DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, güncel ekonomik ve finansal gelişmelere dair açıklamalarda bulundu.
Düzenlediği basın toplantısına Babacan “Türkiye son yıllarda her alanda büyüyen sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Özgürlüklerin alanı daraltılmıştır. Hak ihlalleri çoğalmıştır. Adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden uzaklaşılmıştır. Demokrasinin işleyişi bozulmuştur. Kurumların itibarı yitirilmiştir. Kurumsal yönetim anlayışı yok edilmiştir. Şeffaflık ve hesap verilebilirlikten uzaklaşılmıştır. Ehliyet ve liyakat kaybolmuştur” diyerek başladı.
Bunların sonucu olaraksa ekonomik büyüme oranlarının düştüğünü, işsizliğin şimdiye kadar hiç görülmediği seviyelere yükseldiğini, hayat pahalılığının can yaktığını, bütçe açığının katlanarak arttığını, Hazine’nin borcunun hızla yükseldiğini ve Merkez Bankası’nın rezervlerinin yüksek negatif seviyelere gerilediğini söyledi.
Merkez Bankası’nın faiz artırımına değinen babacan “Şu anda Türkiye dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden birisi oldu” dedi. Babacan “Merkez Bankası, ‘Faizi epeyce yükselttim, enflasyon düşene kadar da yüksek tutacağım’ diyor. Yani ‘Yüksek faiz enflasyonu düşürecek’ diyor” şeklinde konuştu.
“Merkez Bankası başkanını tehdit ettiniz”
Babacan Erdoğan’ın ‘faiz sebep, enflasyon neticedir’ sözünü de hatırlatarak şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan, siz Şubat 2015’te, ‘Vatanı satmak yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur’ diyerek o dönemin Merkez Bankası yönetimi için vatana ihanet iması yaptınız.
“Siz Aralık 2017’de, ‘Enflasyonu doğuran ana sebep faizdir’ dediniz. Siz Mart 2018’de, ‘Enflasyonun anası da babası da faizdir, bunu bilmeyenler bilsin’ dediniz. Siz Mayıs 2018’de, ‘Faiz ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olur’ dediniz. Yine siz Eylül 2018’de Merkez’in faiz artırımının kararının ardından, bağımsız olması gereken kurumu ve o kurumun başkanını tehdit ettiniz.
“Siz 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nden önce şu ifadeyi de kullandınız: ‘Siz bu kardeşinize yetki verin ondan sonra bu faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz.’
“Niçin bugüne dek bu yanlışta ısrar ettiniz?”
“Şimdi siyasi sorumluluğunuzun gereği şu soruları cevaplandırmanız gerektiğini düşünüyoruz:
“Eğer sizin teziniz doğru ise yani faiz sebep enflasyon netice ise dünkü faiz artışının enflasyonu yükselten bir sonuç vermesi beklenir. Demek ki dünkü faiz kararının ardından enflasyonun yükselmesi beklenir. Oysa Merkez Bankası tam tersini söylüyor. ‘Ben faiz yükselttim ki enflasyon düşsün’ diyor. Yıllardır savunduğunuz tezinizin yanlış olduğunu anlayıp, Merkez Bankası’na faiz artışı için izin verdiniz mi? Yoksa Merkez Bankası size rağmen mi bu kararı aldı? Sizin yıllardır savunduğunuz tezin çöktüğü kabul ediliyorsa ki faiz artırımı bu anlama gelmektedir niçin bugüne dek bu yanlışta ısrar ettiniz? Dünkü karar sizin son yıllarda artan bir dozla savunduğunuz tezi tam da çürüten bir karar.
“Ne uğruna Hazine’nin borcunu ikiye katladınız?”
“Peki niçin ülkenin bu hale düşmesini beklediniz? Niçin gerekli adımları zamanında atmadınız? Eksi faizlerin olduğu bir dünyada Türkiye neden en yüksek faizi ödeyen ülke durumuna düştü? Niçin ülkemizin yatırım yapılabilir kredi notunu tam 5 kademe aşağıya düşürdünüz? Niçin paramızı pul ettiniz? Bu milletin alın teriyle yıllardır biriktirdiği 130 milyar doların üzerindeki döviz rezervini iki yılda ne için ve ne uğruna heba ettiniz?
“Niçin döviz rezervimiz eksi 39 milyara düşmüş durumda? Yani Merkez Bankası kendine ait dövizi satmış satmış bir de 39 milyar dolar içeri girmiş demek. Yani elindeki dövizden 39 milyar dolar daha piyasaya borcu var demek Merkez Bankası’nın.
“2018’de Partili Cumhurbaşkanı olarak görece başlayıp en yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiğiniz günden bu yana Hazine’nin iç ve dış borç toplamı 1 trilyonun üzerine çıktı. Niçin ve ne uğruna Hazine’nin borcunu 2 yılda ikiye katladınız? Niçin ülkemizde her 3 kişiden 1’i işsiz? Niçin bu ülkenin gençleri, girişimcileri umudunu kaybedip, geleceklerini başka ülkelerde arıyorlar?
“Tutuksuz yargılama esas olmalı”
Babacan bir gazetecinin Bülent Arınç’ın dün yaptığı Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş açıklamalarını sorması üzerine de şunları söyledi:
Ülkenin yargı sisteminde tutuklu yargılanmanın istisna olması, tutuksuz yargılanmanın esas olması lazım. Kavala’nın dosyasında tutuklu yargılamayı gerektirecek bir unsur yok. Serbest bırakılacağı gün yeni bir dosya ortaya çıkarılarak tutukluluğunun devam etmesini sağlayacak adımlar atıldı. Buradan çağrımız; tutuksuz yargılanma esas, tutuklu yargılanmanın istisna halini getireceği bir uygulamayı Türkiye’de görmeyi istiyoruz. Kaybolan yılları siz insanlara iade edemezsiniz, bu kul hakkıdır. Tüm yargı sisteminin tutuksuz yargılamanın esas olacağı bir sisteme geçmesi gerekir.
Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu tehdidi
Bir başka gazetecinin Alaattin Çakıcı’nın CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmesi hakkındaki düşüncelerini sorması üzerine de “İllegal yapılanmaların, suç örgütlerinin siyaset üzerinde etkili olduğu bir ülkeye sermaye gelmez. Yasal düzenlemelerimize göre açık bir suç olan tehdidi bir ana muhalefet liderine rahatça söyleyebilen ve bu söyleyen kişinin arkasında iktidar ortağının durduğu bir ülke artık bir hukuk devleti değildir. Bu açıkça bir suç. Bu kimsenin görmediği mahalle arkasında söylenen bir tehdit değil. Ama yargımız ne yapıyor biz bir adım atarsak başımıza bir iş gelir mi diye düşünüyor. İktidar ortağının bu suç örgütü liderine sahip çıkarken kullandığı ifadeler de çok önemli” dedi. (HA)