YORUM | BÜLENT KORUCU
Devlet korku ikliminin derecesini yükseltmek istediğinde Kürtleri evlerinden toplardı; şimdi de aynı şey yapılıyor. Tek fark tabelaya Kemalist yerine Erdoğanist yazıyor olması. Asker hakisine biraz İslamcı yeşili katınca aynı netice alınıyormuş; onu öğrendik. ‘Eskiden daha insafsızdılar’ tezine katılmıyorum. Fark sosyal medyanın sağladığı cılız ışık. Tamamen karanlık bir ortam elde edemediklerinden daha usturuplu zulmediyorlar. Hepsi o kadar. Artık köy yakmıyorlar, zira yakacak köy kalmadı ama yakanlara dokunulamıyor hâlâ. Beyaz Toroslar dolaşmıyor lakin eski bagajların hesabı da sorulmuyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2014’te düzenlenen Kobani eylemlerini yönlendirdikleri gerekçesiyle 82 kişi için gözaltı kararı verdi. Listede eski milletvekili ve HDP’li Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, HDP’li RTÜK üyesi Ali Ürküt, eski milletvekilleri Ayla Akat Ata, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Nazmi Gür, Emine Beyza Üstün, Emine Ayna, MYK üyesi Alp Altınörs ile mevcut ve eski HDP yöneticiler var.
AKP, Doğu Akdeniz’de tornistan yapıp gemileri limana çekince apar topar diplomasi konferansları düzenlemeye konuldu. Dış politikadaki ricatı ekonomi izledi; Merkez Bankası faizi iki puan birden yükseltirken, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu da SWAP limitini yüzde 1’den yüzde 10’a çıkardı. Dolar aldı başını gidiyor. Cemaate mensup oldukları iddiasıyla operasyon yapılan ve sayıları 700 bine yaklaşan insanlar, eksikliğini hissettikleri iktidar ve güç duygusunu yaşatmıyor. İki cephedeki hüsranı ve eziklik hissini yine Kürtleri ezerek gidermenin peşindeler. Altı yıl önceki olayla ilgili işlemin zamanlamasının absürtlüğü bir yana kimi isimler daha önce zaten tutuklanmıştı. Hatta Ayhan Bilgen suçsuzluğunu Anayasa Mahkemesi kararıyla tescilleyip hem tahliye hem tazminat hakkı elde etmişti.
Operasyonun itici faktörleri arasında, Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın ikbal endişesini de sayabiliriz. AKP-MHP Bloku karşısındaki Millet İttifakı’na dışardan destek veren HDP’yi şeytanlaştırma planları uzun süredir devrede. Bu gözaltılar o süreci hızlandırmayı amaçlıyor. Havuz medyası CHP’den çıkabilecek demokrasi ve hukuk yanlısı seslere karşı önceden hazırlıklı. Bu defa beklemedikleri bir isim Tuncay Özkan da operasyonu eleştirdi. Sezgin Tanrıkulu gibi vekiller ve topyekun CHP’yi teröre destek iddiasıyla sindirmeyi amaçlıyorlar. Dokunulmazlıkların kaldırılması gibi sabıkaları olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mithat Sancar’a geçmiş olsun telefonu bile yandaşları çıldırtmaya yetti. İstanbul seçimlerini kaybetmelerine yol açan HDP’li seçmeni CHP’den dolayısıyla Millet ittifakı’ndan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Bu planlar diğer ihtimallerle karşılaştırıldığında daha az ürkütücü geliyor. Zira Millet İttifakı’nı değil bizzat milleti bölmek asıl ve nihai amaç gibi görünüyor. Her şeye rağmen direnen Kürtleri döve döve koparmak istiyorlar. Duygusal kopuşu tetikleyecek ne varsa yapıyorlar. Tecavüzcü uzman çavuşun serbest bırakılmasından tutun mevsimlik işçilerin linç edilmesine kadar; bir büyük plan adım adım uygulanıyor sanki. Derin devletin sözcüsü Mehmet Ağar’ın bile ‘düz ovada siyaset’ türküleri söylediği günlerden geldiğimiz yere bakar mısınız?
Dikkat çeken önemli ayrıntı Siyasal İslami geçmişi de olan Altan Tan ve Ayhan Bilgen gibi isimlerin hedefe konulması. Duygusal kopuşu geciktiren en önemli faktör din ve bugün dindar Kürt siyasetçiler operasyonların merkezine konuyor. Çağrıldığında gitmeye hazır bir belediye başkanını zırhlı özel harekat aracına bindirerek gözaltına almak rastgele bir tercih değil.
Siyasetin önü tıkandığında PKK’nın mecburi istikamet olduğunu bilmeyecek kadar aptal değiller. En kötüsü de bunu bilerek yapıyorlar. Karşılarında siyasetçiler yerine silahlı adamları görmek istiyorlar.