MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP’nin kapatılması istemiyle iddianamenin Anayasa Mahkemesi’ne yeniden gönderilmesi “Anayasa Mahkemesi’nin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği kalmamıştır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir televizyon kanalında ifade ettikleri nedeniyle hakkında resen soruşturma başlatılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Ahmet Şık’ı hedef gösterdi. Konuşmasında Şık’a yönelik “hain”, “alçak”, “soysuz”, “suçlu”, “aşağılık” hakaretlerinde bulunan MHP lideri Bahçeli, “HDP’lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti katil olsaydı, bugün bulunduğun yer TBMM değil mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz, bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz” ifadelerini kullandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bir televizyon kanalında yaptığı, “Şunu açıklıkla ifade edeyim mi, eğer AKP, bu iktidar bloğu vatansever ve ben terörist isem, onlar gibi vatansever olmaktansa teröristlerin başımın üzerinde yeri var… o iktidarı zayıflatacak her türlü politika, bu iktidarın köpek dişlerini kıracak, azı dişlerini çekecek her şey meşrudur” açıklaması nedeniyle Ahmet Şık hakkında resen soruşturma başlatmıştı.
HDP’ye yönelik kapatma davasının dosya eksikliklerinin giderilmesinin ardından yeniden açıldığını da hatırlatan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yönelik de, “Bundan sonra bütün gözler AYM’ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. Türkiye vatan topraklarında ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM’de kaybedemez hiç kimse de bu kayba hizmet edemez” diye konuştu.
Bahçeli sözlerinin devamında ise, “Bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM’de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir. Suçu tevsik edilmiş PKK’lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Daha neyi bekliyoruz? Bölücülüğün hesabını soracaksak şayet, hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bu gündür” sözlerini kaydetti.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bugünkü şartlarda çevre sorunları toplumsal, ekonomik ve kültürel ve ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı haline gelmiştir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle yetişen her yeni ortam çevreyi ya doğrudan veya dolaylı şekilde etkilemiş insanın hayat ve refah standartlarını çalkantılı bir mecraya sürüklemiştir. Marmara Denizi’nde mart ayından itibaren baş gösteren kıyılarımızda feci bir boyuta ulaşan deniz salyası istilası çevre üzerinde bir kez daha fakat daha derinlikli düşünmemize yol açmıştır.”
Çevre sorunlarını kalkınma çevre ikilemi yerine akılcı bir koruma kullanma ve geliştirmeyi ön gören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşmak mümkündür. çevre politikalarımızın esasını da gelecek nesillere temiz bir çevrenin intikali oluşturmaktadır. “
“Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir”
“Kıyı, deniz, akarsu, göl, yapay göl ve diğer sulak alanların çevresi ile ekosistemlerin tamamını bütünlük içinde ele alan kıyı planlaması ve yönetim sistemi uygulanmalıdır. Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir. Ayrıca bio-güvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusundaki tehlikeleri bertaraf etmek maksadıysa tarım çevre ve teknoloji politikaları eş zamanlı uygulanmalıdır. Bizlere düşen esas görevlerden biri de çevre duyarlılığını tesis etmektir. “
“Günümüz dünyasında çevre sorunları ile insan sorunlarını birbirinden ayırmak neredeyse hayaldir”
“Mutlak surette kabul etmek zorundayız kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır. Demem odur ki bir zihniyet değişikliğine refakat eden çevre ile uyumlu bir hayat şartlarını da inşa etmek durumundayız. Günümüz dünyasında çevre sorunları ile insan sorunlarını birbirinden ayırmak neredeyse hayaldir. Çevreyi dikkate almayan her çabanın sonuç itibariyle faturası ağır olarak kazandırdığından çok daha fazlasını kaybettirecektir.”
Siyasilere deniz salyası çağrısı: Al birliğine, güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç var
“Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden biridir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Sahillerimizi işgal eden deniz salyasıyla mücadele konusunda uygulanacak politikalara samimiyetle destek vereceğimizi; bu ağır sorundan ülkemizin ve deniz canlıların kurtarılması hususunda yapılan ve yapılacak her çalışmanın yanında duracağımızı kararlılıkla ifade ediyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanan ve 21 başlıktan oluşan eylem planını bugünden itibaren 7/24 esasıyla Marmara Denizi’ndeki deniz salyasını temizleme seferberliğini yürekten destekliyoruz. Geldiğimiz bu aşamada siyasi partilere düşen öncelikli görev bu meseleyi istismar etmemektir. Siyasi rant hesabına tevessül gibi bir yanlışa da hiç kimsenin düşmemesi gerekir. Çünkü deniz salyası belasını yenmek için sabrın yanı sıra el birliğine güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu da asla unutulmamalıdır.”
Siyasi etik yasası
“Siyasi etik yasasının daha fazla gecikmeden mutabakatla ve süratle çıkarılması dileğimizdir. Siyaset centilmenlik içinde yapılmalıdır.”
Bahçeli Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı hedef aldı
“Siyasette idare tamamdır müdara da tamamdır ama dubaraya yer olmamalıdır. Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faal ce fazladır. Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünülürlüğü artmıştır. Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuların ulu orta konuşmaları dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir. Türkiye’de başbakanlık yapmış bir şahsın kendisiyle beraber mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması bu devletin kimlerin elinde kalındığına bariz delildir. Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir. Serok Ahmet böyle biridir. Gelecek Partisi’nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu Serok’un yanında sakın konuşmayın aman ha sır verme gafletine düşmeyin. Aynı şey Selamsız Babacan için de geçerlidir. “
Muhalefet eleştirisi
“Demokrasinin hakim olduğu ülkelerde muhalefet partileri birbiriyle çelişir gibi görünen iki ayrı tavrı aynı anda göstermekle sorumludur. Bir yandan iktidarı eleştirirken bir yandan da rejime ve ülkeye muhalefetten kaçınmak durumundadırlar. Demokrasinin bekası iki ucu keskin bıçak gibi parlayan bu hassasiyete yakından bağlıdır. Biz bu hassasiyete milli ahlaki ilkeli muhalefet anlayışı diyoruz ve herkesi bunlara uymaya davet ediyoruz. “
“Organize suç şebekelerine terör örgütlerine sözcülük yapan onların iftiralarını taşeronluk eden köksüz bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. Ülkemizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı bile düşürmeye hazırdır. Ancak bu vatan düşmeyecektir. HP ve İP’in siyasi iradesi güdümlüdür. Bunların rotasını belirleyen temelsiz isnatlar Türkiye karşıtlarının emperyalist oyunlarıdır CHP ve İP’in gizli ve kaprisli ortağı HDP 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ortak aday çıkarmanın ciddi bir seçenek olduğunu açıklamıştır. HDP CHP ile İP’i çoktan kafeslemiş üzerlerine de çoktan kilit vurmuştur. “
HDP’ye kapatma davası: Bundan sonra bütün gözler AYM’ye çevrilecektir
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM tarafından iade edilen HDP’nin kapatılmasını esasa alan iddianamenin eksikliklerini gidererek beklenen davayı dün tekrar açmıştır. HDP’nin eylemleri devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne insan haklarına aykırı bulunmuştur. Bu bölücü partinin hemen hemen tüm organları üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla suç işlediği işlenmesini tahrik ve teşvik ettiği somut delillerle belirtilmiştir. Bundan sonra bütün gözler AYM’ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. Türkiye vatan topraklarında ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM’de kaybedemez hiç kimse de bu kayba hizmet edemez. Bununla bağlantılı olmak üzere cevabını aradığımız sorular da şunlardır; bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM’de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir. Suçu tevsik edilmiş PKK’lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Daha neyi bekliyoruz? Bölücülüğün hesabını soracaksak şayet hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bu gündür.
Ahmet Şık’a: Hain, alçak, soysuz, suçlu, aşağılık…
TİP’li bir milletvekilinin ‘Bu devlet katil bu devleti yıkmamız gerekiyor’ iftiraları karşısında ne yapacağız. Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğruda adalete teslim etmeyecek miyiz? Düşünebiliyor musunuz böyle bir alçak TBMM’de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor. Devlete katıl diyen bu soysuz devletin her imkanından istifade ediyor, Hazinesi’nden maaşını alıyor HDP’lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki TC devleti katil olsaydı bugün bulunduğun yer TBMM değil mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz.