YORUM | NEVİN ERDEM
Sedat Peker gündemi belirlemeye devam ediyor; devam da edecek gibi.
Peker’in kim olduğunu, ne tür kirli işlere girdiğini, suç örgütü lideri olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Konuya az çok ilgi duyan herkes bazı bilgilere sahip zaten.
Peker neyse o!
YouTube videolarında söyledikleri ise gerçekler değil, iddialardır.
Bu iddiaların amacına dair birçok şey söylenebilir: Algı yaratma, intikam alma, kendini koruma çabası, iade-i itibar mücadelesi ve daha birçok şey.
Peker söyledi diye bir şey doğru değildir; ama Peker söyledi diye bir şey yalan da değildir.
Medya özgürlüğünün olmadığı Türkiye’de, özellikle yurtdışında yaşayan araştırmacı gazeteciler çok sınırlı imkanlarıyla bu videolardaki iddialarla ilgili araştırmalar yapıp yayınlar yapıyorlar. Halkın haber alma hakkı için mücadele ediyorlar.
Peker’in 5. videosunu yayınladığı bu süreçte, konunun asıl muhatapları olan savcılar ne yapıyorlar peki?
Sıcak lojmanlarında rahat koltuklarına kurulup, eşleri ve çocuklarıyla birlikte, patlamış mısır eşliğinde Sedat Peker videolarını izliyorlar. Sonra da, suçla mücadele ve adaletin tesisine katkı sunmaları için vatandaşın vergilerinden kendilerine tahsis edilen maaşlarını ay sonunda afiyetle yiyorlar.
Bir gün Erdoğan’ın yaptığı gibi, utanmadan ve yüzleri hiç kızarmadan, vatandaştan helallik isterler mi acaba? İsterlerse vatandaşın cevabı ne olur?
Peker’in söyledikleri gerçek olup olmadığı bilinmeyen iddialardır.
Ama bunlar komşunun oğlunun komşunun kızında gönlü varmış, iddiaları değil; suç iddiaları.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi çok açık bir görev veriyor savcılara: “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”
Yani, Cumhuriyet savcılarının bir suç iddiasını “öğrenir öğrenmez” soruşturma açma yükümlükleri var. İddianın kaynağı önemli değil. Bu bir şikayet dilekçesi de olabilir, isimsiz bir ihbar da.
Ve elbette milyonlarca kişinin izlediği bir YouTube kanalıyla da öğrenebilirler suç iddiasını.
Herhalde 4 milyonun üzerinde izlenen bir videoyu görmedim ve duymadım demezler.
Peki görevleri tam da bu olan savcılar niçin çok etkin bir şekilde harekete geçmiyorlar?
Bu Türk yargısının mevcut durumuyla ilgili bir sorun. Bunun nedenleri hakkında yıllardır çok şey yazıldı, söylenildi. Bu konuyla ilgili birçok ulusal ve uluslararası rapor var. Ben de daha önceki birçok yazımda bu konularla ilgili bazı şeyler yazdım.
Peker 5. videosunda, yargıyla ilgili yazılan ve söylenilenleri teyit ediyor.
Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’ın kontenjanından avukatlıktan savcılığa geçenler olduğunu söylüyor.
Soylu ve Ağar’ın savcıları!
Daha önce Barış Yarkadaş AKP teşkilatlarında görev yapan avukatların hakim ve savcı olarak atandıklarını, isimlerini de açıklamak suretiyle ortaya çıkarmıştı ve demişti ki “Ne ilginçtir ki; bir çoğu Ankara ve İstanbul’da görevlendirilmişler”.
Şimdi Peker de, “Eskiden örgütlü suçlarda kıdemli savcılar çalışırdı. Avukatlıktan hakimliğe ve savcılığa geçen bu kişilerin örgütlü suçlarla ilgili birimlere bu kadar yoğun bir şekilde yönlendirilmeleri kafa karıştırıcı” diyor.
Herkesin bildiğini Peker de söylüyor. Ama Peker’in söylemesi, sıradan bir kişinin söylemesi gibi değil.
Peker ki, savcı ve hakimlerin kendisine yönelik etkin bir soruşturma yapmayacaklarından emin bir şekilde, özellikle 2014 sonrası faaliyetlerine devam etmiş, iktidar için mitingler yapmış birisi. Barış Akademisyenleri’ni “Oluk oluk kanlarını akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız”, cezaevindeki siyasi tutukluları ise “Onları cezaevlerinde de asacağız.” diyerek tehditlerini pervasızca savurmada bir problem görmemiş ve nitekim yargı mensupları tarafından da bu sözleri “ifade özgürlüğü” sayılan, bir zamanların gözde “iş insanı”.
Peker’in sözleri, yargıdaki kadrolaşmaya yönelik adeta bir tanık beyanı.
15 Temmuz gecesi darbeci askerlerin dahi isimleri belli değilken, 2 Anayasa Mahkemesi, 140 Yargıtay, 48 Danıştay üyesi ve binlerce hakim ve savcı hakkında gözaltı ve tutuklama kararları verilmesi, toplamda ise yargının üçte birinin tasfiye edilmesi tamamıyla yargının iktidara bağlanma hamlesiydi.
İşte bu tasfiyelerle boşaltılan yargı, iktidar ve yandaşlar tarafından dolduruldu.
Peker’in de hatırlattığı üzere, tasfiye edilen yargı mensuplarının yerine alınanların birçoğu iktidarın operasyon birimleri olan terör ve organize suçlar birimlerinde görevlendirildiler.
Özellikle son 5 yılda yargı mensuplarının, iktidarın yörüngesine girmeleri, yapmaları gerekenleri yapmamaları, yapmamaları gerekenleri ise yapmaları bu kadrolaşmanın başarılı olduğunu göstermektedir.
Peker’in 5. videosunda kendisinin iddia ettiği konularla ilgili bir soruşturma yapılması durumunda hangi delillerin ne şekilde toplanması gerektiğini ve bu amaçla nasıl müzekkere yazılacağını öğretme ihtiyacı hissettiği savcılar ve hakimler, yurtdışına çıkmadan önce kendisinin suç oluşturan eylemlerine sessiz kalan aynı yargı mensuplarıdır. Değişen ise, o gün iktidarın gözdesi olan Peker’in, bugün yerini başka gözdelere bırakmış olmasıdır.
Yargı değişmemiş, iktidara bağlılığını aynen sürdürmektedir.
Bugün hukuksuzlukların merkezi haline gelen yargı, Peker’in milyonlarca kişinin izlediği videolarıyla adeta ilan ettiği suç duyurularını duymamakta, üç maymunu oynamakta ve soruşturma başlatılmasını zorunlu kılan kanunun emredici hükümlerine rağmen soruşturma için talimat beklemektedir.
Yargının başına gelenlerden sanki haberi yokmuş gibi davranan muhalefet ise “Yok mu soruşturma açacak bir savcı?” sorusunu samimiyetsiz bir yüzsüzlükle sormaya devam ediyor.
İktidar tarafından tasfiye edilen hakim ve savcıların, sosyal medyada her gün hikayeleri ve fotoğrafları paylaşılıyor: Cezaevi hücrelerinde ömürlerini tüketenler, çay bahçesinde garsonluk yapanlar, sebze halinde karpuz satanlar, pazarda salatalık satanlar, bir kaldırımda zeytin satanlar, bal satanlar, kasaplık yapanlar, çiğ köfte satanlar ve daha nice hikayeler ve fotoğraflar…
Muhalefetin görmediği ya da görmek istemediği hikayeler ve fotoğraflar.
Bağımsız yargı mensuplarının, Cumhuriyetin savcılarının fotoğrafları.
Sahi, nerede mi soruşturma açacak Cumhuriyet savcıları?