Kamuoyunda ‘‘Kobani davası’’ olarak tanımlanan 28’i tutuklu 108 sanıklı yargılamanın ikinci duruşmasında Halkların Demokratik Partisi’nin eski eş başkanlarından Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel savunmalarını yaptı.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmayı 20 Mayıs’a erteledi.
4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, bu davada sanık sıfatıyla yargılanan hiç kimsenin Kobani olaylarından sorumlu olmadığını söylerken yargılamanın ‘‘Kobani davası’’ olarak adlandırılmasına da itiraz etti.
HDP’nin eski eş başkanı, ‘‘Kobani olaylarının en büyük mağduru HDP ve HDP’lilerdir. Kamuoyunda adlandırıldığı şekliyle bu dava ‘Kobani davası’ değildir. Bu davanın adı da içeriği de esası da HDP’ye yönelik kumpas davasıdır. HDP’ye yönelik siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobani davası da açılacak ve gerçek sorumlular, sokakları provoke eden devlet ve hükümet yetkilileri, vali, kaymakam, emniyet müdürleri katliamı yapan yaptıran gerçek sorumlular ortaya çıkarılacaktır mutlaka. Ancak herkes emin olsun ki o gün sanık sandalyesinde oturanlar biz olmayacağız’’ dedi.
Demirtaş: ‘‘Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli ve Soylu oturuyor’’
Kendilerine karşı kurulan kumpasın nedenlerini davanın ilerleyen aşamalarında tüm çıplaklığıyla ortaya koyacaklarını söyleyen Demirtaş, yargılamayı bağımsız bir mahkemenin değil AKP ve MHP’nin yaptığını savundu.
2014 ve 2018 yıllarındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine HDP adayı olarak katılan Demirtaş, ‘‘Birçok kumpas davasına da tanıklık ettim. Sanırım dünya hukuk tarihinde ilk defa bir mahkeme salonunda bir parti yani AKP-MHP, bir başka partiyi yani HDP’yi yargılamaya cüret ediyor. Bu davada gerçekte hakim ve savcı yoktur. Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli ve Soylu oturuyor; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu var. Partiler birbirleriyle meclislerde, meydanlarda, sandıkta mücadele eder. En faşist düzenlerde bile cübbe giyip mahkeme salonlarında kendini doğrudan yargı yerine koyarak başka bir partiyi yargılamaya cüret edemezler’’ dedi.
‘‘Bu suça artık ortak olmayın, siz bizi yargılayamazsınız’’
Mahkemenin savcılığın hazırladığı iddianameyi 7 Ocak 2021’de okumadan kabul ettiğini iddia eden Demirtaş, adil bir yargılama yapmadığını savunduğu mahkemenin çekilmesini talep etti.
Demirtaş, ‘‘İddianame 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemenize Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iletildi. 31 Aralık-3 Ocak arası resmi tatil, mahkemeniz çalışmamış. 4-5-6 Ocak’ta mahkemeniz çalışmış tam gün duruşma yapıyorsunuz. Hangi iddianameden söz ediyoruz? 3 bin 530 sayfalık iddianame. 324 klasör de eki var. 24 saat kesintisiz iddianameyi okusa tam 9 gün sürüyor. Mahkemeniz bu 3 günlük süre zarfında hem gündüz duruşma yapmış hem de mesai saatleri içerisinde okumuş olsa 38 gün sürecek süreçte iddianameyi okumuş yetmemiş 324 klasör ek inceleme yapmış, o da yetmemiş başka bir mucizeye imza atmış: Tam 218 sayfa tensip duruşma tutanağı yazmış. Tüm bunları bu 3 gün içerisinde yapmış. Burada bir şaibe var. Ya iddianame size çok önceden geldi incelediniz, tensip tutanağını çok önceden hazırladınız yani Cumhuriyet Başsavcısı ve soruşturmayı yürüten Ahmet Altun’la bir çalışma yürüttünüz, tarafsızlığınızı yitirdiniz. Bu kumpasa artık ortak olmayın bu suça artık ortak olmayın, siz bizi yargılayamazsınız. Çekilmenizi istiyorum, suç işlediği kesinleşmiş ve AİHM kararıyla suç işlediği kesinleşen bir yargıç heyeti bizi yargılayamaz’’ dedi.
Selahattin Demirtaş son olarak kendisi dışında tüm tutuklu sanıkların tahliye edilerek adil bir yargılama için duruşmanın cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı Haziran 2023 sonrasına ertelenmesini talep etti.
Yüksekdağ: ‘‘Siyasi iktidarın acelesi var, HDP’nin kapatılmasına gerekçe gerekiyor’’
Demirtaş gibi 4 Ekim 2016’dan beri tutuklu bulunan HDP eski eş başkanlarından Figen Yüksekdağ da iddianamenin HDP’yi tasfiye amacı taşıdığını söyledi.
Yüksekdağ, ‘‘Bir adil yargılama davası ile karşı karşıya değiliz. Reddi hakim talebimizin temel gerekçesi budur. Bu iddianame ile HDP’ye yönelik tasfiye operasyonu sonuca ulaştırılmak isteniyor. Bu zamana kadar tasfiye hareketini çok farklı yollarla yaptılar ama bugün sonuca ulaştırmak istiyorlar. Siyasi iktidar bu dava ile bir seçim kampanyası yürütüyor. Savcı, Kamuran Yüksek’in konuşmasını almış ‘Figen Yüksekdağ’ diye iddianameye koymuş. 5 konuşma var böyle iddianamede benim olmayan. Savcı ‘Yüksek’leri karıştırmış. Yükseklerle muhatap olunca demek ki böyle oluyor. Buradan gerçek bir yargılamanın çıkmayacağını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Bize ceza vermek üzerine kurgulanmış bir mekanizma ile karşı karşıyayız. Siyasi iktidarın acelesi var. HDP’nin kapatılmasına gerekçe olması için bu davadan karar çıkması gerekiyor’’ dedi.
Tuncel: ‘‘Sizin derdiniz HDP’yi tasfiye etmek’’
HDP ve DBP’nin eski eş başkanı olan Sebahat Tuncel ise iddianamenin IŞİD’i savunduğunu iddia etti.
Tuncel, ‘‘İddianameyi hiç okudunuz mu? Bu iddianame, bu mahkeme IŞİD’i savunan konuma gelmiş. (IŞİD) Bu ülkede onlarca insanın ölümüne neden oldu. Bu savunmayla bize IŞİD’ i savunuyorsunuz. İnsanlar katledildi, kadınlara tecavüz edildi, kadınlar köle pazarlarında satıldı, insanların kafası kesildi. IŞİD’i eleştirecek tek bir cümleniz yok. Hiçbir arkadaşımız lehine bir tane delil bile toplama gereği duymamışsınız. Cumhurbaşkanı size çok önemli bir görev verdi. Ya takdir edileceksiniz ya da aforoz edileceksiniz. Demokratik, hukuk devletinden yanaysanız demokratik hukuk normlarını uygulamak zorundasınız. Gerçeğin de ortaya çıkmak gibi bir kötü huyu var. Karanlıkla beslenenler ışıktan korkarlar o yüzden bizden korkuyorlar. Sizin derdiniz adil yargılama değil sizin derdinizi AKP, MHP’yi 2023’e hazırlamak. HDP’yi tasfiye etmek’’ dedi.
Tuncel de Yüksekdağ ve Demirtaş gibi tahliye talebinde bulunmadı.