Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Türkiye’de başarıyla uyguladığımız Covid-19 aşı programımızın ilk aşaması olarak 1 milyondan fazla sağlık çalışanımızı 45 günde aşılamayı başardık.” açıklamasını yaptı.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) en üst karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesinin (DSA) 74’üncüsü İsviçre’nin Cenevre kentinde video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, asamble genel kuruluna hitap etti.
Koca, “Covid-19 pandemisi döneminde ‘Daha sağlıklı, güvenli ve adil bir dünya inşa etmek’ teması ile bir araya gelmiş olduğumuz bu Asamble’yi, tarihi ve çok önemli bulduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Her ne kadar insan sağlığını ve sağlık hakkını korumak için mücadeleler versek de son günlerde tüm bu çabaları boşa çıkartan çok acı gelişmeleri de yaşamaktayız. Küresel sağlığı korumak ve inşa etmek adına görevli bu Örgüt’ün Yönetim Kurulu masasında oturup, insan sağlığı üzerine nutuklar atan bir ülkenin, çocukların bile yaşam hakkını gözetmeden, sağlık hizmeti sunan hastaneleri dahi acımasızca hedef alarak insan sağlığına nasıl bir tehdit oluşturduğunu acı bir şekilde müşahede etmekteyiz.Eğer insanlık dışı bu anlayışı görmezden gelir, Filistin’de yaşananlara sağlık camiası olarak gerekli duyarlılığı oluşturmaz, tepkimizi göstermez isek adil ve sağlıklı bir dünya inşa etme fikri hamasetten öte geçemez, bu toplantılar hiçbir anlam taşımaz” dedi.
Koca şu ifadeleri kullandı:
“Covid-19 tüm ülkeleri ve sektörleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Pandeminin ekonomi üzerine etkileri göz önünde bulundurulduğunda, sağlık güvenliği ve maişetin devamlılığının aynı madalyonunun iki farklı yüzü olduğu gerçeği ile karşılaşmaktayız. Bu durum, aldıkları kararlar ve uygulamaları bakımından sağlık politika yapıcılarına sadece insan sağlığı açısından değil; insan yaşamını etkileyen bütün faktörler bakımından tarihi sorumluluklar yüklemektedir .İşte bu gelişmeler, sağlık camiası olarak yıllardır konuştuğumuz sağlık politikalarında bütüncül hükümet yaklaşımı ve tek sağlık uygulamalarını etkin bir şekilde hayata geçirebilmemiz için bize tarihi fırsatlar sunmaktadır .İçinde bulunduğumuz pandemi, ilk andan itibaren tedarik zinciri, bilgi paylaşımı, yanıt, veri toplama ve küresel yardımlaşma gibi birçok alanda uluslararası sistemin ne kadar güçlendirilmeye muhtaç olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle uluslararası dayanışma konusunda tüm dünyanın sınıfta kaldığı aşikârdır. Türkiye ise, 158 ülkeye ve 14 uluslararası kuruluşa sağladığı katkılar ile bu süreçte uluslararası dayanışmanın en önemli öncülerinden olmuştur.Bunun yanı sıra, Pandemilere Hazırlık ve Yanıt Bağımsız Paneli (IPPPR), Bağımsız Gözetim Danışma Komitesi (IOAC) ve Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR) Gözden Geçirme Komitesi’nin çalışmalarının çıktıları da dahil olmak üzere tüm verilerin ve öğrenilmiş derslerin ışığında DSÖ’nün güçlendirilmesi ve uluslararası sistemin yeniden şekillendirilmesi konusunda gerekli adımları hızlı ve kararlılıkla atmalıyız. Uzlaşı sağlanması halinde, Pandemi Çerçeve Sözleşmesi de dahil olmak üzere tüm uluslararası girişimleri Türkiye olarak yapıcı bir şekilde destekleyeceğiz.
Teklifimizle ilan edilen 2021 Sağlık Çalışanları Yılı’na ve yürütülen faaliyetlere çok büyük bir önem verdiğimiz gibi çalışmalara da hızla devam ediyoruz. Sağlık çalışanlarının aşılanmasının önemine ise özel bir vurgu yapmak isterim. Çünkü bu aşılama aynı zamanda sağlık sistemlerinin devamlılığını da sağlamaktadır. Biz de Türkiye’de başarıyla uyguladığımız COVID-19 aşı programımızın ilk aşaması olarak 1 milyondan fazla sağlık çalışanımızı 45 günde aşılamayı başardık. Ancak, sadece sağlık çalışanlarının aşılanmış olması yeterli değildir. Aynı tehdidi yaşayan sağlık çalışanlarının ailelerinin de önceliklendirilmiş grupta olması gerektiğine inanıyor ve tüm dünyaya bu yönde çağrıda bulunuyorum. Bu anlayışla, ülkemde tüm sağlık çalışanlarının ailelerinin aşılama çalışmalarının başlatıldığını da sizlerle paylaşmak isterim. Diğer yandan, COVID-19 aşılarına erişimde yaşanan etik ve epidemiyolojik sorunların ve hakkaniyetli erişim konusunda içinde bulunduğumuz tehlikenin de altını çizmek isterim.Bu konu, fikri mülkiyet hakları, teknoloji transferi, üretim kapasitelerinin artırılması ve dağıtım gibi birçok konuda çözümler üretmemiz gereken uluslararası ilişkilerin en kritik ve acil gündem maddesidir.
Değerli Katılımcılar, İçinde bulunduğumuz bu dönem ve hatta önümüzdeki dönemler de sağlık tehditleri ve bu tehditlerin küresel yansımalarına sahne olacaktır. Başından beri söylediğimiz gibi çözüm, küresel düşünüp, yerelde başarılı uygulamalara bağlıdır. Ancak şunu da atlamamalıyız ki nihai başarı, yereldeki uygulamaların uluslararası uyumuna dayanmaktadır.”