Mahsum KARA
Diyarbakır
Diyarbakır, Van ve Dersim’de geçtiğimiz hafta sonu baro seçimleri yapıldı. Van’da baro başkanlığına Zülkür Uçar, Dersim’de Kenan Çetin yeniden seçilirken, Diyarbakır’da Nahit Eren seçildi. Evrensel’e konuşan Eren, Bölge’de hak ihlallerinde cezasızlığın kültür haline geldiğini belirterek, hukuksuzluğun temel nedeninin Kürt meselesi olduğunu ve çözümünün konuşulması gerektiğini söyledi. Uçar, ihlallere karşı devletin bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade ederken Çetin ise, mücadele hattının örülmesi gerektiğini dile getirdi.
UÇAR: DEVLETİN BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMELİ
Bölge’de hak ihlallerinin yoğunlukla yaşandığını belirten Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Bu sorunların başında Kürt sorunu, ana dilde eğitim sorunu ve bunların dışında temel hak ve özgürlüklerin kullanımı ile ilgili ciddi sorunlar var. Bu şehirde son 5 yıldır çok ağır ve çok şiddetli bir şekilde yaşanıyor bu sorunlar” dedi.
Sorunların son bulması için devletin bakışının değişmesi gerektiğini dile getiren Uçar, “Kayyum atmalarını her zaman seçme ve seçilme hakkının gasbedilmesi olarak değerlendiriyoruz. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklanması, hakların sınırlandırılması olarak gördük. 5 yıldır Van kentinde 15 günde bir yürüyüş, toplantı ve gösteri yasak kararı getiriliyor. Bu karara karşı 14 ayrı dava açtık. Karakol ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri var. Bunları rapor halinde düzenledik düzenlemeye de devam edeceğiz. Bu kent göç yolları üzerinde olduğu için göçmenlerin yaşadığı sorunları ve ölümleri ile ilgili hukuki çalışmalarımızı yaptık. Yoğun bir şekilde yaşanan hukuksuzlukların olduğu bir dönemden geçiyoruz. Burada yurttaşlar kendi iradesini, temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını istemiyor. Mevcut anayasada bulunan kişisel hakların sınırlandırılmaması gerekmektedir” dedi.
ÇETİN: MÜCADELE HATTI ÖRMEK GEREKİR
Her kesimin hak arama mücadelesinin birleştirilmesi gerektiğini belirten Dersim Baro Başkanı Kenan Çetin, daha etkili ve yaygın mücadele hattının örülmesi gerektiğini söyledi.
Kentte son zamanlarda hemen hemen her basın açıklamasında idari para cezalarının yazıldığını belirten Çetin, kadına ve çocuğa yönelik şiddette yoğunluk yaşandığını ifade ederek, “Gülistan Doku olayı ülkeye mal olmuş bir durumda ve hâlâ bulunamadı hukuki süreç doğru dürüst uygulanmadı” dedi.
Yeni dönemde yapacakları çalışmalara dikkat çeken Çetin, “HDP’yi kapattırmamak, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak ve kadına, çocuğa, engelliye, çevreye, doğaya, tarihe, kültüre ve dile sahip çıkmamız gerekmektedir. Biz Dersim Barosu olarak bu hafta itibariyle yeni ve ağırlıklı olarak kadın arkadaşlardan oluşan yönetimimizle bu saydığım alanlarda komisyonları daha aktif kılmak ve olmayan alanlarda komisyonlar kurma kararı aldık. Diğer dost kurumlarla birlikte mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
EREN: GERÇEK ADALET TECELLİ ETMEDİĞİ SÜRECE BARIŞ SAĞLANMAZ
Cezasızlık politikalarının Türkiye’de bir kültür halini aldığını belirten Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “Çoğunlukla devletlerin ‘meşru şiddet’ olarak kavramlaştırdığı şiddet kullanımının üzerinin kapatılmasıdır. Şiddetin kaynağının devlet olduğu hallerde ortaya çıkan cezasızlık kültürü çok işlevseldir aynı zamanda. Kamuoyunun, medyanın dilini belirler çoğu zaman. Devletin kendisine tehlike olarak kodladığı kesimlere karşı yürüttüğü baskılama ve sindirme politikasının çatı ismidir cezasızlık kültürü. Bu, Türkiye’ye özgü bir sistem de değildir. Dünyadaki tüm muhaliflere benzer bir yöntemin uygulandığını görürüz. Biz bölgede bu duruma çok daha sert biçimde maruz kalıyoruz. Gerçek bir adalet tecelli etmediği müddetçe ve bunun imkanlarını sunmadıkça ne intikam duygusu ortadan kaldırılabilir ne de gerçek bir barış arayışına dair inanç sağlanabilir” dedi.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KONUŞULMALI
Cumhuriyetin başından bugüne kadar hukuksuzluğun en uğrak noktasının bu coğrafyada yaşandığını ifade eden Eren, “Bunun temelinde hepimizin malumu bu coğrafyada Kürt meselesi var. Dönem dönem iktidarların yaklaşımlarının değişmesi bu konuda beraberinde bazı iyileştirici adımları getirmiş olsa da hiçbir dönemde geçmişin muhasebesini sağlayacak güven verici adımlar atılamadı. Bu durum hukuksuz fiillere bizatihi alan açıyor. Kürt sorununun çözümünün yeniden konuşulması ve bunun ile alakalı hukuksal ve yasal düzenlemeler sağlanması için üzerimize düşenleri Diyarbakır Barosu olarak yapmak durumundayız. Bu meselenin demokratik ve hukuksal çözümüne dair gündem belirleyebildiğimiz ölçüde bu sorunların da konuşulmasını sağlayabiliriz. Geçmişin muhasebesi adına hukuki zeminde ne yapabiliriz sivil toplumu nasıl bu sürece katabiliriz sorularına ilişkin çok kapsamlı önerilerimiz olacak elbette ama önceliğimiz elbette ki bu yanlış istikametten dönülmesine katkı sağlamak olacaktır” dedi.
Evrensel