İstanbul Bağcılar’da bir polis memurunun hayatını kaybettiği olayın ardından tutuklanan 17 yaşındaki Kadir Aktar, 7 ay tutuklu kaldı. 16 Şubat 2021’deki son duruşmada tahliye edildi. Ancak tahliyesinden iki gün sonra bu kez başka bir dosyadan tutuklandı. Cezaevine konuluktan 1 gün sonra ise ailesine ‘intihar ettiği’ haberi ulaştı. Resmi belgelere göre Aktar, ikinci kez gözaltına alındıktan hemen sonra ‘darp’ kaydıyla iki kez hastaneye götürülmüştü. Aktar’ın cezaevinde kaldığı süre boyuna da tam 23 kez hastaneye götürüldüğü ortaya çıktı. Ablası Kübra Aktar’ın ifadesine göre de Kadir Aktar, tahliyesinin ardından yaptıkları bir sohbette kendisine işkence yapıldığını anlattı.
Baba Cengiz Aktar, “Gece Kadir o gece saat 02.30 gibi gözaltına alındı, biz ona saat 05.00’e kadar ulaşamadık. En uzak karakol 10 dakika mesafedeydi. Ancak karakolda değildi. Sonra hastaneye kaldırıldığını öğrendik. Biz onu karakolda ararken o darp edilip hastaneye kaldırılmıştı.”
Ancak 17 yaşındaki çocuğun ölümüne ilişkin soru işaretleri artıyor. Olaydan ancak 2 ay sonra incelenmek üzere bilirkişiye gönderilen ölüm tarihine ait görüntülerin bulunduğu DVD’nin kırık olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla görüntüler incelenemedi. 16 Nisan 2021’de bir rapor hazırlayan bilirkişi, DVD’nin kırık olması sebebiyle farklı programlar ve yöntemler denendiğini ancak buna rağmen görüntülere ulaşılamadığını tutanak altına aldı. Bunun üzerine dosyaya yeni atanan savcı cezaevi yönetiminden görüntüleri yeniden talep etti.
7 AYDA 23 KEZ HASTANEYE KALDIRILDI
Şüpheleri pekiştiren bir başka gelişme ise e-nabız kayıtlarında ortaya çıktı. Baba Cengiz Aktar, oğlunun cezaevindeyken defalarca hastaneye götürüldüğünü e-nabız sistemini kontrol ederken öğrendi. Baba Aktar’ın tesadüfen rastladığı kayıtlara göre oğlu, tutuklandığı 18 Temmuz 2020’den itibaren tam 23 kez hastaneye götürülmüş. ‘İdare amaçlar için muayene’, ‘genel muayeneler’, ‘şüpheli hastalıklar ve durumlar’, ‘genel tıbbi muayene’, ‘psikiyatrik muayene’ gibi başlıklarla açılan muayene kayıtları 19 Temmuz itibari ile başlıyor. Hemen 1 gün sonra, Aktar için 20 Temmuz’da sabah ve akşam olmak üzere 2 kez hastane kaydı açılmış olduğu görünüyor. Bu kayıtların detayları ise alınan raporlardan sonra belli olacak. 11 Aralık 2020’de açılan muayene kaydında ise ‘Bir başka şahıs tarafından darp ve çarpma’ tanısı yer alıyor.
GECE APAR TOPAR HASTANEYE GÖTÜRÜLMÜŞ
Bu kayıtlardan ikisi Kadir Aktar’ın ikinci kez gözaltına alınması sonrasına dair. Kayıtlara göre Kadir Aktar, yeniden gözaltına alındığı 18 Şubat 2021 gecesi saat 03.21’de hastaneye götürüldü, ‘Bir başka şahıs tarafından darp, vurulma, tepilme, bükülme, ısırılma veya tırmalanma’ tanısı ile muayene kaydı açıldı. Diğer kayıt ise cezaevine götürüldükten sonraya ait, 18 Şubat günü saat 17.50’de açılan kaydın tanısı ise ‘Bir başka kişi tarafından darp ve çarpma.’
‘KAFASINI DUVARA VURDU’ DİYE RAPOR TUTMUŞLAR
Baba Cengiz Aktar’ın “Kadir o gece saat 02.30 gibi gözaltına alındı, biz ona saat 05.00’e kadar ulaşamadık. En uzak karakol o saatte araçla en fazla 10 dakika mesafede” diyerek anlattığı gecedeki boşluk da böylece tamamlanmış oldu. Baba Aktar, “Biz onu ararken o darbedilmiş ve apar topar hastaneye götürülmüş. Üstüne de tutanak tutup ‘Evden gözaltına alınırken kafasını duvarlara vurdu’ yazmışlar.” diyor.
ABLASINA ANLATMIŞ: DARBEDİLDİM, İLAÇ VERİYORLARDI
Abla Kübra İnanç’ın anlattıkları da ‘Kadir Aktar cezaevinde sistematik işkence mi gördü’ sorusunu daha güçlü bir şekilde akıllara getirdi. Baba Cengiz Aktar’ın polis ifadesindeki aktarımlarına göre kızı Kübra İnanç, Kadir Aktar cezaevinden çıktıktan sonra onunla yaptıkları sohbeti, Kadir Aktar’ın intiharı sonrası ailesi ile paylaştı. Abla İnanç, “Kadir cezaevinde baskı gördüğünü, darbedildiğini anlattı. ‘Abla bana sürekli uyutmak için ilaç veriyorlardı’ dedi. Annem babam üzülmesin diye de bunu bizimle paylaşmadığını söyledi.” diye anlattı.
AVUKAT ATALAY: ARTIK ŞÜPHEDEN ÖTEDEYİZ
Ailenin avukatı Ahmet Atalay, son gelişmeleri, “Bunlar artık bizi şüpheden öteye götürüyor.” sözleriyle değerlendirdi. Atalay, şunları söyledi:
“Bizim üzerinde önemle durduğumuz şey olay gününe ait görüntüler. Ve 2 ay sonra nihayet bilirkişiye ulaşabilen DVD kırık. Saklanan bir şey mi var?
Son olarak öğrendiğimize göre Kadir Aktar tam 23 kez, -ki bunlar ulaşabildiklerimiz,- hastaneye götürülmüş. Ailesinin bilgisi dahi yok!
Kayıtlara göre Kadir Aktar aşağı yukarı her 15 günde bir hastaneye götürülmüş. Bu neredeyse bütün cezaevi sürecini karantina koğuşunda geçirmesi demek. Ki burada sistematik bir baskının olduğu anlaşılıyor.
Kadir, polisin hayatını kaybettiği olaydan 1 gün önce yaşanan başka bir olay nedeniyle ikinci kez, gözaltına alındı. Tahliye olduğu gün ortaya çıkan dosyada hiçbir somut delil yok.
DİRENMEDİĞİNE DAİR GÖRÜNTÜLER VAR ELİMİZDE
Gözaltına alındığı gece darba maruz kaldığı ortada, polis tutanaklarında ise ‘Ben gelmiyorum’ demiş, direnmiş, merdivenlerden indirilirken kafasını duvarlara vurmuş. Zorluk çıkardığı için de ‘Kendisine orantılı olarak güç kullanılmış’, yazıyordu. Oysa bizim elimizde olay gününe ait görüntüler var ve bu görüntülerde ne Kadir bir zorluk çıkarıyor ne de herhangi bir yerinde darp izi var. Hastane kayıtları da bunu doğruluyor, bu konuda gerekli suç duyurularını yaptık.
Kadir 2-3 ay, bilemedin 4 ay sonra tahliye olacağını bildiği bir dosyadan cezaevine giriyor ve bir gün ne yazık ki ölüm haberi geliyor. Ki ön otopsi raporunda bacak ve kollarında iç kanamalar tespit edilmişti. Bütün bu saydıklarımız artık şüphelerimizi şüphenin ötesine götürdü.
Kadir Aktar’ın başına gelen acı hadisenin bir intihar vakası olduğunu düşünmüyoruz. Burada elimizdeki bulguların hepsi Kadir’in çok ciddi bir baskıya maruz kaldığını, tutuklandığı gün de dahil olmak üzere birtakım cebir, birtakım darba maruz kaldığının apaçık gösteriyor. Tüm bu olanlar bizim şüphelerimizi artık şüphe olmaktan çıkartıyor.”
BABA AKTAR: BENİM ÇOCUĞUM ÖLDÜRÜLDÜ
Baba Cengiz Aktar ise şunları söylüyor: “Bu artık şüphe de değil, öldürüldü benim çocuğum. Oğlum tahliye oldu, sonra bir dosya var diye gelip aldılar. Bir gün sonra da cenazesini verdiler bana. Çocuk zaten 7 ay içinde öldürülmüş, bize bir şey anlatmamış. Polisin hayatını kaybettiği olayda vuran kişi belli, suçunu kabul etmiş. Kamera kayıtları da ortada. Benim oğlum neden suçlu ilan edildi, neden benim çocuğum hedef seçildi. Benim çocuğum kimliğinden dolayı, yani Kürt olduğu için mi hedef oldu. Ben de bu ülkenin bir evladı değil miyim?”
BENİM OĞLUM İÇİN DE ‘GEREKEN YAPILACAK MI?
İçişleri Bakanının polisin hayatını kaybettiği olay sonrası ‘Gereği yapılacak’ dediğini hatırlatan Baba Aktar, “Bir vatandaş olarak İçişleri Bakanlığına, Cumhurbaşkanına, Adalet Bakanına sesleniyorum: Benim çocuğum için de gereken yapılacak mı? Birisi çıkıp bize de bunun açıklamasını yapsın, benim çocuğum niye öldü? Biz her yere koşuyoruz ki bir ipucu bulalım diye. İnsanlar bize ‘Bir şey çıkmaz, kimi kime şikayet edeceksiniz’ diyor. Adalet var mı?” ifadelerini kullandı.
OĞLUMUN BIYIKLARI DAHA YENİ ÇIKIYORDU
Baba Cengiz Aktar, oğlunun hayat dolu bir çocuk olduğunu anlattı: “Evde kaldığı gece tıraş oldu, şakalar yaptı bizimle. ‘Baba bak, boyum uzadı, bıyıklarım da çıktı’ dedi. Benim oğlumun bıyıkları daha yeni çıkıyordu, yeni. Daha 17’sindeydi çocuktu. Hayat doluydu. İntihar ettiğine beni kimse inandıramaz. Ben biliyorum, oğlum geri gelmez. Ama başka Kadirler gitmesin diye uğraşıyorum.”