Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasının ikinci duruşması 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Davayı HDP’li milletvekilleri ve parti yöneticilerinin yanı sıra çeşitli sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri takip ediyor.
26 Nisan’da görülen ilk duruşma mahkeme heyetinin uygulamaları nedeniyle tartışmalara neden olmuş, avukatlar iki kez duruşma salonunu terk etmişti. HDP Hukuk Komisyonu Sözcüsü Ümit Dede mahkeme heyetinin ilk duruşmadaki tutumunu eleştirerek yapılan yargılamayı “yasadışı yargılama” olarak nitelendirdi.
Reddi hakim talebine ilişkin konuşan Demirtaş, “Türkiye’nin barışı demokrasisi ve özgürlüğü için fedakârlık yapmış siyasetçilerin sanık sandalyesinde oturmasından üzüntü duyuyorum” dedi.
Demirtaş şu ifadeleri kullandı:
“Bu dava Kobanî Davası değil, HDP’ye dönük kumpas ve siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobanî Davası da açılacak ve gerçek sorumlular, katliam yapan ve yaptıranlar ortaya çıkacaktır ama herkes emin olsun o zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız.
Bize bu kumpasın kurulmasının nedenlerini tüm çıplaklığı ile ortaya çıkaracağız. Davanın kendisi hedefleri ve amaçları tamamen siyasidir. İddianamenin esasının hiçbir kıymeti yoktur. Bu davada usul esastan daha önemlidir.
“İddianame ise bana tebliğ edilmedi”
Yanımda avukat olmadan savunma yapmaya zorlanıyorum. Şu an SEGBİS salonunda avukatsız savunma yapıyorum. Kronik rahatsızlıklarım nedeniyle de mahkeme salonuna gelemiyorum. İddianame ise bana tebliğ edilmedi.
Reddi hakim talepleri nedenlerim:
İddianame size 30 Aralık 2020’de gönderilmiş. Sonraki resmî tatil günlerinin ardından 3 iş günü boyunca mahkemeniz başka bir yargılama yapmışken, 3530 sayfa iddianameyi incelediğini söylüyor. 24 saat kesintisiz okunsa 9 gün sürüyor.
Mahkemeniz göz göre göre çarpıtıyor. Bu iddianamenin bu sürede incelenmesi ve tutanak hazırlanması imkânsız. Mahkemeniz hakkında soruşturma açılmasını isteyeceğiz. Burada bir şaibe var
AİHM kararı 12 Kasım’da imzaya çıktı 22 Aralık’ta açıklandı. AİHM kararını 40 gün sonra açıkladı ama kararı birileri duymuş olacak. AİHM’deki Türk yargıcın abisi AKP MKYK üyesidir. Kararın açıklanmasına 20 gün varken Erdoğan ve Bahçeli bana dair sert açıklamalar yaptı.
“Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce ‘Bizim yargımız gereğini yapacak’ dedi.”
Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce “Bizim yargımız gereğini yapacak” dedi. Siz iddianame elinize ulaştığından beri bu talimatı uyguluyorsunuz!
Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 saat sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız.
“Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş çeviride sahtecilik yapmış”
Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir.
AİHM kararının resmî çevirisi hâlâ dosyada yoktur. Nereden okudunuz A Haber’den mi ATV’den mi dinlediniz de AİHM kararına atıf yaptınız? AİHM derhal tahliye kararı verdi. Türkiye tarihinin en ağır ihlal kararı verildi bu da mı sizi bağlamaz? Siyasi amaçla tutuklamışsınız deniyor, çoğulcu demokrasiye kast edilmiştir deniyor. Siz dosyaya bakmamışsınız!
“Anayasa’yı Erdoğan da Soylu da heyetiniz de tartışamaz”
Anayasa’yı Erdoğan da Soylu da heyetiniz de tartışamaz. MYK toplantımızın ardından atılan tweeti suç sayamazsınız. Anayasaya, hukukun üstünlüğüne bağlı olmayan bir mahkeme bizi yargılayamaz. Bizi suçlamadan önce sizin aklanmanız gerekir
“Dosyada Demirtaş kararı yok!”
Benimle ilgili verilen AİHM kararını tanımayan mahkemeniz, tensip tutanağında başka AİHM kararlarına atıf yapmış. Dosyada Demirtaş kararı yok! Şaka gibisiniz.
Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 dk sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız.
Siyasi saikle tutuklamak yanlış yorumla olmaz, kasten işlenebilir ve suçtur. Kasten siyasi yaşama, seçimlere müdahale ediyorsunuz. Hâlâ bu suçu devam ettiriyorsunuz. Bakın 5 dakika daha geçti hâlâ devam ettiriyorsunuz.
Bu iddianame “Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur” iddianamesi. Torba iddianame… İsnat edilen suçların hiçbiri şahıslar ile ilişkilendirilmemiş. Hangi suçu kim işlemiş yok”
Bayrak yakma var mesele iddianamede. Cemil Bayık ile ben nerede bayrak yakmışım? Hiçbir suç isnadı şahsileştirilmemiş. Savcı çok A Haber izlemiş heralde. Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur” iddianamesi. Torba iddianame… İsnat edilen suçların hiçbiri şahıslar ile ilişkilendirilmemiş. Hangi suçu kim işlemiş yok.
Ben ve Yüksekdağ tutuklandığımızda benim adıma atılan bir sahte tweetten başka hiçbir “kanıt” yok. Hadi beni tutukladınız, peki Figen Yüksekdağ? Sahte hesap benim, onun da değil! Tek delil sahte mi değil mi araştırılmamış.
Şu an HDP’lileri yargılamaktan başka göreviniz yok ama öyle acele ettiniz ki pazar gününe duruşma tarihi verdiniz. Neden böyle yaptınız? Çünkü Bahçeli, iddianameyi kabul etmeden 25 gün önce açıklama yapmış, “Suç ve suçlu ile gecikmeksizin mücadele edilmelidir” diye.
“Dosyada olmayan bir delili mahkeme kullanamaz”
Dosyada olmayan bir delili mahkeme kullanamaz. 6 yıl öncenin konuşması, ben unutmuşum, soran gazeteci unutmuş siz nereden buldunuz? Neden aleyhime delil toplama işine girdiniz? Neden dosyama nasıl girdiği belli olmayan bir delili benim tutukluluğuma gerekçe ettiniz? Meğer Ahmet Altun benim hem duruşma savcım hem soruşturma savcımmış, bariz suç! İddianame hazırlanınca anlıyoruz, kumpasa bakın! Soruşturma yapan savcı duruşmaya giremez! 2’nci soruşturma açık siyasi saikle yürütülmüş
Cumhurbaşkanının algı yaratma operasyonuna bakın; “7 Haziran’dan sonra yaşananlara bakın” diyor. 6-8 Ekim olayları 7 Haziran seçimlerinden 9 ay öncedir. Sizin hukukunuza güvenmiyorum ama bir Müslüman evladı olarak onları Allah’a havale ediyorum Cumhurbaşkanı kendi yönettiği ülkede ölenler olmuşsa olayın gerçekliğini araştırmakla mükellef değil midir? Neden araştırmaz? İşte bu yüzden; seçim kazanmak için HDP’yi tasfiye et, iktidarın sürmesini sağla. Açılan davanın hakikatı bu.”
Figen Yüksekdağ: Kurgular yaparak içerikler yeniden önüme konuluyor.
Yüksekdağ şunları kaydetti:
“Bir adil yargılama davası ile karşı karşıya değiliz. Reddi hakim talebimizin temel gerekçesi budur. Burada gerçekler çarpıtılıyor. Çarpıtılan gerçekler üzerinden bu süreç yürütülemez. 4,5 yıldan beri binlerce savunma yaptım. Kurgular yaparak içerikler yeniden önüme konuluyor. Bütün dava süreçlerinde savunmalarımızı bir hesap verme süreci olarak görmedik. Biz burada gerçekleri ifşa ediyoruz.
4,5 yıldan beri binlerce savunma yaptım. Kurgular yaparak içerikler yeniden önüme konuluyor. Bütün dava süreçlerinde savunmalarımızı bir hesap verme süreci olarak görmedik. Biz burada gerçekleri ifşa ediyoruz.
Bu iddianame ile HDP’ye yönelik tasfiye operasyonu sonuca ulaştırılmak isteniyor. Bu zamana kadar tasfiye hareketini çok farklı yollarla yaptılar ama bugün sonuca ulaştırmak istiyorlar. Siyasi iktidar bu dava ile bir seçim kampanyası yürütüyor.
Bütün meşruiyetlerini yitirdiler. Meşruiyetlerini sağlayabilecek tek yapı yargıdır. Bu nedenle siyasi anlamda iktidarda kalma stratejilerini yargı üzerinden hayata geçiriyorlar.
Bizler yitirdiğiniz canlarımızın, yoldaşlarımızın katili olmakla yargılanırken diğer taraftan bu siyasi iktidarın bakanı teşhir olmuş mafya ilişkilerine dair en ufak bir soruşturmaya uğramıyor.
Savcı Kamuran Yüksek’in konuşmasını almış Figen Yüksekdağ diye iddianameye koymuş. 5 konuşma var böyle iddianamede benim olmayan. Savcı “Yüksek”leri karıştırmış. Yükseklerle muhatap olunca demek ki böyle oluyor.”
Buradan gerçek bir yargılamanın çıkmayacağını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Bize ceza vermek üzerine kurgulanmış bir mekanizma ile karşı karşıyayız. Bizim dışımızda herkes konuşurken biz tek söz söyleme hakkına sahip olamadık. Konuşurken ses sistemi kapatıldı.
Siyasi iktidarın acelesi var. HDP’nin kapatılmasına gerekçe olması için bu davadan karar çıkması gerekiyor
Yitirilen canların ölümünü kullanmanın dışında hiçbir şey yapmadınız. Biz bugün dediğimizi 6 yıl önce de söyledik. Bağımsız mekanizmaların bu suçları araştırması gerekiyor.
Türkiye tarihinde Anayasa’nın çiğnendiği ikinci örnektir bu dava. Birinci örnek Yassıada davasıdır. Yassıada davası, sözde kendisini Yassıada mağduru olarak gören Saray iktidarı tarafından şu an kopyalanıyor.
Biz diyoruz ki “Kral çıplak”. Bu memlekette darbe var.
Yargı, iktidarın dublörüne dönüşmüş. İktidar diyor ki yargıya “arabaya sen çarpacaksın”. Biz bu davada asla yargılanan olmayacağız! Halkımız, haklarımız ve hakikat için duruşumuzu koruyacağız. Heyetiniz de iktidarın dublörü olma rolüne reddetmelidir.
Sebahat Tuncel: Totaliter rejimler yalan ve şiddet üzerinden inşa edilir
Sebahat Tuncel’in ifadeleri şöyle:
“26 Nisan’daki mahkemede bir kez daha erkek devlet ve erkek yargının ne olduğunu gördük. Bir erkeklik gösterisi ile karşı karşıya kaldık. Sözümüzü kesme, iktidarı kullanarak eş başkanlarımızın sesini kesme yaklaşımı bir güç gösterisidir.”
Niye buradayız? Kürt kadınları, Türkiye devrimci hareketi, HDP’nin çok kimlikleri neden burada? Çünkü totaliter bir rejim kuruluyor. Totaliter rejimler bir yalan, iki şiddet üzerinden inşa edilir.
Yasaları tarih boyunca erkekler yaptı, patronlar yaptı, kapitalistler yaptı. Yasa kimi koruyor? Almanya’da Führer, Türkiye’de Reis kendi yasalarını yapıyor.”
Aralarında siyasetçilerin de olduğu 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle:
“İnsan öldürme (37), insan öldürmeye teşebbüs (31), yağma (24), alıkoyma (38), alıkoymaya teşebbüs (2), mala zarar verme (1750), yakarak mala zarar verme (397), kamu malına zarar verme (1060), yakarak kamu malına zarar verme (503), işyeri dokunulmazlığını ihlal (53), geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal (294), geceleyin açıktan hırsızlık (26), açıktan hırsızlık (20), hırsızlık (114), geceleyin hırsızlık (272), basit yaralama (5), silahla basit yaralama (43), kamu görevlisini silahla basit yaralama (264), kamu görevlisini kasten basit yaralama (7), kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), silahla kasten yaralama (78), kamu görevlisini silahla yaralama (51), iş ve çalışma hürriyetinin ihlali (3), ibadethanelere zarar verme (4), düşük yapmaya neden olma (1),bayrak yakma (24), 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet (25), suç işlemeye tahrik etme, devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma.”
Aralarında siyasetçilerin de olduğu 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle: “İnsan öldürme (37), insan öldürmeye teşebbüs (31), yağma (24), alıkoyma (38), alıkoymaya teşebbüs (2), mala zarar verme (1750), yakarak mala zarar verme (397), kamu malına zarar verme (1060), yakarak kamu malına zarar verme (503), işyeri dokunulmazlığını ihlal (53), geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal (294), geceleyin açıktan hırsızlık (26), açıktan hırsızlık (20), hırsızlık (114), geceleyin hırsızlık (272), basit yaralama (5), silahla basit yaralama (43), kamu görevlisini silahla basit yaralama (264), kamu görevlisini kasten basit yaralama (7), kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), silahla kasten yaralama (78), kamu görevlisini silahla yaralama (51), iş ve çalışma hürriyetinin ihlali (3), ibadethanelere zarar verme (4), düşük yapmaya neden olma (1),bayrak yakma (24), 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet (25), suç işlemeye tahrik etme, devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma.”