Cumhurbaşkanı ve AKP genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karabağ savaşı sonrası Azerbaycan’ın düzenlediği “Zafer Geçidi Töreni’ne” katılmak üzere Bakü’ye gitti. Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve MİT Başkanı Hakan Fidan ile geniş bir heyet eşlik etti. Heyeti Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Yagub Eyyubov, karşıladı.
Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar, Erdoğan’ın tören sırasında gerçekleştirdiği konuşmasında yer alan, “Bugün Azerbaycan’ın milli şairi, büyük mücahit Ahmed Cevad Bey’in ruhunun şad olduğu gündür, bugün Nuri Paşa’nın, Enver Paşa’nın, Kafkas İslam Ordusu’nun yiğit neferlerinin ruhunun şad olduğu gündür. Bugün Azerbaycan şehitlerinin serdarı Mübariz İbrahimov’un ruhunun şad olduğu gündür. Bugün hepimiz için, tüm Türk dünyası için zafer ve gurur günüdür. Rabbime bizlere bugünleri yaşattığı için sonsuz hamdediyorum. Bugün burada tüm kalbimle bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Karabağ Azerbaycan’dır. Karabağ artık anavatanıyla kucaklaşmış, 30 yıllık hasret son bulmuştur. Bundan sonra Türkiye ve Azerbaycan olarak hedefimiz bu toprakları daha müreffeh, daha gelişmiş, çocuklarımız için daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için mücadele etmektir. Türkiye ve Azerbaycan sırt sırta verdikleri sürece Allah’ın izniyle zorlukları aşmaya, başarıdan başarıya koşmaya devam edecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.” ifadelerinin peşinden giderek konuğu tarihçi Prof Taner Akçam ile Erdoğan’ın Bakü ziyaretinin sembolik ve siyasal anlamlarını tarihsel bir perspektifle ele aldı.
Dersimiz Tarih’te öne çıkan başlıklar şöyle:
Taner Akçam:
“Aslında hükümetinin tek gerçek Panislamist ve Panturanist atılımı bu kafkas islam ordusuyladır. Enver Paşa tarafından özel olarak kurulmuştur. Başına kardeşi Nuri Paşayı geçirmiştir. Nuri Paşa’nın bu Kafkas ordusu 1918’in Eylül’ünde Bakü’ye giren ordudur ve Bakü’de 10 bin civarında Ermeniyi katleden ordudur. Bunun 5 bin 500 civarı Bakülü Ermeni’dir. Bu katlin gerekçelerinden bir tanesi de 1918 Mart ayında yine Bakü’de bu sefer Bolşeviklerin önderliğinde bir Azeri katliamı, bir Müslüman katliamı vardır. 3 bin civarında Müslüman katledilmiştir. Bu da Ermeni katliamına gerekçe olarak gösterilir ve katliam 3 gün sürer. Hatta daha fazla bilgi vereyim, Enver Paşa…”
Mustafa Kemal, Enver Paşa’dan nefret eder. Enver Paşa da Mustafa Kemal’den nefret eder. Aralarındaki kişisel ilişkinin çok bozuk olduğu biliniyor ama onun ötesinde de tarafların politik ve askeri stratejileri çok farklıydı. Mustafa Kemal 1919-1920’de çok açık, net Panturanizm ve Panislamizme karşı tavır aldı. Bunun aksini iddia edebilir insanlar ama tavır aldı ve bunları büyük bir maceracılık olarak suçladı. Türk tarih yazımı da, Sarıkamış yenilgisi dahil Enver Paşa’nın bütün hamlelerini maceracılık olarak kabul etti ve öylede yazdı. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın bunları söylemesi çok ilginç. Dışişleri yetkililerinin bu konudaki fikirlerini sormak gerekiyor. Türk dış politikasında çok önemli bir değişiklik olarak da yorumlanabilir çünkü çok açık agresif bir politikanın deklarasyonu… Aynı konuşmada Tayyip Erdoğan’dan sonra Aliyev konuştu, o da…
Şu çok açık Türkiye ve Azerbaycan fırsatını buldukları anda Ermenistan denen bir entiteyi ortadan kaldırmakta hiçbir mahsur görmeyecek bir siyaset ufkuna sahipler. Üzücü ve kötü olan bu. Azerbaycan devlet başkanı olarak Aliyev bugün kalktı “Yerivan bizim toprağımızdır” dedi. Yani komşusunun varlık nedenini yok sayıyor. Bu herhalde Rusya’nın bölgeye daha çok yerleşmesi anlamına gelecektir. Bir de çok başka ve önemli bir tarihi gerçekliği bize gösteriyor. Gerek Azerbaycan gerek Ermenistan gerek Türkiye hakikaten bölgeden yok olmayacaklarına göre bir arada var olmanın koşulunu bulmak zorundalar bunu nasıl yaparlar bilmiyorum…
‘Bu bölgede düşmanımız olmamak zorunda’ Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye için en zoru budur. Azerbaycan ve Ermenistan her iki toplum kendi tarihleriyle yüzleşemezlerse birbirleriyle ilişkilerini açık ve konuşur bir hale getiremezlerse bu düşmanlığı kolay sonlandıramazlar ama burada en büyük görev Türkiye, Azerbaycan gibi açık saldırganlığı dile getiren taraflara düşüyor.