Mehmet Ağar, eski Emniyet Genel Müdürü, eski Adalet ve İçişleri Bakanı, eski DYP Genel Başkanı. Bütün bu unvanlara sahip olsa da esasında onu tanımayanlar için pek açıklayıcı değil. Ayrıca icraatlarını da tam anlatmıyor.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in hazırladığı Mehmet Ağar portresinde Ağar’ın devlet içindeki yükselişi ve her dönem nasıl iktidar ile ortak olduğu anlatıldı.
Mehmet Ağar, 30 Ekim 1951’de Ankara’da emniyet müdürü babasının görev yaptığı Çankaya Köşkü’nde doğdu.
Emniyet ile ilişkisi ise eski İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı ile başladı.
“Şükrü Balcı, 12 Mart döneminde siyasi şube müdürüydü, dönemin işkencelerinde onun izi vardı. Ardından 16 Mart katliamı davasında sanık oldu. “Polis teşkilatında rüşveti organize hale getiren kişi olduğu” iddiasıyla da yargılandı. Uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin 70’lerde devlet eliyle yapılan uyuşturucu kaçakçılığının başında Şükrü Balcı’nın olduğunu ileri sürdü. Sonra ne oldu? 1983’te ABD’ye askeri ataşe olarak gönderildi, Mayıs 1993’te burada şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.”
Ağar, Ankara’nın Delice ilçesinde kaymakamlık yaparken Ocak 1980’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdür Muavinliğine atandı.
Süleyman Cihan, Mehmet Ağar’ın emniyette neler yaptığına dair sadece bir örnek.
“Cihan, 29 Temmuz 1981’de Mehmet Ağar ve ekibince gözaltına alındı, işkence gördü. Bir gün sonra Bostancı’da götürüldüğü evin 6. katından aşağıya atıldı. Cenazesi apartmanın altında bulundu. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Cihan’ın otopsi raporunu, dosyasını, tıbbi bulgu ve diğer raporları inceleyerek 13 Nisan 2012’de bir rapor hazırladı. Bu rapor ile Cihan’ın falaka, Filistin askısı, elektrik işkencelerine maruz bırakıldığı ve apartmandan atılmadan önce işkenceyle öldürülmüş olduğu kanıtlandı. Yargıya başvurular sonuçsuz kaldı.”
Darbe sonrası pek çok genç Gayrettepe siyasi şubeden canlı çıkamadı, hayatta kalanlar ise yıllarca işkencelerin travmasını yaşadı.
“Mayıs 1981’de asayiş şube müdürü oldu. 1984-88 arasında terör ve asayişten sorumlu İstanbul emniyet müdür yardımcısı olarak çalıştı. 1988’de Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 1990’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.
1992’de Erzurum Valiliği’ne atanan Ağar, 1993 Temmuz ayında Emniyet Genel Müdürü oldu. Gözaltında kaybetmeler de onun kariyeriyle birlikte devam etti.”
Mehmet Ağar’ın ismi iki kez MİT raporlarında geçti. İkinci MİT raporunda Mehmet Eymür şunları yazdı;
“Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından PKK ve Dev-Sol’a karşı faaliyetler için kullanılıyor görüntüsü ile özel bir suç ekibi teşkil edilmişti. Ekip tehdit, gasp, haraç, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet gibi suçların içindeydi. Ekip Genel Müdür Ağar’a bağlıydı ve danışmanı Korkut Eken tarafından sevk ve idare ediliyordu. Grubun eylemleri özel timci polis memurları ile Mehmet Özbey kimliğini kullanan Abdullah Çatlı ile Haluk Kırcı gibi eski ülkücüler tarafından gerçekleştiriliyordu. Ekip Lazım Esmaeli ve Askar Smitko adlarında İranlı iki uyuşturucu kaçakçısını öldürmüş, [MİT’çi] Tarık Ümit’i ortadan kaldırmıştı. Ekip 40-50 kişilik bir liste hazırlamıştı ve bu kişilerden devamlı haraç alıyordu.”
1993 yılında yine emniyet genel müdürü görevindeyken Hizbullah [Hizbulkontra] ile ilgili “Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz” şeklinde bir açıklama yaptı.
90’lı yıllarda yakın olduğu uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin, 1996 yılında MED TV’de katıldığı yayında hakkında şunları söyledi:
“Mehmet Ağar bizimle uyuşturucu işi yapıyordu. Biz 80’li yıllardan, 12 Eylül’den hemen sonra uyuşturucu işine girmiştik. Ben uyuşturucu piyasasında aktif olunca benimle yakın ilişkilendi. Sürekli beraber oluyorduk. Ağar’ın da uyuşturucu grubu vardı. Mehmet Ağar, Mahmut Gündoğdu ile ortaktı. Bizim için uyuşturucu işi o zaman bir suç değildi. Çünkü devlet sektörüydü. Ağar, uyuşturucu işinde Türkiye’deki ilişkiyi sağlıyordu. Kime ne kadar gideceğine o karar veriyordu. Mahmut da Avrupa’da paranın nasıl geri gideceğini sağlıyordu.”
Devam eden iki yılda şu isimler öldürüldü: Uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu, Cantürk’ün de avukatlığını yapmış olan Yusuf Ziya Ekinci, Diyarbakırlı oto galeri sahibi Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu’nda görevli Namık Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın eşi Savaş Buldan, Hakkarili Hacı Karay ve Diyarbakırlı iş insanı Adnan Yıldırım, Behçet Cantürk’ün de avukatı Medet Serhat ve şoförü İsmail Karaalioğlu, Halkın Emek Partisi’nin (HEP) bir dönem Ankara İl Başkanlığı’nı yapan Kürt avukat Faik Candan, eski Anavatan Partisi (ANAP) Keskin İlçe Başkanı Metin Vural, İranlı Askar Smitko ve Lazım Esmaelli, MİT’çi Tarık Ümit, Regal Otel’in sahibi Hikmet Babataş, Babataş’ın ortaklarından, “kumarhaneler kralı” olarak bilinen ve daha önce ABD ve Belçika’da uyuşturucu kaçakçılığı suçlarından cezaevinde yatmış olan Ömer Lütfü Topal ve Yüksekovalı Ankara-Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın.
Eski polis Ayhan Çarkın bu cinayetleri de aynı ekibin işlediğini anlattı, dava açıldı, bir numaralı sanığın Mehmet Ağar olduğu davada sanıklar, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etti.
24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden Elâzığ milletvekili oldu. Tansu Çiller’le o dönem yakın olan Ağar, 1996’da 53. Hükümet’te Adalet Bakanı yapıldı.
Refah-Yol Koalisyonunca kurulan 54. Hükümet’te ise kendince en kritik göreve getirildi, İçişleri Bakanı oldu.
Hemen ardından da Susurluk’ta bir kaza oldu.
Abdullah Çatlı’nın “yakın çalışma arkadaşı” Mehmet Ağar, kazadan beş gün sonra İçişleri Bakanlığından istifa etti.
“Abdullah Çatlı’nın üzerinde bulunan ve yukarıda ayrıntıları izah edilen sahte belgeler, Abdullah Çatlı (Mehmet Özbay sahte kimliği ile) ve Yaşar Öz adına düzenlenen silah taşıma izin belgeleri ve hususi yeşil pasaportların da yine, Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemlerde ve onun bilgisi ve talimatı doğrultusunda düzenlenerek, bu belgelerle, devlet tarafından aranan ve birçok yasadışı eyleme katılmış oldukları saptanan kişilerin kolaylıkla silah taşımaları ve kolaylıkla yurtdışına çıkış ve dönüşleri sağlanarak çeşitli imtiyazlarla donatılmış oldukları anlaşılmıştır.”
Susurluk konusunda Meclis veya yargının araştırdığı tüm yollar Ağar’a çıkıyordu. Yukarıda bahsi geçen cinayetler de uyuşturucu kaçakçılığı da haraç, tehdit gibi eylemler de soruşturma konusu oldu. Bütün bunların sonunda Mehmet Ağar şahsına özel hapishane ile ödüllendirildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Susurluk Davası’nda, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmaktan” yargılandı, Mayıs 2011’de beş yıl hapis cezası aldı.
Hapis cezası aldığını öğrendiğinde şunları söyledi: “Vicdanen rahatım. Sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık.” Ceza, 16 Nisan 2012’de, yani kazadan 16 yıl sonra onandı ve Ağar’a özel hapishane arayışı başladı.
Aranan hapishane Yenipazar’da bulundu. Sipariş üzerine düzenlenen “müstakil” hapishane önünde eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nı ise eski dostu Korkut Eken tehdit etti. Eylemi yakından izlediğini söyleyen Eken, Pervin Buldan’ın, Ağar’a yönelik “Cezanı çekene kadar kabusun olacağız” sözlerine karşılık “Diğer milletvekili ve etrafındakiler de bizi çok iyi tanırlar, asıl kabus biz oluruz” dedi.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından, önce Üsküdar Kısıklı’daki Demokrasi Nöbeti’ne, sonra da Tansu Çiller’le birlikte 2019’da Cumhur İttifakı’nın İstanbul’daki Yenikapı mitingine katıldı.
Oğlu Tolga Ağar da 2018 Haziran seçimlerinde AKP Elazığ Milletvekili seçildi.
Darbe girişiminin ardından Emniyet Müdürlüğündeki yaygın görevden almaların ardından, Ağar’ın hükümete güvenlik konularında gayrı resmi olarak danışmanlık yaptığı ileri sürüldü. İddia edildiği kadarıyla Ağar tasfiyelerle boşalan bazı emniyet kadrolarının kimlerle doldurulacağında rol üstleniyor, güvenlik konusunda deneyimlerini Ankara bürokrasisiyle paylaşıyordu.
Hapishaneden afla çıkarılan, MHP’li Alaattin Çakıcı’ya yakın Üzeyir Çakmaktaş, Twitter adresinden 16 Ekim 2020’de bir fotoğraf paylaştı.
Bodrum’daki Yalıkavak Marina’da çekilen fotoğrafta Çakıcı, Ağar, Korkut Eken ve eski Özel Kuvvetler Komutanı ve eski MHP milletvekili Engin Alan vardı. Çakmaktaş, fotoğrafı, “Türk Devleti ilelebet varolsun diye her zorluk ve meşakkati gögüsleyen, zindan dahil bu uğurda en ağır bedelleri ödeyen kahramanlarımız: Alaattin Çakicı, Mehmet Ağar, Engin Alan, Korkut Eken. Yalikavak Marina” yazısıyla paylaştı.
Bu fotoğraf, eski devletin geri döndüğünün ve icraatlarına kaldığı yerden devam ettiğini belgesi oldu.