Zafer Kıraç*
Sosyal bir devlette sosyal politikanın en temel işlevi, insanların topluma eşit katılımlarını sağlamak olmalıdır. Sosyal hizmetler ve yardım mekanizmaları herkes için erişilebilir olmalı ve fakat erişilebilirlik tek başına çözüm olarak görülmemelidir. Kurumlar ve hizmet vericiler arasında hizmet, alanı dışlayıcı, damgalayıcı olmamalı; tersine, onu güçlendiren bir ilişki kurulmalıdır.
Türkiye’de sosyal hizmet kurumlarındaki egemen zihniyetin değişmesi yönünde adımlar atılmasına ihtiyaç var. Herkesin eşit öneme sahip olduğu, hizmet alanların karar alma ve uygulama süreçlerine aktif katıldığı ve güçlendiği yapılar kurulmalıdır. Türkiye’de toplum temelli hizmet ve bağımsız yaşam uygulamalarında geç bile kaldık. Damgalama ve dışlanmayı ancak bu yolla azaltabiliriz.
İzole edilmek ve destekten mahrum bırakılmak, temel insan hakları sorunlarından biri olmaya devam ediyor. İnsanca Yaşam İçin (İYİ) Sosyal Kooperatif Girişimi’nin Türkiye’de akran desteğine dayalı bir iyileşme ve bağımsız yaşam merkezi açmak girişimleri var. İnsan haklarına duyarlı, eşit ve adil bir dünyada yaşamak isteyen herkesin (İYİLEŞMEK İÇİN) İYİ BİR YER projesi hakkında bilgilenmesinde yarar var.
Siz kimsiniz?
Biz, ruh sağlığı ve sosyal hizmet alanında sunulan hizmetleri alan, alanlara eşlik eden ve bu hizmetleri verenler olarak bir araya gelmiş ve 2018 yılından itibaren İYİ Sosyal Kooperatif Girişimi adı ile, şu an yaklaşık 40 üye ve gönüllüden oluşan bir grubuz.
Tüm etiketlerin ve rollerin ötesinde sadece insan olarak bir araya gelip, herkesin yaşamı ve ruh sağlığı için gerekli iş ve sosyalleşme olanakları yaratmayı, birlikte üretmeyi hedefliyoruz. Hiyerarşik olmayan, herkesin eşit önem ve konumda olduğu bir ortamda, kendimizden ve birbirimizden öğreniyor, deneyimlerimizi paylaşıyoruz. İnsani olan her şeyi kapsayarak, dışlamadan ve dışlanmadan, hak kaybına uğramadan ve uğratmadan ortak bir dil ve yaşam alanı yaratmaya çalışıyoruz.
Amacınız nedir?
Dünyada son 50 yılda ruh sağlığı/engellilik alanında büyük gelişmeler yaşandı. Birçok ülke kurum odaklı tıbbî model yerine, sosyal model olarak adlandırılan topluluk temelli/ iyileşme yönelimli hizmetleri temel ilke olarak kabul etti. Yani, ruh sağlığı sorunu yaşayanların, zihinsel/ fiziksel özelliklerinden dolayı engelli konumda olanların kendi iyileşme yolculuklarında esas kişi olmalarını hedef olarak belirlediler. Böylelikle zorluk yaşayan kişilerin hastaneye ya da kurumlara kapatılması yerine, toplum içinde herkes gibi bağımsız yaşama ve üretime katılmasına olanak sağlayan yeni uygulamalar başladı ve yeni merkezler açıldı.
Ülkemizde bu sistem bilinse ve uyarlanmaya çalışılsa da şimdiye kadar kişilerin becerileri yerine engellerine ve hastalıklarına odaklanan, onlara söz hakkı tanımayan hiyerarşik bir yapıdaki hastane ve kurum hizmetlerinin ötesine geçilemedi.
Hedefleriniz neler?
Bu proje ile Türkiye’de “tanısı/toplumsal etiketi” sebebiyle söz hakkı olmayan, kendi kararlarını almasına izin verilmeyen kişilerin kendi iyileşme serüvenlerinde baş karakter olmalarını, kendi haklarının farkına varmalarını hedefliyoruz. Akademisyen ve hukukçularla da yakından bağımız olacak. Yaptığımız çalışmaların etkinliğini, bu alandaki ihtiyaçları araştıracak ekipler kurmayı, böylece hizmet verenlerin bakış açısını ve uygulamadaki ihlalleri ve ihmalleri azaltacak çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. İleriki aşamalarda iş dünyasında “Engelin var, yapamazsın” gibi olumsuz bir bakış açısı yerine; bireyin her çeşit özelliğine, yetenek ve becerilerine yani nöro-çeşitliliklere göre işe alımların ve gerekli çevresel düzenlemelerin yapılması, birlikte yaşama ve iyileşmeyle ilgili dönüşümlerin gerçekleşmesini hedefliyoruz.
Çok güzel ama epeyce zorluklar var, bu umutsuzluğa yol açmıyor mu?
Belki mevcut koşullara göre gerçekçi olmayan, hayal gibi görünen bir işe girişiyoruz. Evet! “O psikotik, o yatalak, o engelli; zaten bir şey yapamaz” diyen “gerçekçi” lere inat, biz “hayal görüyoruz”. Bizlere inanan insanların de desteğiyle, 2 yıl içinde kendini döndüren, pek çok kişiye ekmek kapısı olacak keyifli bir yer hayal ediyoruz. Bu oluşumun içinde olmak isteyen herkesle birlikte dertleştiğimiz, eğlendiğimiz, şarkı türkü söylediğimiz, dans ettiğimiz, becerilerimizle yeni şeyler ürettiğimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaştığımız günleri görüyoruz.
Kurmayı planladığımız merkezde, mutfak/kafe, bahçe ve basit üretim atölyeleri olacak. Kendine yardım grupları, yoga, tiyatro, müzik, fotoğrafçılık, görsel sanatlar, el sanatları atölyeleri; film ve edebiyat söyleşileri gibi etkinlikler yapacağız.
Finansal destek ihtiyacınızı nasıl karşılayacaksınız?
Projemizi başlatmak ve ilk altı ay için ihtiyacımız olan kira, stopaj, bina donanımı, resmi işlemler ve işletme kuruluş ve ruhsat işlemleri, web sitesi ve online destek gruplarının kurulması ve tam zamanlı proje yürütücümüzün maaş ve sigortası için kullanılacak bir büyüklükte desteğe ihtiyacımız var. Sonrasında da merkezimizin kendi kendini finanse etmesini; belediye, sponsor, bağış gibi katkıların yanı sıra kafeden, yüz yüze veya internet üzerinden eğitimlerden ve ürün satışlarından gelir elde etmesini sağlayacağız.
***
Kuruluşundan bu yana çalışmalara katılanlardan, ulaşabildiklerimden görüşlerini aldım.
Fatma Zengin: Kooperatif hikayemiz yüzde 98 bedensel engeli bulunan Mediha Bozkır Yıldız’ın acil bağımsız yaşam ihtiyacı ile başladı, 2015 baharında, Mediha Kocaeli’de kaldığı kurumun kapalı bölümü kapatılınca başka bir ile gönderilmek istememiş, Darıca’ da tek başına yaşamayı seçmişti. Bunu sağlamak için gerekli bakıcı, kira vs giderleri için kaynak bulmak gerekiyordu. O sırada bana teklif edilen tasfiye edilmek üzere olan bir kooperatifi devraldık. Bu arada toplantılarımıza devam ettik. 2018’de yeni bir çağrı ile tekrar ve yeni üyelerle yola çıktık. İYİ (insanca yaşam için) sosyal kooperatif girişimi adını aldık.
Pandemi sürecinde psikiyatrik teşhisi olan ve tek başına yaşayan müzisyen bir tanıdığımızın bir hafta onu anlayan ve kafa dinleyebileceği bir yerde kalabilseydi belki de geçirmeyeceği korku atakları sonucu hastaneye zorla yatma sürecine her aşamasında tanıklık edip en az zorlamaya maruz kalması için uğraştık.
Ben bir psikolojik danışmanım, kendi ailemde psikiyatrik teşhis almış kişiler var. Trajik denecek hikayeler var gençliğimde şahit olduğum ve hizmet sistemindeki çaresizliği bir akraba olarak yaşadığım. İyileşme odaklı bir yapı kurmak derdindeyiz. Farklılıklarımızla bir arada olurken birbirimizi dışlamak, müdahale etmek, suçlamak yerine dinlemeye anlamaya ve anlaşılmaya, kendimizi dönüştürmeye ve bizlere iyi gelen şeyleri birlikte üretmeye çalışıyoruz.
Fikret Bektaş: Yaşamla bağ kurmak için iyi bir yer gerekli. Ben fotoğrafçıyım ve fotoğrafı kullanarak bağ kurmaya çalışıyorum. İyi bir yerde bunu hep beraber yapmayı diliyorum. Devlet size yardım ediyorsa, sizi zor şartlara sokarak yardım etmemeli. Engelli isem bedel ödeterek, beni kısıtlayarak yardım etmemeli. Bu ülkenin üretken bir vatandaşı olmam için yardım etmeli. Devlet bu ülkede yaşadığım için yardım etmeli. Engelli olduğum için değil vatandaş olduğum için haklarım olmalı, yaşam şeklimi ben belirlemeliyim, özel hayatım olmalı. Yıllarca vasilik meselemle uğraştım. İyi Kooperatif’te vasiliğin yol açtığı hak kayıpları, kişisel deneyimler ile ilgili bilgi toplayabilir, desteğe ihtiyacı olan biri olduğunda deneyimimizi paylaşabiliriz.
Mediha Bozkır Yıldız: Bağımsız yaşamak ve özgürce üretmek isterim. Kendi ifademi bulmak, özgürce kendimi ifade etmek isterim. Benim gibi insanlara öncü olmak, iyi yaşamaya öncülük etmek isterim. Kendi istediğim doğrultusunda yaşamak istiyorum ve bunun için çaba sarf ediyorum. Adaletli olmak için birlikte olunmalı, hepimiz için yaşamı kolaylaştırmak istiyorum.
Hakan Bilgiç: Çok kişilerle tanıştım yaşamım boyunca, insanların çoğu bizi dışlar, sizler bu çalışmanın içinde olanlar bana iyi davrandınız. Bu projede bir yerimiz olursa ben de uzun hastane deneyimlerimi aktarmak isterim, konuşmak ve faydalı olmak isterim. Faydalı olmak her zaman iyidir. İyi ki varsınız.
Onur Can Taşdemir: Sanat hem mesleğim hem iyilik kaynağım. 10 yıldır sanatla uğraşıyorum. Hem bana iyi geliyor bu hem de geçimimi sağlamış oluyorum. İyi bir yer başarılı olursa orada bu yaptıklarıma devam etmek ve başkalarıyla yaptıklarımı paylaşmak isterim.
Duysal Karakuş: Akran desteğinde benzer deneyimleri yaşamak ile birlikte aynı zamanda sistemin içinde baskıya uğramak, yani sistemin içinde o sesin kısılması ve bir yerlerde öylece tek başına bırakılmak. Bu gibi deneyimleri yaşamış insanların bir araya gelerek birbirlerine destek olması. Bu desteği gönüllü ya da ücret alarak verebilirler. Önemli noktalardan birisi gönüllülük. Bu desteği vermek ya da almak konusunda gönüllü olmak. Ve kimse tarafından zorlanmadan kendi kararlarını vermiş olmaları gerekir. İkincisi hiyerarşik olmaması yani akranların birbirleri üzerinde üstünlük kurmaması. Birinin bilgisi diğerininkinden üstün değil. Karşılıklı bir ilişki bu en önemlisi de kabul edilmek ve anlaşılmak.
Bu konularda çalışmış bir akran eğitim programı yürütücüsü ‘Akran desteği, akran olmak ait hissetmektir, bir gruba ve bir yere ait hissetmektir’ der. İşte bizim İYİ Kooperatifte yapmak istediğimiz de bu. İnsanların kendilerini ait hissettikleri bir yerleri olması. Yargılanmayı hissetmeyecekleri ya da hissettiklerinde itiraz edebilecekleri bir yer.
Doç. Dr. Fahriye Oflaz: Kişinin kendini “iyi” olarak tanımlayabilmesi için neye ihtiyacı var? Umut duygusuna, pozitif bir kimlik duygusuna, kişisel sorumluluk duygusuna ve yaşamında bir anlam olduğuna ilişkin bir duyguya ihtiyacı var. Bütün bunlar tamamlanabildiğinde biz kişinin iyi olmasından, iyi hissetmesinden veya iyileşmesinden bahsediyor olabiliyoruz.
Tam da bu noktada iyi sosyal kooperatif girişimi tüm bu unsurları şemsiyesi altına almaya yönelik bir çabadır diye tanımlayabilirim. Sadece toplum tarafından dışlanmış özel bir gruba yönelik değil, tüm engellilik türlerinde sorun yaşayan bireylere ortam ve destek sağlamayı hedefleyen bir çaba. Kooperatif girişiminin öncelikle iyileşmenin dört temel öğesi olan, kalacak güvenli bir yer sağlayarak, üyelerin üreticiliğini ve kendi kendine bağımsız yaşam imkanını sağlayacak bir iş ve çalışma ortamı yaratarak, kişisel gelişimi sosyal ilişki ve ağları geliştirmeyi sağlayacak, eğlence ve eğitim aktiviteleri, fırsatları yaratarak insanca bir yaşam ortamı, insanca bir yaşam alanı açma girişimidir.
***
İyi bir yer projesinin ilham kaynağı Mediha Bozkır Yıldız, 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle Özyeğin Üniversitesi’nde bir konuşma yapacak. Dinleme şansımız olsaydı keşke.
Nasıl katkıda bulunabileceğinizi ve kafanızda oluşan sorulara yanıtlar vermek için hazırlar.
Bu çalışmaya katkıda bulunmak isterim. Sizler de benimle aynı fikirdeyseniz. İyi bir yer hayal olmaktan çıkar gerçek olur. Ne güzel olur.
*İnsan Hakları Çalışanı