Gergerlioğlu, “Çıplak arama konusundan intikam almak için Yargıtay’daki süreci hızlandırdılar” diye konuştu.
Milletvekilliği düşürüldükten sonra cezaevine gönderilen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru henüz görüşülmedi.
Cezaevlerinde çıplak aramayı gündeme getirdiği için vekilliğinin düşürülüp cezaevine gönderildiğini düşünen Gergerlioğlu, Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’e açıklamalarda bulundu.
“Cezaevine atarak susturmaya çalıştılar”
Çıplak arama konusunda dile getirdiklerinin “iktidar açısından bardağı taşıran son damla” olduğunu belirten Gergerlioğlu, “Üç yıla yakın süredir hatta vekil olmadan önce de onları, farklı ihlal konularını gündeme getirerek çok rahatsız ediyordum. Bitmiş vicdanlarını sızlatan itirazlarımı, ‘Gergerlioğlu Meclis’i terörize ediyor’ diye açıklıyorlardı. Ben haksızlıkları vurgulayarak onları rahatsız ediyordum aslında. Kürt meselesi, KHK’lılara yapılan soykırım, insan kaçırmalar, cezaevi ihlalleri, hasta mahpuslar, işçi hakları, mülteci hakları konularında da onları çok rahatsız ettim. Son olarak mahcup oldukları çıplak arama konusundan intikam almak için Yargıtay’daki süreci hızlandırdılar. Bu çok belli. Benimle aynı zamanda Yargıtay’a gidenlerin dosyası hala arşivde. Bana hızlandırılmış ve kasti bir ceza olduğunu herkes görüyor. Susturamadıkları beni cezaevine atarak susturmaya çalıştılar ama çıplak aramanın belgesini cezaevinde buldum. Boyun eğdirmeye çalışsalar da hakkaniyet hakikati, kralın çıplaklığını gösteriyor” diye konuştu.
Gergerlioğlu, “Cezaevinde işkence, cezaevinde korona virüsü, cezaevinde yaşanan hak ihlalleri… Sizler her zaman cezaevindeki mahpusların bu sorunlarını anlattınız. Şimdi de siz bir mahpussunuz. Bir mahpusun gözünden tüm bu sorunların ışığında ne anlatmak isterseniz, cezaevi sorunları dışardan anlatıldığından da mı kötü?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“E tipi cezaevleri bayağı tecrit yerleri. Başkalarıyla görüşme imkanınız pek yok. Sohbet ve spor hakkı da salgın dolayısıyla iptal edildiği için diğer mahpuslarla iletişim pek mümkün değil. Ancak iç mektuplarla görüşebiliyorsunuz. Cezaevinde özgürlüğümüz kısıtlandığı gibi ‘yönetmelikte var’ söylemleriyle haklarımız da kısıtlanıyor. Basında hakkımda çıkan haberlerin çıktıları, ‘telif yasası çiğnenir’ diyerek bana verilmiyor. Hatta bir sevenimin ‘dalgaların sesini dinlersin’ diyerek zarfa koyup gönderdiği denizi kabuğu bana verilmiyor. Evde yaptığım bere kar maskesi yapılır diye bana verilmedi. 2 ayda 12’den fazla kitabı cezaevine alamıyorsunuz. Kitap bu niye yasak getirirsin? Avukat görüş mekanları sağlığa aykırı ve havalandırmasız. Kobane davasından yatan Can Memiş adlı kişiye masa verilmemiş. 3 öğrenci bir arada kalıyor ve 1 masadan fazlası güvenlik gerekçesiyle verilmiyor. İletişim haklarım fazla olmadığı için yaşanan diğer ihlaller için de pek fazla bilgim yok. Koğuşların içi temiz değil, paslı dolaplar, çerçeveler… İtina gösterilirse böyle olmaz. Etkinlikler iptal olduğu için 24 saat küçücük bir odada geçiyor. Kayseri’den bir mahpus bana gönderdiği mektupların engellendiğini belirtti. ‘Faşizme inat direneceğiz’ dediği için. Bunlara bile tahammülleri yok ve bana özel bir muamele var gibi. Kaldığım hücrenin alt katı 24 saat boyunca güneş görmüyor.”
“AYM’nin bu kararı iptal edeceğini umuyorum”
Hakkındaki kararın AYM tarafından iptal edileceğini umduğunu kaydeden Gergerlioğlu, “Olması gereken hukuki süreç bu. Anayasa hukukçularının isyan ettiği bir karar olmuştu bu. TBMM’de olmasam bile hak savunuculuğu, adil, vicdanlı bir toplum oluşturma gayretim devam edecek. Bence siyaset sadece Meclis’te yapılmaz, vekillik koltuklarda değil halkın kalbinde, vicdanında, gönlündedir. Ben halkımızdan böyle bir destek aldığımı gördüm görüyorum. TBMM bize kapatılsa da bu toplumun tüm fertleri için çalışmaya devam edeceğim. Bir gün mutlaka bu ülkeye demokrasi ve hukuk gelecektir” diye konuştu.