Karşılıklı demeçler yaman. “Türkiye provokasyonlarına son verirse görüşmeler başlar” diyen Yunanistan Başbakanı K. Miçotakis sürdürüyor: “Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki kara suları hudutlarını uluslararası hukuk kapsamında görüşmeye hazırız ama bunu tehdit altında yapmayacağız. Tehditleri sonlandırın ki görüşmeler başlasın.” Erdoğan tehditle yanıt veriyor: “Ya siyaset ve diplomasinin diliyle anlayacaklar ya da sahada yaşayacakları acı tecrübelerle anlayacaklar.”
Sadece demeçlerin dili yaman değil. Dillerdeki sertlik uygulamada da aynıyla vaki. Karşılıklı NAVTEX’lerin ardından tatbikatlar geliyor. Önce Yunanistan Kıbrıs’la tatbikat yapıyor, Fransa ve hatta Libya’da Türkiye’ye yakın duran İtalya da katılıyor. ABD katıldı denemez, ancak uçak gemisi Eisenhower’in bölgede olduğu biliniyor.
Ardından Türkiye ile KKTC “ortak” tatbikatı başlıyor.
Almanya ara buluculuk yapmak ister gibi, ama AB üyesi Yunanistan ve Kıbrıs’ı desteklediğini açıklıyor. Rusya sinekten yağ çıkarma peşinde. Türkiye Batılı müttefiklerinden ne kadar uzaklaşırsa o kadar işine geliyor ve hem nalına hem mıhına politikası izliyor.
İki ülke arasında ipler gerildikçe geriliyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki güç dengesi Türkiye’nin lehine, ancak gerilen ipin bir ucunda Türkiye diğerinde tek başına Yunanistan yok. Yunanistan arkasına AB ve özellikle Fransa’yı almış, örtülü Amerikan desteğini sağlamışken Türkiye tecrit durumda. Ancak yine de arkalarında kimler olursa olsun, bir çatışmadan öncelikle iki ülke halklarının zarar göreceği tartışmasız. Ve bir çatışma olasılığı yok denemez.
Henüz eller tetiğe gitmedi, ancak karşılıklı silahlanma tırmanışta. Saflar ileri mevzilerden tutuluyor. Bir Yunan savaş gemisiyle Türk arama gemisi arasında bir sürtüşme yaşandı, büyümedi. Ancak yenisi patlak verebilir ve bu kez büyüyebilir. Ya da iki rakip uçaklarıyla karşı karşıya gelip “it dalaşı” “kaza” ile sonuçlanabilir. Çünkü yığınak karşılıklı artırıldığı gibi ne demeçlerin dozajı ne de iç politikada milliyetçiliğe verilen gazda bir azalma yaşanıyor. Tersine iç politikada milliyetçi ön yargılardan medet umulduğu ortada. Mehterin davullarına vuruldu vurulacak!
Sorun, 6 ekiyle 18’e tamamlanan, Lozan’la Yunanistan’a bırakılmış 12 ada ve hatta kıta sahanlığıyla münhasır ekonomik bölgeler (MEB) de değil. 12 ada on yıllardır sorun olmadı, şimdi neden olsun? Ama oluyor. Silahtan arındırılmış olacaklarken silahlandırılıyorlar -bu sorun sayılıyor? Peki neden şimdi silahlandırılıyor ya da itiraz neden şimdi geliyor? Kıta sahanlığı epeydir sorundu. Neden şimdi alevlendiği önemli? Neden Türkiye önce Libya ile anlaşma imzalayarak bir MEB açıkladı ve ardından Yunanistan’ın Mısır’la imzaladığı MEB anlaşması geldi, neden şimdi?
Yanıt tartışma götürmez açıklıkta: Çünkü Doğu Akdeniz’de doğal gaz yakın zamanlarda bulundu ve eskiden pek de önemsenmeyen bölge şimdi fazlasıyla kıymete bindi. “Adalarımız” dendi, “Mavi Vatan” dendi, kıta sahanlığı sorunu önem kazandı. Tümünün altında Doğu Akdeniz’in gazı var!
Kimin egemenlik alanında kalacaksa, çıkarılacak gazın, o çok propaganda edilen “yerli-milli” olacağı da yok! Şimdiden anlaşmalar imzalamış ya da bölgede olan dev uluslararası enerji tekelleri var. İtalyan ENİ, Amerikan Exxon Mobil, Rus Novatek, Fransız Total gibi. Ya Yunanistan ya da Türkiye, isterse başta Hellenic Petroleum veya TPAO devreye girsin, en çok Mobil, Total ya da bir başka uluslararası tekelle ortak işletecekler. Ama yine de Yunan ve Türk işbirlikçi tekellerine bir parça yağlı kuyruk düşecek. Ya Yunanistan ve Türkiye halklarına? Onlara küçük de olsa bir pay verilecek mi? 5 kuruşluk olsun bir çıkarları olacak mı burjuvalarının elde edeceği yağlı kuyruktan? Yanıt, hayırdır. Sıfırdır! Türkiye ve Yunanistan’da şimdiye kadar hiç petrol ya da maden bulunmadı mı, hiç fabrika ve banka yok mu? Hangisi kendi ülkesinin işçi ve emekçisine 5 kuruş verdi? Salgında bile sadece faizle kredi açtılar!
Gerginlikten halkların 5 kuruşluk çıkarı yoktur.
Emperyalistler, gemilerinizle, üslerinizle çekip gidin bölgeden!
İki ülkenin burjuva egemenleri, emekçilere güvenip efelenmeyin, oturup anlaşın aranızda!
Emekçi halklara barış gerek!
Reklam