Meşru müdafaa ile eşini öldüren ve bu nedenle bir süre hapis yatan Yasemin Çakal’a gittiği İsviçre’de siyasilere verilen iltica hakkı tanındı.
İstanbul’da şiddet uygulayan eşini bıçaklayarak öldürmekten tutuklanan, bir süre hapis yattıktan sonra beraat eden Yasemin Çakal tahliye edildi. Ancak İstinaf Mahkemesi 15 yıl hapis cezası verilmesi yönünde kararı bozdu, dosya halen Yargıtay’da bulunuyor.
“Burada yapamıyorum, boğuluyorum” diyerek geçen yıl başında İsviçre’ye giden Yasemin Çakal iltica talebinde bulundu. İki kez duruşma yapıldı, İltica Dairesi görevlisi ilk görüşmede başvurucu üzerindeki tehlike kalkana kadar İsviçre’de kalmasına olanak tanıyan “F” oturumu verilebileceği olasılığını gündeme getirdi.
Kararın bugün eline geçtiğini anlatan Çakal, “Önce inanamadım. Çok heyecanlıyım. Bu karar bir ilk. Bu feminist avukatların başarısıdır. İstanbul Feminist Kolektife ve bu mücadeleyi veren herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.
Yenimacra’ dan İrfan Uçar’ın haberine göre Çakal, kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının etkili olup olmadığı yönündeki soruya, “etkisi olmuş olabilir” dedi.
Çakal’a verilen iltica statüsünü değerlendiren Avukat Ahmet Tamer, Çakal’ın Türkiye’de şiddet gördüğü eşini öldürmesinden dolayı cezalandırılması olasılığı bulunduğunu öngördüğünü kaydetti. Tamer, böyle bir cezalandırmanın “İsviçre hukukuna” ve “Cenevre Mülteciler Sözleşmesi” başta olmak üzere uluslararası insan hakları sözleşmelerine uygun bir karar olmayacağını kabul ettiğini söyledi. Tamer şu değerlendirmeyi yaptı:
“İltica hakkının tanınmış olması, Türkiye’deki olası bir mahkumiyet hükmünün kadın olmaktan kaynaklı uğranılan baskı ve zulmün devamı niteliğindeki bir karar anlamına geleceğini ortaya koymaktadır.
Karar, eşinden ağır şiddet gören Yasemin Çakal’ın kendini korumak amacıyla eşini öldürmek zorunda kalmasının meşru müdafaa olduğunu, istenmeyen bir eylem olmakla birlikte hukuken cezalandırılabilir nitelikte olmadığını ifade etmektedir.”
İlticanın kabul kararının Yasemin Çakal’ın meşru savunmasını politik olarak ilan etmediğini ancak böyle yorumlanabileceğini belirten Av. Tamer, “kadınların meşru savunma niteliğindeki eylemlerinin cezalandırılmaması gerektiği” olarak yorumladı.