Gezi Parkı’nda bir polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Erdoğan’a meydan okudu: “İsterseniz beni idam edin ama söyleyeceğim. Çocuğumun katili bu ülkenin cumhurbaşkanıdır.”
Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin açılan davanın 17. duruşması İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Saat 10.20’de başlayan duruşmaya Berkin Elvan’ın annesi, babası, kız kardeşi, sarı basın kartı olan iki gazeteci ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve avukatlar katıldı. Sanık polis memuru Fatih Dalgalı ise SEGBİS ile savunma yaptı.
Baba Sami Elvan, mahkeme çıkışında yaptığı basın açıklamasında “Ailem yedi yıldır acı çekiyor. Dönemin başbakanı ailemi yuhalattı. Hangi vicdana sığar bu? İsterseniz beni idam edin ama söyleyeceğim. Benim çocuğumun katili bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Çocuğumuzu vuran kişi tetikçi, asıl katiller yargılanmalı. Biz onların peşinde olacağız” dedi.
“13 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK NASIL TERÖRİST OLABİLİR”
medyascope.tv’den Sahra Atila’nın haberine göre duruşma Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’ın konuşmasıyla başladı. “Bu ekrandaki katil benim çocuğumu vurdu” diyen Elvan sözlerine şöyle devam etti:
“Benim çocuğum özellikle seçildi. Hiçbir olay yokken benim çocuğumu bu ekrandaki katil, tetikçi vurdu. 13 yaşındaki bir çocuk nasıl terörist olabilir? Bunu açıklasınlar. Bir emniyet müdürü devlet bakanına “Berkin Elvan’ın illegal fotoğrafları servis edildi” diye mail yolluyor. Ailem yedi yıldır acı çekiyor. Dönemin başbakanı ailemi yuhalattı. Hangi vicdana sığar bu? 13 yaşındaki bir çocuğun terörist olduğu iddiasını aklamanız gerek. O dönem Abdullah Gül, Devlet Bahçeli arayıp başsağlığı diledi. Bu çocuk teröristse bu insanlar başsağlığı diler miydi? İsterseniz beni idam edin ama söyleyeceğim. Benim çocuğumun katili bu ülkenin cumhurbaşkanıdır. Karar verirken çocuğunuz varsa aklınıza onları getirip verin”
“MAHKEMENİZE, HER ŞEYE İSYAN EDİYORUM”
Sami Elvan konuşmasının ardından salondan çıkarken anne Gülsüm Elvan konuşmasına ölüm orucunda ölen avukatları Ebru Timtik’i anarak başladı. Gülsüm Elvan, beyanına “Ben bugün anne değilim Berkin’im! Ben bugün okulda olmak yerine neden toprağın altındayım?” diyerek başladı. Berkin Elvan’ı devletin mağdur ettiğini söyleyen Gülsüm Elvan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bizi kimse mağdur etmedi, Berkin’i yalnızca devlet mağdur etti. Devlet benim çocuğumun üzerine oynadı. Benim çocuğumu o katil aldı benden, başkası emir verdi. Hâlâ görevinin başında, çocuğu ona baba deyince benim çocuğumu düşünüyor mu? En baştan beri çocuklar ölmesin, analar ağlamasın dedim. ‘Adalet mülkün temelidir’ diyorlar. O adalet bize yok. Adalet sağlanmış olsaydı çocuklar ölmeyecekti. Siz öldürün diye benim çocuğum ne yapmış? Benim çocuğum 14 kilo haliyle sizi yargıladı. Mahkemenize, her şeye isyan ediyorum”
Anne Gülsüm Elvan, “Yeter artık, isyanımı duyun” diyerek duruşma salonundan dışarı çıktı.
“BİZ BU SALONDA YARGILANIYORUZ”
Berkin Elvan’ın ablası Özge Elvan, dava süreci boyunca ilk defa savunma yaptı. Berkin Elvan ile aralarında 11 ay olduğunu söyleyen Elvan, “Benimle Berkin’in arasında 11 ay var. Dokuz ay boyunca neler yaşadığımı anlatsam yetmez. Annemin gözüne her baktığımda evladının acısını yeniden yaşamaması için ona sarılmadım. Bu salonda biz yargılanıyoruz. Berkin’in masumiyetini anlatmaya çalışıyoruz. Bu çok ironik”.
“BANA NEDEN İŞKENCE EDİYORSUNUZ?”
Baştan beri Elvan ailesinin avukatlarının söylediklerinin standart şeyler olduğunu, konuştuklarının varsayım olduğunu söyleyen Dalgalı, “Konuştukları varsayım ve hayalidir. Keşif esnasında polis ve jandarmanın kavga ettiğini söylüyorlar. Bunu da ispat edemiyorlar. Kimsenin yaralanmasıyla, ölmesiyle bir ilgim yok” dedi. Anne Gülsüm Elvan, sanık Fatih Dalgalı konuşurken, “Sen katilsin, bana neden işkence ediyorsunuz” diyerek salondan çıktı. Sanık polisin avukatları da Elvan ailesinin avukatlarının beyanlarına itiraz ettiklerini söyleyerek, eski dilekçelerini tekrar ettiler.
Bir sonraki duruşma 9 Aralık 2020’ye ertelendi.