Fotoğraf: MLSA
Gazeteci Melis Alphan, 2015’teki Diyarbakır Newroz’unda çektiği bir fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştığı için hakkında açılan davada bugün hakim karşısına çıktı.
Fotoğrafta “terör örgütünü simgeleyen bayrak gözüktüğü” ve “terör örgütü propagandası yaptığıı” gerekçesiyle 7 buçuk yıla kadar hapsi istenen Alphan Çağlayan’daki İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen davada savunma yaptı.
Duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüda Kaya da takip etti.
Alphan, savunmasına hak arayışlarının her daim barışçıl yöntemlerle yapılması gerektiğine inandığını belirterek başladı. İçinde “terör” geçen bir suç iddiasıyla yargılanmanın bugüne dek uğradığı en büyük haksızlıklardan biri olduğunu söyleyen Alphan, “Türkiye’de pek çok gazeteci gibi yıllardır belirli grupların sanal şiddetine, yani teröre maruz bırakılırken, hakim karşısında terörist olmadığımı ve terörün reklamını yapmadığımı savunmak zorunda olmam, adaletsizliğin ta kendisi” dedi.
“Hükümete yönelik bir yargıma olduğunu duymadık”
Suç unsuru olarak gösterilen fotoğrafın 2015 yılında Diyarbakır’da devletin izniyle gerçekleştirilen ve TRT dahil tüm televizyon kanallarında yayınlanan Newroz kutlamalarından bir kare olduğunu belirten Alphan devamında şunları söyledi:
“O gün ve ertesi gün bütün ana akım medya kanalları ve gazetelerin bastığı fotoğrafların arka planında benzer flamalar ve bayraklar vardı.
Bir fotoğraf paylaştım diye hakkımda dava açılıyor ama o gün orada bulunan Diyarbakır Valisi, emniyet müdürü, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ve diğer hükümet üyelerine yönelik bir yargı süreci başlatıldığını duymadık. Abdullah Öcalan’ın mektubu okunurken ve o bayraklar dalgalanırken canlı yayın yapan haber kanallarını, ertesi gün yine bayraklarla dolu görüntüleri 9 sütuna manşetten açan gazeteleri, alkış tutan iktidara yakın gazeteciler de yargılanmadı. Sanırım durum bana özel. Birine ‘terörist’ demek, ‘terör propagandası” yaptığını iddia etmek ve hatta yolunu mahkeme salonlarına düşürmek bu kadar basit olmamalı.”
“Neden buna maruz bırakılıyorum?”
“Şu anda Google’a ismimi, yanına da terörü yazdığınızda 11 bin sonuç çıkıyor” diyen Alphan, “Hepsi bu davayla ilgili. Ben neden buna maruz bırakılıyorum ki? Bunun hesabını kim ödeyecek? Benim bir terör örgütü ile bağım mı var? Herhangi bir yerde terörü veya terör örgütünü mü savunmuşum? Hani nerede?” diye sordu. Alphan sözlerini şöyle sürdürdü.
“Herkesin yayımladığı bir fotoğrafı paylaştım diye yıllarca hapsim isteniyor. Sosyal medya hesaplarım didik didik edilerek geçmişten, 6 yıl öncesinden bir paylaşım bulunuyor, döneminin şartlarından, bağlamından koparılıp bugüne taşınıyor. Ve bunun üzerinden terör propagandası yaptığım iddia ediliyor. Dosyada bu paylaşım dışında bir delil göremedim. Belli ki hakkımda bir suç yaratılmaya çalışılmış. Instagram’da bir fotoğraf paylaştım diye özgürlüğümün elimden alınmak istenmesine inanmakta zorlanıyorum. Bunu ne vicdan, ne hukuk ne de mantık izah edebilir.”
Kalan: Şiddet övgüsü de, sempati ifadesi de yo
Melis Alphan’ın savunmasının ardından avukatı Sevgi Kalan söz aldı. Kalan son reformlar kapsamında Terörle Mücadele Kanunu’na getirilen “Haber verme sınırlarını aşmayan fikir açıklamaları suç oluşturmaz” cümlesinin müvekkiline açılan davada dikkate alınmadığını söyledi. Kalan, “Şiddet övgüsü de, sempati ifadesi de yok…” dedi. Avukat Tolgay Güvercin ise Yargıtay’ın propaganda suçuna dair verdiği son kararlara atıf yaptı. Güvercin “Savcı iddianamesinde yasa hükmünde olmayan bir tanımla bir adet fotoğrafın terör örgütü propagandası olduğunu söylüyor ama bunun nasıl olduğunu açıklamıyor. Yargıtay, içtihatlarından suç şartı olarak şiddete çağrı, silahlı isyana davet, nefret söylemini arıyor. Soruşturma savcısı bu fotoğraftan nasıl propaganda suçu çıkardığını anlatmamış bile…10 binlerce paylaşımdan çözüm sürecine dair 1 fotoğraf bulunmuş” dedi.
Savcı ceza istedi
Savunmaların ardından esas hakkındaki mütalaası açıklayan duruşma savcısı Alphan’ın “üzerine atılı suçu işlediğini” iddia ederek, “örgüt propagandası”ndan cezalandırılmasını istedi. Bir sonraki duruşma 21 Mayıs’ta görülecek.