Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, hükümet sorunu ile devlet sorununun birbirinden ayrılması gerektiğine dikkat çekti.
Çiçek, her şeyi hükümetten beklememek gerektiğini ifade ederek, Kötü bir alışkanlığımız da var: Oyumuzu verdik, hükümet her şeyi halletsin, her sorunu çözsün. Cuma namazına da bizim yerimize hükümet gitsin. Bu anlayış bizi sakat bir mantığa götürür” dedi.
Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, bugünkü köşesinde, Cemil Çiçek’le olan görüşmesine yer vardi.
Çiçek’in ifadeleri şöyle:
“Türkiye’nin yurt dışında lobi sorunu var ama ondan önce konuşmamız gereken iki konu var… Çok önemli.
Birincisi, hükümet icraatı ile ilgili sorunlar… Hükümet doğru iş de yapar, yanlış iş de… Yanlış yapan hükümet, hesabını sandıkta verir.
İkincisi, devlet sorunu… Hükümette kimin olduğunun önemi yok… Örneğin, Kıbrıs sorunu, bir devlet sorunudur… Terör de… Soykırım yalanı da… Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin sorunudur.
Eğer hükümet sorunu ile devlet sorununu birbirinden ayıramazsak… Ne dışarıda lobi yapabiliriz ne de içeride birlik, dirlik, bütünlük.
Lobiciliği şöyle anlıyoruz: Hükümetler, dışarıdan bir şirket ile para karşılığı anlaşacak… Şirket de, bizim adımıza, vekâleten, bu sorunları muhataplarıyla konuşacak.
Bu, lobiciliğin birinci ayağı. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, elbette, soykırım yalanına karşı, bu tür faaliyetleri, geçmişte de, bugün de yaptılar.
Hâlbuki, lobi, toplumun tüm kesimleri tarafından yapılması gereken bir husus. Bütün meslek ve sivil toplum kuruluşları… Yeri geldiğinde, hepimizin teker teker lobi yapması gerekir.
Kötü bir alışkanlığımız da var: Oyumuzu verdik, hükümet her şeyi halletsin, her sorunu çözsün. Bu mantıkla, geriye bir şey kalıyor… Ramazan orucunu da, bizim yerimize hükümet tutsun. Cuma namazına da bizim yerimize hükümet gitsin. Bu anlayış bizi sakat bir mantığa götürür. Oysa vatandaşlık çok farklı bir şeydir. Şuurlu bir tercih, devlete şuurlu bir bağlantıdır.
Soykırım yalanıyla ilgili olarak, hangi meslek örgütü ABD’deki, Avrupa’daki muhataplarına mektup yolladı? Herkes… Sivil toplum kuruluşları… Bütün partiler… Üzerlerine düşeni tam olarak yaptılar mı? Sosyalist enternasyonal var… Muhafazakâr partilerin bağlantılı olduğu kuruluşlar var… Buralarda haklarımız savunuldu mu Barolar Birliği… Sendikalarımız… Diğer örgütler… Kıllarını kıpırdattılar mı?”