Koronavirüs salgının ilk duyulmasından ardından 3-4 ay sonra, Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü ‘pandemi’ ilan etti, aralık ayına gelindiğinde toplu aşılama kampanyaları çoktan başlamıştı. Aşıların bu kadar hızlı geliştirilmesi de tartışılmıştı.
Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu kısa adıyla AIDS’in tıp dünyasında gündeme gelmesinin üzerindense 40 yıl geçti. İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü HIV’in yol açtığı hastalık yayılmaya başladığı 1980’lerde ‘ölüm fermanı’ iken tedavi yöntemlerinde gelinen nokta sayesinde kronik rahatsızlığa dönüştü. Ancak HIV vücudu sarmadan bağışıklık sisteminin virüsü yenmesini sağlayabilecek aşı henüz keşfedilemedi.
Peki dünya genelinde en az 38 milyon kişinin mücadele ettiği AIDS’i bitirmek için aşı çalışmaları ne aşamada?
Neden aşıya ihtiyaç var?
Günümüzde AIDS ile mücadele için kullanılan antiretroviral tedavi (ART) hastalığın tamamen yok olmasına değil, virüsün vücutta daha fazla yayılmasına ve başkalarına bulaşmasına engel olmaya yarıyor. Bu tedavi sırasında HIV virüsü taşıyan bazı hücreler (viral rezervuar) bağışıklık sistemi tarafından tehdit olarak algılanmadığından varlığını devam ettirebiliyor.
ART’ın dışında ‘temas öncesi koruma tedavisi’ olarak bilinen PrEP adlı ilaçla virüsü kapma riski yüzde 99 oranında azalabiliyor.
Fakat dünyada ilaç dağıtımı virüsün yayılma hızına yetişemiyor. En zengin ülkelerde dahi, bu ilaçlara erişimde geniş sosyoekonomik ve ırksal eşitsizlikler söz konusu. Ayrıca, viral enfeksiyonlardan korunmanın en etkili yolunun aşılar olduğu da biliniyor.
İnsan sağlığı hususundaki bu adaletsizliğin altını çizen Janssen Viral Aşılar Başkanı Hanneke Schuitemaker, AFP’ye verdiği mülakatta insan üzerinde iki aşı adayın denendiğini, ilk sonuçların en erken bu yılın sonunda elde edileceğini söyledi.
HIV’e karşı aşı geliştirmek neden bu kadar zor?
Rekor sürede geliştirilen koronavirüs aşılarının yüzde 90’ların üzerinde etkili olduğu bilimsel makalelerde sıkça teyit edildi. Covid-19 aşılarının geliştirilme aşamasında, daha önce HIV için denenen teknolojiler kullanılırken, neden AIDS’e karşı halen aşı bulunamamış olması merak konusu.
HIV Aşı Denemeleri Ağı’ndan (HVTN) Larry Corey, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bağışıklık sistemi HIV’i kendi kendine yok edemiyor oysa insanların hiçbir tedavi görmeden koronavirüsü yendiklerini biliyoruz.”
Koronavirüs ile HIV’in sivri uçlu protein yapıları benzerlik gösteriyor. Aşıların ürettiği antikorlar da bu proteinleri hedef alıyor. Fakat, Scripps Araştırma Enstitüsü’nden immünologWilliam Schief, koronavirüsün dünya geneline yayılmış onlarca varyantı bulunurken, sadece tek bir AIDS hastasının, HIV virüsünün yüzlerce hatta binlerce varyantını taşıyabildiğini, HIV’in taşıyıcının DNA’sına işleyen bir retrovirüs olduğunu hatırlatıyor. Bu da aşı çalışmalarını zorlaştırıyor.
Hangi aşamadayız?
AIDS’ten koruyacak aşı için yıllardır süren çalışmalar henüz bir sonuç vermedi. Geçen yıl Güney Afrika’da yapılan Uhambo adlı araştırmada, bir aşı adayının bir nebze koruma sağladığı tespit edilmiş ancak aşının etkinlik oranı yeterli bulunmamıştı.
J&J firması, Imbokodo projesi kapsamında Sahra Altı Afrika bölgesinden 2 bin 600 kadın üzerinde bir aşı adayının klinik testlerini yürütüyor. Sonuçların önümüzdeki ay açıklanması bekleniyor. Aynı aşı ABD’de, Güney Amerika’da ve Avrupa’da eşcinsel 3 bin 800 erkek üzerinde test ediliyor. Mosaico adı verilen bu deneye dair verilere 2024 yılında ulaşılması hedefleniyor. Bu aşılar mRNA teknolojisiyle geliştirildi.
Umut vadeden diğer bir yöntem ise geniş nötralizan antikorlardan (GNA) geçiyor. Doç. Dr. Taner Yıldırmak, HIV ile ilgili bir makalesinde GNA’ları, “çok sayıda HIV-1 alt tipini ve varyantını kapsayacak spektruma sahip ve onları etkisizleştirebilecek monoklonal antikorlar” olarak tanımlıyor.
Uluslararası AIDS Aşısı Girişimi (IAVI) ve Scripps Araştırma Enstitüsü, GNA’lar üzerindeki erken aşama denemelerinde olumlu sonuç aldıklarını açıkladı.