Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in uyuşturucu ticaretinden eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a; eski Başbakan Binali Yıldırım’dan mevcut İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ilişkin olarak ileri sürdüğü iddialar ülke gündemine oturdu.
Tartışmalar sürerken, Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar dikkati çekti.
“Bu rezil sürecin sonunda birileri tavşana kaç tazıya tut oyunu ile yarın UCM’de sanık sandalyesine oturtmaya kalkarsa, bu kara paralara el konulursa, içeride hesaba soramadıklarımız, dışarıda enselenirse ne yapacağız! Ki gidişat o yönde” diyen Dilipak, “Bu kriz bir fitnenin sonlandırılması için fırsata dönüştürülürse ne ala, ama çeşitli bahanelerle yine üstü örtülürse, gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkun. İçeride ve dışarıda olacaklar ufkumuzu karartabilir” görüşünü dile getirdi.
Dilipak, “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” diyerek, “Şimdi asıl görev Adalet Bakanına düşüyor. Bakan iman eden biri. Bilir ki sadece yaptıklarında değil, yapması gerekenleri yapmadığı için de hesaba çekileceği bir gün var. En büyük sorumluluk bugün ona ait. Hak yolda yürüdüğü sürece Allah yardımcısı olacaktır. Değilse…” ifadelerini kullandı.
Dilipak’ın paylaşımları şöyle:
“Bugün, Ahir zaman fitnelerinden birkaçını birden yaşıyoruz. CoVID belası benim için de bugün tartışılan konudan daha dehşetli bir fitne. Aile ve gençliğimizi kaybediyoruz. Bu da çok büyük bir fitne. Elbette uyuşturucu ve yolsuzluklar, rüşvet ve torpilde… Ben ki, kendi nefsimin bile kefili değilken, kimse benden kendi nefsinin kefili olmamı beklemesin. Rabbim beni nefsimle baş başa bırakma. Nefsimin ve onun yol arkadaşı olan Şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.
Bakıyorum da herkes insafsızca birbirini suçluyor ve kendi nefsini aklıyor. Suçluların da haklıları ve haklı oldukları yanlar vardır. Suçsuz gözükenlerinde gizledikleri suçları olabilir. Rabbim bana Hakkı hak, Batılı batıl göster, Hakkı savunanlardan kıl.
Bir kişi ya da topluluğa olan öfkem, dilerim, benim onların o hakkını savunmama ve aynı kişilerin haksızlıklarına karşı çıkma onurundan mahrum bırakmaz. Yoksa din gününde kaybedenlerden olurum.
Bu süreçte, tartışan taraflar bakıyorum da Allah’ın her şeyi görüp bildiğini ve din gününü sanki pek hesaba katmıyorlar. Birçok kişi kendi yanlışlarını gizleyip, ötekilerin aleyhine olan şeylerin doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan saldırıyor. Süreçle ilgili her 2 taraftan birçok kişi kendi sırtlarında kendi cehennemlerine odun taşıyorlar. Kul hakkı, yalan söz ve şahitlikle kendilerini helake attıklarını görmüyorlar. Oysa feraset sahibi herkes birçok şey hakkında kanaat sahibidir. Yarab bizi Hak’tan yana taraf kıl.
Fitne sınırları aştığında, Allah onları birbirinin başına musallat eder. Böylece onları cezalandırır ve zelil eder. Zaten kimilerini kimilerinin başına bela ediyor ki, yeryüzünü fesada vermesinler, mazlum insanlara daha fazla zarar vermesinler diye.
Dikkat! Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah da bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayın, zalimlerden yana olmayın, sonra ateş size de dokunur.
Zor bir zamandan geçiyoruz. Bolca tevbe edin. Hepimiz imtihan oluyoruz. Yapıp yapmadıklarımızdan, söyleyip söylemediklerimizden hesaba çekileceğimiz bir gün var. Bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimizde sırtımıza tuğla ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyacağız. Her “ıslah ediciyiz” diyen “ıslah edici” değildir. Bozguncular da “biz ıslah ediciyiz” diye ortalığa çıkarlar. Suçluların çoğu suçlarını inkar ederler. Adil şahidler olmak istiyorsak, Hak’dan yana taraf olalım. Adil şahidler olalım. Yoksa hüsran yakamıza yapışır.
Bütün bu olanlar gün gelecek geçecek. Bunlar bir imtihan bizim için. Allahtan başka ezeli ve ebedi olan hiçbir şey yok! Gün gelecek Allah o birilerinin gizlediklerini bir şekilde ortaya çıkartacak ve onlara hak ettikleri cezayı verecek. Umutsuzluk haramdır. Kazananlardan olmak istiyorsak, HAK’tan yana taraf olalım. Fatiha’da günde 40 defa tekrarladığımız şey bu. Dilimizle söylediğinizi kalbimizle tasdik edelim ve icraata dönüştürelim. “İnni küntü minezzalimiyn” dememekte inateden ve “bana güven gerisini merak etmesen” diyenlere inanmayın
Bu rezil sürecin sonunda birileri tavşana kaç tazıya tut oyunu ile yarın UCM’de sanık sandalyesine oturtmaya kalkarsa, bu kara paralara el konulursa, içeride hesaba soramadıklarımız, dışarıda enselenirse ne yapacağız! Ki gidişat o yönde.
Bu kriz bir fitnenin sonlandırılması için fırsata dönüştürülürse ne ala, ama çeşitli bahanelerle yine üstü örtülürse, gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkun. İçeride ve dışarıda olacaklar ufkumuzu karartabilir. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.
Şimdi asıl görev Adalet Bakanına düşüyor. Bakan iman eden biri. Bilir ki, sadece yaptıklarında değil, yapması gerekenleri yapmadığı için de hesaba çekileceği bir gün var. En büyük sorumluluk bugün ona ait. Hak yolda yürüdüğü sürece Allah yardımcısı olacaktır. Değilse!?”