Cumhurbaşkanı Erdoğan, “17 Mayıs itibarıyla başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. İlk kabine toplantımızın en önemli gündem maddelerinden biri bu olacak.” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Normale kısa sürede döneceğimize inanıyorum. Sosyal yaşam konusunda hepimizin fedakarlık yapması gerekiyor. Tedbirlere uyarsak normal hayat yakın” dedi. “17 Mayıs’ta başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Bu takvimde okulların açılış konusu da yer alacak” diyen Erdoğan, vaka sayılarında çok ciddi bir düşüş olduğunu ifade etti.
“81 İlimizden 560 Genç ile En Uzun İftar Sofrası” programında gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Pandemi sebebiyle okullarımızdan uzak kaldık, okullarımızı çok özledik. Okullarımız açılacak mı?” sorusuna, “İnşallah 17 Mayıs itibariyle başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Normal hayata döneceğimiz günler yakın. Bu takvimde okulların açılışıyla ilgili süreç de yer alacak. Sizleri okulunuzla buluşturmak için her türlü gayreti gösterdiğimizden emin olabilirsiniz. Derdimiz bir an önce sağlıklı bir şekilde okullarımıza kavuşmaktır” diye yanıt verdi.
Erdoğan, “Elbette bulduğumuz her fırsatta torunlarımızla çocuklarımızla iftar yapmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz ama ben yine de sizlere özel olarak şu tavsiyemi yapıyorum aman hem ailenizle birlikte iftar yapmaktan ama bunun yanında da fakir fukara sofrasında olmaktan da bence geri durmayın. Hele hele okuldaki arkadaşlarınızla tabi şimdi bu Korona hep önü kesiyor ama onlarla iftar yapmak da bir başka zevktir. Ondan da ayrı kalmayın derim” diye konuştu.
Erdoğan, Diyarbakırlı bir öğrenciyle konuşurken yarın akşam ‘Diyarbakır Anneleri’ ile birlikte iftar yapacağını da açıkladı.
“Dünya bütün adaletsizlikleri yaşadığı yerde, karşısında adaletle hükmetmeye çalışan bir Türkiye var”
“Siyasete kendimize ait hissettiğimiz davamıza daha iyi hizmet edebilmek için girdik. Bir eğlence olsun diye girmedik. Bir dava olarak baktığımız için girdik. Elde ettiğimiz her başarıya geldiğimiz her makama da aynı hissiyatla baktık. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmet etmeye geldik. Her işimize öncelikle Allah’ın rızasına nail olmak için başlıyoruz” diyen Erdoğan devamında şöyle konuştu:
“Ülkemize kazandırdığımız her eserin ve hizmetin ardından milletimin gönlünden kopup gelen bir ‘Allah razı olsun’ sözü bize en büyük mükafattır. Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların kalplarini ve gönüllerini Türkiye’ye çevirmiş olduğunu görmek ise sorumluluğumuzu daha da ağırlaştırıyor. Bugün Afrin’de iftar saatine doğru oralardaki dükkânların kapılarında Tayyip Erdoğan’ın resimleri asılıydı. Bu acaba niçin? Afrinli böyle b ir sevgiyi o resimlerle nasıl sembolleştiriyor? Birbirimizi tanımıyoruz. Ha tanıyoruz nereden? Onlar mazlum durumdayken bizler kardeşleri olarak onların yanında yer aldık. Oradan tanışıyoruz: İşte tüm bunlardan aldığımız güçle vesayetten darbecilere kadar herkese meydan okuyor, dünya beşten büyüktür. Bunu nerede söyledik BM Genel Kurulu’nda. Bazıları hani nerede ne söylüyor diyor da halbuki bir videoyu biraz karıştırı verse görecek. Dünya bütün adaletsizlikleri yaşadığı yerde, karşısında adaletle hükmetmeye çalışan bir Türkiye var. Bunun için de diyoruz ki dünya beşten büyüktür. “
“Yeni bir dünyayı hep birlikte kuracaksak bunu ben göremezsem bile inşallah sizler göreceksiniz”
“Yeni bir dünyayı hep birlikte kuracaksak bunu ben göremezsem bile inşallah sizler bunu göreceksiniz, bunu sizler başaracaksınız” diyen Erdoğan, gençlere, “AK Parti’nin attığı bu adımlar özellikle çok büyük bir önem arz ediyor. Ben gençler sizlere çok güveniyorum. İnşallah bunu başaracaksınız” diye seslendi.
“Davama, ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için koştururken çocuklarıma yeteri kadar vakit ayıramamış olmak en büyük yaramdır”
Erdoğan devamında, “Bu seçim çalışmalarından, gece geç saatlerde eve gelişlerden bir tanesinde de yine eve çok geç gelmiştim. Yatak odamızın kapısına büyük kızım bir pusula yapıştırmıştı. Pusulada şu yazıyordu, babacığım bir geceni de bize ayırır mısın? Çünkü her gece eve geliş saat gece 12-1. Tabii biz de çalışmalarımızı yapıyoruz. Belki yanlış yaptım ama sonra düşünüyorum ki ya biz çalışmazsak, o çalışmazsa, bu çalışmazsa kim çalışacak? Bizler bir şeyler yapmamız lazım. Yarının aydınlık Türkiye’sini diyoruz ya, Gazi’nin söylediği gibi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak, bu lafla olmaz. Türkiye’yi muasır medeniyetler üzerine çıkaracaksak çok çalışacağız. Bu 18 senede öyle çok çalıştık öyle çok çalıştık ve hala öyle çok çalışıyoruz ki İstanbul İzmir İstanbul arasını 3 saat 15 dakikaya düşürdük mü? Davama, ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için koştururken çocuklarıma yeteri kadar vakit ayıramamış olmak en büyük yaramdır. Hamd olsun onlar bu durumu gördükleri için fedakarca sabrettiler hep yanımda oldular” sözlerini kaydeti.
“Artık biz SİHA’larımızın bütün mühimmatını da Türkiye’de yapıyoruz”
“Günümüzde bir ülkenin gerçek manada egemen bir devlet haline gelebilmesinin bazı şartları var” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bir tanesi de teknoloji geliştirebilen ve üretebilen altyapıya sahip olmasıdır. Ülkemden şöyle bir profil çiziyorum. Biz bir zamanlar toplu iğneyi dahi üretemiyorduk ve biz aynı şekilde milli savunmada yüzde 20 yerli bunun dışında tamamen ithal savunma sanayiinde kullanım yapıyorduk. Şimdi yüzde 76’ya çıktık. Nereden nereye. Belki bilinçli olarak belki gaflet sebebiyle uzunca bir süre Türkiye milli ve yerli teknolojiden uzak kaldı. Göreve geldiğimizde bu acı durumun en büyük ve tehlikeli yansımalarını da savunma sanayiinde gördük. Amerika’ya gittim ve ABD Başkanı evlat Bush’tan bu drone’larla ilgili İHA’larla ilgili bize İHA vermeyecek misiniz dedim. O zaman bize 48 saatte bir anlık İHA gönderiyorlar. Niçin biliyor musun? Terörle mücadele için. o zaman o dönemki dışişleri bakanını yanına .çağırdı, niye böyle yapıyorsunuz dedi. Dedi bundan böyle kesinlikle Türkiye’ye insansız hava aracı vereceksiniz. Ve 24 saatliğine bize İHA’lardan veriyorlardı. Ve terörle mücadele edeceksin. Neyle SİHA ile değil İHA ile. İHA sadece nokta tespiti yapıyor. O koordinatları belirledikten sonra servise sinyallerini veriyor. Sonra f16’LAR gidip orayı vuruyor. Bu size zaman kaybettiriyor. Sona ne oldu? Bayraktar’lar İHA’yı da yaptı SİHGA’yı da yaptı şimdi de AKINCI’yı yaptı. Bundan sonra çok farklı bir konumdayız. Geldiğimiz yer elbette çok önemli ama henüz hedeflerimizin gerisindeyiz. Şu anda ciddi manada savunma sanayiinde ihracat yapan bir ülke konumundayız. Artık biz SİHA’larımızın bütün mühimmatını da Türkiye’de yapıyoruz. Daha açık konuşayım bombalarını da biz üretiyoruz. “
“Siz inşallah yıkanlardan değil yapanlardan olacaksınız”
“Yapmak zor yıkmak kolaydır” diyen Erdoğan, “Hem elimizdekilerin kıymetini bilmek hem de hedeflerine sıkı sıkıya sarılmak için geçmişimizi çok iyi öğrenmeliyiz. Yıkmak kolay yapmak zor ama siz inşallah yıkanlardan değil yapanlardan olacaksınız” dedi.
“İstanbul’un atlarına dahi sahip çıkıp hesabını veremeyenlerin diğer konularda neler yaptıklarını düşünmek bile istemiyoruz”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin eleştirilerde bulunan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
“Her şeyden önce Adalar’daki atların bir canlıya yakışmayacak şartlarda çalıştırılması ve muhafazası uzunca bir süredir bizim de gündemimizdeydi. Bu konuda eski Büyük Şehir Belediye Başkanlarımız Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal çeşitli çalışmalar yapmışlardı ancak bu hazırlıklar uygulanamadan İBB’de yönetim değişti. ardından da hala ne olduğuna dair tatmin edici bir açıklamanın yapılamadığı müessif hadise yaşandı. Hayvan hakları konusunda ortalığı tozu dumana katanların bu hususta hiç ses çıkarmamaları da ayrı bir iki yüzlülük örneğidir. Hadi konuşsanıza. niye konuşmuyorsunuz? Bu işin ideolojik boyutu olamaz. Tam aksine hayvanı seveceksin. Onların bu ızdıraptan kurtulması için ne gerekiyorsa onu yapacaksın. İstanbul’un atlarına dahi sahip çıkıp hesabını veremeyenlerin diğer konularda neler yaptıklarını düşünmek bile istemiyoruz.”
Transkript açıklaması
Erdoğan öğrencilerin artık transkriptleri çift dilli olarak herhangi bir ücret ödemeden hızlı bir şekilde alabileceğini şu sözlerle duyurdu:
“Bu konuda bir süredir üniversite öğrencilerimizde şikâyetler alıyorduk konuyu YÖK ile görüşerek çözümü konusunda gereken talimatları verdik. YÖK de üniversitelerimizle gereken koordinasyonu sağlayarak hazırlıklarını sağladı. Sizlerle bu müjdeyi ekrandan duyurmak istiyorum. Artık gençlerimiz transkript belgelerini tam da sizin istediğiniz şekilde istedikleri yerden çift dilli olarak herhangi bir ücret ödemeden hızlı bir şekilde alabilecekler.”
Türkiye’nin Koronavirüs salgınıyla mücadelesine de değinen Erdoğan, “Koronavirüs salgınıyla mücadelede örnek bir ülke konumundayız. Sağlık sistemimizin gücü sayesinde pek çok yerde ortaya çıkan felaket görüntüleri Türkiye’de yalanmadı. Gıda üretimi ve tedariğindeki gücümüz sayesinde hiçbir insanımız temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda sıkıntıya düşmedi. Zorunlu olarak aldığımız kısıtlama tedbirlerinden olumsuz etkilenen kesimler olduğunu biliyoruz. Hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmama anlayışıyla çok yönlü bir destek programını hayata geçirdik. Sosyal koruma kalkanı adı altında 61 milyar liralık bir meblağı karşılıksız olarak her kesimden ihtiyaç sahibi insanımıza dağıttık. 61 milyar diyorum” sözlerini kaydetti.
Erdoğan sözlerini, “Temennimiz salgının bir an önce sona ermesi ve insanlarımızın hayatlarının normale dönmesidir. Bu gerçekleşene kadar milletimize verdiğimiz destekleri gerektiğinde çeşitlendirerek sürdürmekte kararlıyız” diye bitirdi.