Sedat Peker tarafından dillendirilen iddialar günlerdir tartışılıyor. Yargıdan şikayetçi olan İçişleri Bakanı Soylu bile savcıların resen soruşturma başlatması gerektiğini söyledi. Ancak savcılara göre kıpırdanma bile yok.
Türkiye, günlerdir sosyal medyada organize suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Sedat Peker’in ortaya attığı iddialarla meşgul.
Suçlamaların odağında ise hükümetin en etkin bakanlıklarından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu var.
Peker’in ortaya attığı iddialarla ilgili henüz hiçbir soruşturma başlatılmadı.
İddialara ilişkin yargıdan şikayetçi olan Bakan Soylu bile savcıların resen soruşturma başlatması gerektiğini söyledi.
Peki neden bir savcı, pek çok kişinin “vahim” dediği iddialar üzerine harekete geçmiyor?
“Savcılık derhal olaya el koymak zorundadır”
Konuyla ilgili Independent Türkçe’ye konuşan eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, yaşanan olaylar karşısında tek yanıtının olduğunu söyledi.
Olayın siyaset boyutunun dışında konuyu değerlendiren Selçuk, “Burada siyasetle ilgili konuları bir yana bırakırsak, yaşandığı ileri sürülen ve yargıyı ilgilendiren ağırlıklı şey bellidir: Uyuşturucu madde kaçakçılığı” dedi.
Türkiye sınırları içerisinde işlenen suç ve eylemler için savcılığın derhal olaya el koyması gerektiğini ifade eden Selçuk, şunları kaydetti:
“Eğer bu suç, eylem ve hukuk açısından Türkiye sınırları içinde işlenmişse, ilgili başsavcılık derhal olaya el koymak zorundadır. Eğer bu suç, Türkiye sınırları dışında işlenmişse, dünyanın neresinde olurla olsun, ‘küresellik ilkesi’ uyarınca Adalet Bakanı’nın izniyle başsavcılık olaya el koyacaktır.”
“Suç işleme izlenimi edinildiğinde çalışmalar başlar”
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ise konuyla ilgili savcıların harekete geçmemesine ilişkin birkaç neden olduğunu düşündüğünü söyledi.
Somut iddia ve belgeye gerek kalmaksızın suç işlendiği izlenimi edindiğinde işin esasını araştırmak için savcıların derhal çalışmalara başlaması gerektiğini kaydeden Cihaner, “Ceza Muhakemesi Kanunu böyle açık bir ilke içeri ve bu konuda bir tereddüt yok. Bu kanunda kovuşturma-soruşturma mecburiyeti olarak adlandırılıyor. Kovuşturmanın bir alt ilkesi olan soruşturma mecburiyeti ilkesi çerçevesinde savcıların harekete geçmesi lazım” dedi.
Telefon dinleme, koruma ve arama tedbirleri gibi soruşturmanın selametini ilgilendiren nedenler yüzünden kamuoyuna bilgi paylaşılmamış olabileceği ihtimalini de değerlendiren Cihaner, “İddia edilen olaylara baktığımızda çoğu geçmişte olmuş ve delil karartma ihtimali ve imkanının olmadığı suçlardır. Örneğin Kutlu Adalı cinayeti. Bir yıl önce yakalanan kokainle ilgili iddialar için soruşturmanın derhal başlatılması gerekir. Bunun gibi bir sürü iddia yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Refleks gösteren hakim-savcılar görevden alınıyor”
Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), darbe dönemleri ile özellikle ‘Gülen Cemaati’nin yargıya hakim olduğu dönem gibi Türkiye yargısının arka arkaya travmalar yaşadığını savunan Cihaner, benzer travmanın şimdi de yaşandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
“Nedir o travmalar? Birincisi, kadrolaşma yani iktidara yakın 15 Temmuz ihraçlarından sonra genellikle AKP’ye yakın kadroların oluştuğu gibi bir ön kabul var. Hakim-savcıların ne zaman göreve başlatıldığı ve geçmişte siyasi bağlarına dair Meclis’e önergeler de verildi. İkincisi, UYAP’ın devreye girmesiyle yargıda organize, kaçakçılık… gibi savcılık büroları oluşturuldu ve ona sadece savcılar bakar hale geldi. Uzmanlaşma açısından öngörülebilir, hoş ve değerli görüyorum ama buralara hızlı, bağımsız ve tarafsız hareket edebilecek arkadaşların atanmadığını düşünüyorum. Herkesi zan altında bırakmak istemiyorum ancak basın hakaret suçlarında bile soruşturma açıldığına dair açıklama yapan savcıların hayli hayli açıklama yapmaları gerekirdi. UYAP’ta bu tarz soruşturmaların açılması, takipsizlik ya da iddianame düzenlenmesi cumhuriyet başsavcı ve vekillerinin onayına bırakıldı. Üçüncüsü de refleks gösteren bazı hakim ve savcıların siyaset sözkonusu olduğunda görevden alınma veya soruşturmalara maruz kalması. Bunun savcıların resen harekete geçme noktasında engel olduğunu düşünüyorum. Soruşturmanın açılmamasını bu üç nedene dayandırabiliriz.”
Açık olan kanunlara rağmen harekete geçilmemesinin spekülasyonlara neden olabileceğini aktaran Cihaner, “Konuyla ilgili her türlü spekülasyon yapılabilir. Buna Adalet Bakanlığı’ndan veya siyasetten işaret beklenildiğine dair spekülasyonlar dahil. Cumhurbaşkanı bugün yaptığı açıklamada iddiaların odağında bulunan siyasilerin arkasında durdu. Duruşu etkin bir soruşturmanın yapılmayacağına ilişkin bir gösterge olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – ABDULHAKİM GÜNAYDIN