Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak çekilme kararına karşı tepkiler anlaşmanın 10’uncu yıldönümünde de devam etti. 19 ülkenin Ankara’daki büyükelçilikleri “İstanbul Sözleşmesi: Herkes için daha iyi bir gelecek” başlıklı ortak bir mesaj yayınladı.
Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, suçluların cezalandırılması hedefiyle 2011 yılında İstanbul’da imzalanan uluslararası anlaşmayla ilgili olarak büyükelçiliklerin yayınladığı mesajda, Türkiye’nin bu sözleşmeyi resmi olarak yürürlüğe koyan ilk ülke olduğu hatırlatıldı.
Avusturya, Belçika, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık, ABD ve Yeni Zelanda’nın imzasını taşıyan mesajda, “20 Mart 2021 tarihinde Türkiye hükümeti İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını açıkladı. Bu karardan üzüntü duyuyoruz. Türkiye bu anlaşmanın 2011 yılında oluşturulma sürecinde en güçlü destekçilerinden biriydi ve oldukça göze çarpan, etkili katkıları olmuştu” denildi ve Türkiye’nin geri çekilme kararını yeniden değerlendirmesi çağrısı yapıldı.
11 Mayıs 2011 yılında imza süreci başlatılan ve İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan anlaşma 1 Ağustos 2014 yılında resmi olarak yürürlüğe girdi.
Avrupa’da kadına şiddetle mücadele konusunda en kapsamlı adım olarak nitelendirilen sözleşme aile içi şiddetin yanı sıra kadınları tecavüz, cinsel istismar, taciz, sanal şiddet ve diğer birçok şiddet unsuru karşısında da korumayı hedefliyor.
“Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kadına karşı şiddetin Corona virüsü pandemisinde artış gösterdiğine” dikkat çekilen mesajda, “Sadece ulusal önlemlerle Sözleşmenin sunduğu korumayla aynı seviyede bir korumaya ulaşılmıyor. Kadınların ve kızların güvenliğini hem ilkesel olarak hem de gerçek anlamda koruma konusunda çok uluslu adımlar önemlidir” ifadeleri kullanıldı.
Mesajda, Türkiye’yi sözleşmeden geri çeken Türk yetkililerin, anlaşmanın içeriğinin Türk aile yapısına uymadığı ve anlaşmada gizli hedef olduğu iddialarına karşılık olarak da şu ifadeler kullanıldı: “Bazen iddia edilenin aksine, burada cinsiyet kimliği ve cinsel eğilimle ilgil gizli bir amaç yok. Sözleşme ulusal yasalarda bu hususta bir değişiklik talep etmiyor. İmzacı taraflara, İstanbul Sözleşmesi’ni kendi ulusal kararları doğrultusunda uygulama konusunda yeteri düzeyde esneklik tanıyor. Bu durum, imzacı ülkelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında, LGBT bireyler dahil herkesin temel haklarını koruma sorumluluğunu da kaldırmıyor.”
Sözleşmenin Avrupa genelinde birçok kadının yaşamında ciddi anlamda pozitif etki yarattığının savunulduğu mesajda, “İstanbul Sözleşmesi kadınlar ve kızlar için değişiklik yapılması konusunda önemli bir rol oynuyor ve herkes için daha iyi bir gelecek sunuyor” denildi.