olamadı. Sonunda Ulusal Muhafızlar devreye girdi ve olağanüstü hal ilan edildi.
Katliamda yer alan kimse yargılanmadı veya ceza almadı. Katliamdan sonra yıllarca olayların üstü örtüldü ve adeta unutturulmaya çalışıldı. Sigorta şirketleri siyahilere para ödememek için olayın siyahilerce düzenlenmiş bir ‘ayaklanma’ olduğu kayıtlara geçirildi.