Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tacizci, tecavüzcü isimleri korumakla suçlamasıyla birlikte İyi Parti Lideri Meral Akşener’in Rize’de maruz kaldığı fiziki saldırı girişimi için “Daha neler olacak, neler” tehdidinde bulunması Ankara’da gerilim yarattı.
Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla bugün TBMM’de parti grup konuşmasında, muhalefet liderlerine ve partilerine yönelik sert suçlamalarda bulunarak, tehdit niteliğinde yorumlanan sözler sarf etti. İktidara yöneltilmekte olan muhalefet eleştirileri ve erken seçim talebine karşılık Erdoğan’ın, “terörle mücadeleyi engelleme, ekonomiyi baltalama, iç-dış mihrak” gibi yaklaşımları içeren video gösterimiyle muhalefet liderlerini suçlaması dikkat çekti. Erdoğan’ın “Bay Kemal, Bay Meral, size buradan ekmek çıkmaz boşuna uğraşmayın” ifadesinde Akşener için “bay” sıfatını kullanması da tartışma yarattı.
Erdoğan, İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in kayınpederi kaynaklı kendisini “Rize’nin gelini” olarak tanımlamasını anımsatarak, Akşener’in Rize’nin ilçelerindeki ziyareti sırasında AKP’lilerce yapılan sözlü, fiziki şiddet girişimlerini sahiplendi. Erdoğan, Akşener’in kendisini İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun iktidarda kalmak için şiddete başvurması nedeniyle yaptığı benzetmeye tepki gösterdi ve Rize’de yaşananlara benzer olaylar olabileceği yönünde mesaj verdi. Erdoğan, “Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor ve ardından da memleketim Rize’ye gidiyor ve gelin hanıma memleketim Rize’de, görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor. Nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım. Sen Rize’ye kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan, işte yapılacak olan budur. Yine dua et ki, gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizeli’nin edebini, adabını gösterir. İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra Trabzon’a gitmeye kalktın, Trabzon’da da hiç meydana çıkmadan, hemen uçağa geçip Ankara’ya döndün. Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler. Her şeyden önce bu ülkede ahde vefa denilen bir şey vardır. Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez” dedi.
Muhalefet partilerince özellikle son günlerde iktidar ile ilgili mafya, organize suç örgütleri bağlantılı iddialara yönelik yapılan eleştiriler konusunda “yalanlar, iftiralar” görüşünü defalarca yineleyen Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yönetimini ise tecavüzcü, suç örgütleri gibi suçlularla işbirliği halinde olmakla itham etti. Erdoğan, “Bay Kemal’in iyi dinlemesi lazım. Şu anda CHP Genel Merkezi, tacizcilerin, tecavüzcülerin, hırsızların, teröristlerin, marjinallerin ve onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP Genel Merkezi suç örgütlerine payandalık ve piyonluk yapanların işgali altındadır. Millet ittifakı adı altında CHP yönetimiyle yol yürüyen herkes de bu utanç tablosunun ortağıdır” diye konuştu.
Erdoğan, muhalefet cephesindeki “erken seçim” talebine karşılık ise “Türkiye’de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde erken seçim teranesi tutturanların, sufleyi nereden aldıkları açıktır. Boşuna uğraşmayın. Seçim Haziran 2023’tür. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp seçimle veya seçimsiz iktidar sözü edenleri de unutmamak gerekiyor” ifadesini kullandı.
Akşener ile Kılıçdaroğlu sistem değişikliği ve seçim talebini yineledi
TBMM kürsüsünde Erdoğan’ın siyasette gerilimi yükselten sözleri sonrasında özellikle Akşener’e yönelik tehdit üslubu tepkilere yol açtı.
İyi Parti Lideri Akşener, Erdoğan’ın kendisi hakkındaki sözlerine, “İşte biz, tam olarak da bu nedenle, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz” yanıtını verdi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da, “Erdoğan binlerce trolünden umudunu kaybetmiş olacak ki, kendi de trol gibi konuşmaya başlamış. Mafya ağzı ile ‘Bunlar daha iyi günler’ demiş. Geç bunları kardeşim geç. Er meydanına gel, milletten korkulmaz. Sandığı getir sandığı! Hemen Seçim” tepkisini paylaştı.
Tatlıoğlu: Akşener’in ayağına değecek taştan Erdoğan sorumlu
İyi Parti adına TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, eğer Akşener’e herhangi bir zarar gelirse bundan Erdoğan’ın sorumlu olacağı mesajını verdi. Tatlıoğlu, “Bu dil bizim için bir şey ifade etmez. Değil Sayın Meral Akşener’in sıradan bir vatandaşımızın bile ayağına değecek taşın sorumluluğu doğrudan Sayın Erdoğan’dır. Taşıdığı makam bu dili taşımaz ama bu sorumluluğu taşır. O nedenle Sayın Erdoğan’ın 2002’de nasıl bir süreçle Türkiye’yi devraldıysa Türkiye’yi acilen bir seçim sürecine davet etmesi, temiz bir seçimle sandığı getirmesi ve milletimizin iradesine başvurmamız gerekmektedir” dedi.
İyi Parti olarak bugün Türkiye’deki tüm tartışmalardaki temel sorunu Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak gördüklerini vurgulayan Tatlıoğlu, çözümü de bu nedenle parlamenter sisteme geçiş olarak önerdiklerini ifade etti. Tatlıoğlu, “Bugün Sayın Erdoğan’ın çirkin dili, tehdit dili ve siyasette son bir aydır yaşadığımız çirkinlikler esasında bu sistemin sonucudur. Bu dil sonuçtur, sebep partili cumhurbaşkanlığı ile tek kişilik bir ülke yönetimidir. Tam da bunun ilacı, karşılığı iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş bir parlamenter sistem ile millete dayalı bir ortak aklın üretimidir. Asla sağında Rıza, solunda Sedat, arkasında Soylu önünde de fakir 84 milyonun bulunduğu Sayın Erdoğan ve ekibinin çıkışı, Sayın Akşener’e atarlanmaktan geçmez ve buna hiçbir fayda sağlamaz” diye konuştu.
Altay: Bu sözler siyasete tehdittir, sıkı yönetim ilanıdır
CHP adına ise Erdoğan’ın açıklamalarına karşı TBMM Grup Başkanvekili Engin Altay, “Nedir mesaj? ‘Muhalefete saldırı için gereken yapıldı’ dedi. ‘Az bile yapıldı’ dedi ve daha vahim bir söz var. ‘Bu daha iyi günleriniz, daha neler olacak neler?’ dedi. Ne yapacaksın Erdoğan, bizi öldürtecek misin? Meral Akşener’i, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Temel Karamollaoğlu’nu, Ahmet Davutoğlu’nu Ali Babacan’ı öldürtecek misin?” sorusunu gündeme taşıdı.
Altay, “Erdoğan’ın ettiği laflar, AK Partili, MHP’li, İyi Partili, CHP’li, HDP’li, Gelecek Partili, Deva Partili, Saadet Partili 84 milyon tarafından bir dakika durulup, düşünülmesi gereken bir haldir. Bu, legal siyasete tehdittir. Bu siyasette sıkı yönetim ilanı kararıdır. Bu siyasi parti genel başkanlarına, ‘çok güçlü olmadığınız yerlere sakın gitmeyin, sizi indirtirim’ mesajıdır. Nedir mesaj? ‘Muhalefete saldırı için gereken yapıldı’ dedi. ‘Az bile yapıldı’ dedi ve daha vahim bir söz var. ‘Bu daha iyi günleriniz, daha neler olacak neler?’ dedi. Ne yapacaksın Erdoğan, bizi öldürtecek misin? Meral Akşener’i, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Temel Karamollaoğlu’nu, Ahmet Davutoğlu’nu Ali Babacan’ı öldürtecek misin? Bunlar istedikleri ile gidemeyecek mi? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye’nin en iflah olmaz düşmanları bile Türkiye’ye böyle bir fitne tohumu, böyle bir nifak tohumu ekmedi. Bu vahim bir tablodur. Ben Sayın Akşener’in yumruktan, kurşundan korkacağına ihtimal vermem. Sayın Genel Başkanımız zaten kurşun da yedi, önüne kurşun da atıldı, linç girişimine de maruz kaldı. Yıldılar mı? Kılıçdaroğlu bir vites küçülttü mi? Linç girişimine mazur kaldı, kurşun sıkıldı, Ne Kılıçdaroğlu, ne Akşener bir adım geri basmaz. Kimse pabuç bırakmaz. Muhalefete tehdit kabul edilemez. Tehdide boyun eğenden muhalefet olmaz. Ne senin diktatörlüğüne, ne mafyanın tehditlerine, ne de senin provokatörlerine pabuç bırakmayacağız. Muhalefeti Anadolu yollarından geri çeviremeyeceksin” diye konuştu.
Erdoğan’ın CHP yönetimine yönelik suçluları koruma suçlamasına karşılık Altay, “Erdoğan; taciz ve tecavüzcü arıyorsan, bunları koruyanı arıyorsan, önce kendine bakacaksın, sonra sayayım sana. Gebze AK Parti İlçe Başkanlığı’na gideceksin. Sonra Mersin Toroslar İlçe Başkanlığı’na gideceksin. Oradan İzmir’e rotayı kırıp, Kemalpaşa İlçe Başkanlığı’na gideceksin ve orada taciz ve tecavüzcülerin, siyasetin, siyasi partilerin teşkilatlarında nasıl konuşlandıkları göreceksin. Erdoğan terör örgütü ile bir ilişki arıyorsa, AK Parti kurmaylarına bakacak. TRT Genel Müdürü’ne bakacak. Ben adresleri veriyorum. Erdoğan mafyayla ilişki arıyorsa, nereye bakacak? Kabinesine bakacak, cumhurbaşkanlığı hükümet kabinesine bakacak. Başka bir yere bakmasına gerek yok” tepkisini gösterdi.
Altay, erken seçim talebinden vazgeçmeyeceklerini belirterek, “Erken seçim çağrılarımıza ilgili dışarıdan bize sufle veriliyormuş. Erdoğan, bize dışarıdan sufle vallahi gelmiyor, sana geliyorsa onu bilmem. Ama bize mutfaktaki yangın, tarladaki hasat, çiftçinin içinde bulunduğu ıstırap; esnafı, emeklisi, öğrencisi, işçisi, tüccarı, sanayicisi, işsiz kalan yüzbinler ve aşı bekleyen milyonlardan bir sufle geldi. ‘Yeter artık!’ diyorlar. ‘Getirin sandığı’ diyorlar” ifadesini kullandı.
Akşener Rize’de provokasyonu anlatmış Bahçeli’ye yanıt vermişti
İyi Parti Genel Başkanı Akşener, sabah parti grup konuşmasında ise, Rize’de İkizdere ve Çayeli ilçelerinde AKP teşkilatlarınca bazı provokasyon girişimlerine maruz kaldığını belirterek, Türkiye’nin her yerine gitmeye devam edeceğini söyledi.
Rize’lilerce provokasyonlara izin verilmediği için onlara teşekkür ettiğini belirten Akşener, “Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını anlayabiliyorum. Bu arkadaşlar, son dönemde zor günler geçiriyorlar. Kaçmak zorunda oldukları birçok soru, sektirmek zorunda oldukları bir dolu iddia, sulandırmak zorunda oldukları, koskoca bir millet gündemi var. Bunun için de, benim sözlerimi çarpıtıp, ‘Acaba buradan bir yol olur mu?’ diyorlar. Ama bunu yaparken, Rizeli kardeşlerimi zan altında bırakmaya cüret etmelerini, asla kabul etmem. Kimse heveslenmesin, bana Türkiye’nin hiçbir yerinde zarar gelmez, ben Rize’nin geliniyim, hele Rizeli’den bana hiç zarar gelmez. Dün de, küçük ortak çıkıp, acınası çabalarını, bana cirolamaya kalkmış. Neymiş efendim? Benim Rize’ye gitmem provokasyonmuş. Neymiş efendim? Esnaf gezmeyecekmişim. Bak sen hele… Sayın Bahçeli; Ben gezmezsem, kim gezecek? Büyük ortağın ortada yok. Sen zaten ortada yoksun. Ben de gezmezsem, bu esnafı kim gezecek, milletimizin derdini kim dinleyecek? Sen iktidarın küçük ortağısın. Kürsüden öfke tiratları atmayı bırakıp, işini yapacaksın. Nefret siyasetiyle değil, millete hizmet siyasetiyle rekabet edeceksin. Eğer bunları yapamıyorsan da, bize gölge etmeyeceksin” dedi.
Seçim çağrısını yineleyen Akşener, “Yaşanan her yeni skandalda, her yeni yolsuzlukta, her yeni beceriksizlikte, bir kez daha anlıyoruz ki; bu zihniyetin artık milletimize verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Partili Cumhurbaşkanlığı dedikleri bu ucube sistemde, milletimizin çilesi dağ olmuş ama iktidar ve şürekası için her şey yolunda. Ekonomi yoğun bakımda, adalet ağır yaralı, demokrasi sizlere ömür, ama ağalara göre işler tıkırında. Türkiye bu zihniyeti daha fazla taşıyamaz. Milletimiz bu zor zamanlarda ne yiyor, ne içiyor, ne yapıyor, umurlarında bile değil. Ama Sayın Erdoğan, gerçeklerle yüzleşeceğine, bize hala 2053 masalları anlatıyor. Bu düzen böyle gitmez. Türkiye böyle yönetilemez. Ömrünü tamamlamış, milletine sırtını dönmüş bu iktidarın artık görevi devretme zamanı geldi” diye konuştu.
Dün de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “’Haydi Erdoğan, er meydanında bekliyorum seni. Zaman sandık zamanıdır. Milletten korkma. Yakışmaz bize korkaklık. Gel kardeşim seçimi yap, sandığı koy. Milleti, Türkiye’yi, devleti namusuyla beraber aydınlığa çıkaralım” sözleriyle erken seçim çağrısını yinelemişti.
Karamollaoğlu: ”Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi üstlendiği makamın sorumluluğundan çok uzak”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Akşener’e yönelik sözlerini eleştirdi.
Akşener’in Rize’nin İkizdere ilçesine yaptığı ziyaretin öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerin siyasette yeni bir gerilim ve tartışmaya neden olduğuna işaret eden Karamollaoğlu, ‘’Öncelikle bir kez daha hatırlatmak isterim ki siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil, rakipleridir. Siyasi liderler ise üslup ve yaklaşımlarıyla topluma öncü ve örnek olması gereken kişilerdir. Bu çerçevede siyasette rekabetle birlikte nezaketi de inşa etmek hepimizin öncelikli görevidir. Elbette buna en fazla özen göstermesi gereken temsil ettiği makam itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanıdır. Milletimizin moral ve motivasyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde; seçmeni rencide edici ve toplumu kutuplaştırıcı söylemlerin ne ülkemize ne de milletimize faydası yoktur. Saadet Partisi olarak rekabete evet diyor ama tehdit eden, kutuplaştıran, düşmanlaştıran dili reddediyoruz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının bugün Sayın Akşener’e yönelik sarfettiği; ‘Daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler’ ifadesi üstlendiği makamın sorumluluğundan çok uzaktır. Sayın Erdoğan’ı bu dil ve yaklaşımı bir an evvel terketmeye ve temsil ettiği ‘Cumhurbaşkanlığı makamına’ yakışır bir üslup ve yaklaşım ortaya koymaya davet ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.