Futbol medyasında kirli çıkar ilişkisi içerikli karşılıklı suçlamalar havada uçuşuyor. Bazı kişilerin federasyon ve MHK üzerinde yönlendirici etki yarattığı şeklindeki iddialar gündeme taşınırken, kimileri de bütün bu iddialar ve suçlamalar bağlamında kapsamlı bir temizlik operasyonunun zorunlu hale geldiğini dile getiriyor.
Böyle atıp tutmaları ciddiye almamak lazım. Gerçekte hiçbirisinin temizlik istediği falan yok. Biliyorlar ki, kendileri de dahil olmak üzere herkes bir şekilde pisliğe bulaşmış durumda. Asıl dertleri siyasi muktedirin gözüne girip yağlı ballı köşelerden birisine kapılanmak ya da önceden kaptıkları köşeyi korumak. Bu yüzden de birbirlerini FETÖ’cülükle suçluyorlar. Günümüzde muktedire yaltaklanmanın en kolay, aynı zamanda en muteber yolu… Hoşlanmadığın ya da çıkarın önünde pürüz yarattığına inandığın kişilere FETÖ’cü damgası vur, gerisini onlar düşünsün. Böylece iktidarın/gücün yanında saf tuttuğunu net biçimde göstermiş oluyorsun…
Her fırsatta, muktedire ne kadar yakın olduğunu göstermek için yırtınanların temizlik operasyonu talep etmesinin ardında ranttan başka bir niyet bulunabileceğine inanmak mümkün mü? Öyle bir ortam ki, FETÖ’cü olmakla suçladığı kişilerin futboldan ayıklanması için temizlik operasyonu talep edenin de zamanında FETÖ’ye methiyeler düzdüğü ortaya çıkıveriyor. İşte bu yüzden de alevli tartışma bir anda sönüveriyor. Hepsinin hayatı fena halde defolu. Güce yaltaklanarak yaşamayı içselleştirmenin kaçınılmaz sonucu bu. Zaman zaman kontrollerini yitirip boylarını aşan birtakım çıkışlar yapsalar da sonrasında tuttukları köşelerin iyi, arkalarının sağlam olduğunu hatırlayıp suspus pozisyona geçiyor ve kaldıkları yerden icraatlarına devam ediyorlar. Yelkenleri ne zaman indirmeleri gerektiği konusunda çok ustalar!..
Bunlarınki tam anlamıyla pozisyon ve rant hedefli kayıkçı kavgası…
Kokuşmuşluğun hangi boyuta ulaştığını gösteren bir gelişme de Gaziantep’te yaşandı… Gaziantepspor Teknik Direktörü Marius Sumudica, bir menajerin kendisine iki futbolcunun transferine yardımcı olmasına karşılık rüşvet teklif ettiğini söyledi. Fakat, Sumudica’nın bunu idmanı izlemeye gelen gazetecilere açıklaması tuhaf. Bu olay, basın toplantısıyla tüm ülkeye duyurulmalı, yetkili merciler de hemen gerekeni yapmak üzere harekete geçmeliydi. Ayrıca Sumudica rüşvetçi menajerlerin isimlerini de açıklamalıydı. Öznesiz iddialar kısa sürede unutulup gidiyor çünkü…
Sumudica’nın yaşadığı; menajerlik kurumunun fütursuzluğunu, yöntemlerini ve oyun üzerindeki hakimiyetini ortaya koyan bir örnek. Çalışma prensipleri, “Takımlara oyuncu kakalayarak rant elde etmek” şeklinde özetlenebilir. Bu yolda bir miktar parayı rüşvet olarak dağıtmak, “Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemedikleri” anlamı taşıyor. Kaşıkla verip kepçeyle almak gibi, onlar da rüşvetle verip komisyonla alıyorlar…
Medya ise yayıncı kuruluş başta olmak üzere, tavsiye ve öneri şeklinde sürekli gündeme getirdiği transfer haberleriyle menajerlerin ortağı gibi çalışıyor. Menajerlere yol açmayı görev bellemişler adeta. Yayıncı kuruluş, özellikle yabancı oyuncu transferlerinin maçların izlenilirliğini arttıracağını biliyor. Öncelikli hedefleri; transferin, futbolun bir numaralı olmazsa olmazı şeklinde algılanmasını sağlamak…
Bütün bunları göz önüne aldığımızda futbolu perde arkasında; yayıncı kuruluş, diğer medya grupları ve menajerlerden oluşan bir “rant şebekesinin” yönettiğini söylemek yanlış olmaz. Federasyonun, bu kurumların istemediği kararları alma gücü yok. İlişkilerin görünen yüzü bile böyle açık tezgahları ortaya koyarken, kapalı kapılar ardında neler yaşandığını tahmin etmek zor değil elbette…
Hem bu kurumlarda yer alıp hem de temizlik talep etmek ise ortamın çürümüşlüğüne yakışan bir absürtlük…