Koronavirüs salgınıyla mücadelede bugün birçok ülke, maske takılmasını öneriyor ya da bunu zorunlu kılan düzenlemeler yapıyor. Bu ülkeler arasında yer alan ABD’de ise bu konu oldukça tartışmalı. ABD’de bazı kişiler bunu bireysel özgürlüklerine aykırı olarak görüyor ve maske takmayı reddediyor.
Aslında, ABD’lilerin maske takmak istememesi çok da yeni bir durum değil. 1918-19 yıllarında dünya nüfusunun üçte birini etkileyen ve 50 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtığı tahmin edilen İspanyol Gribi salgını sırasında da halkın bir bölümü maske takmaya karşı çıkıyordu.
Virginia Üniversitesi Tarihi Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. E. Thomas Ewing, History Extra için kaleme aldığı makalede maske karşıtlığının dününü ve bugüne etkilerini yazdı.
Ewing’e göre, Amerikan halkı maskeyle ilgili düzenlemelere 1918’de de 2020’dekine benzer şekilde tepki verdi. Buna hemen uyum sağlayanlar olduğu gibi, ihmal edenler ve karşı çıkanlar da oldu. Halkın bu dönemde maske takmamak gerekçeleri de rahatsız olması, belli sağlık sorunları olanlar için zor olması veya unutkanlık olarak sıralanıyordu.
Ancak, o dönemde maske düzenlemelerine uymayanlara cezalar kesiliyordu. Ewing, geçmişteki örneklerin, bugün bu kuralları uygulamanın neden zor olduğuna ışık tutabileceğini belirtiyor.
Ogden’de iki kadına para cezası verildi
Bu örneklerden ilki Utah eyaletinde bulunan Ogden kentinde yaşandı. Aralık 1918’de şehirde maske yasasını ihlal eden iki kadın para cezasına çarptırıldı.
Büyük bir mağazada tezgahtarlık yapan Rhoda Williams, “müşterilerle ilgilenirken maske takmadığı” için suçlu bulundu. Williams’ın astımı vardı, bu yüzden doktorunun ifadesine göre maske takması “berbat bir deneyime” yol açıyordu. Görülen davada yargıç, Williams’a 10 dolar para cezası verdi.
Bir fırında çalışan Reynolds adındaki bir başka kadın da ceza yiyen bir diğer kişi oldu. Ancak bu kurala ilişkin itirazda bulundu. Görülen davada yargıç, Reynolds’ın maske kararını “isteyerek değil, dikkatsizce” ihlal ettiği gerekçesiyle 5 dolar para cezasına hükmetti.
Ewing, 1918’de yaşanan bu iki davanın 2020 yazında dünyanın dört bir yanında maske zorunluluğuna uymakta zorlanan kişilerde etki yaratması gerektiğini düşünüyor.
Gazetelerde maske tarifi yayımlandı
Kasım 1918’de uygulamaya konan Ogden kentindeki Grip Yönetmelikleri, gripten etkilenmiş insanlarla ilgilenen herkesin maske takmasını zorunlu kılıyordu.
Ayrıca diş hekimleri, katipler, asansör operatörleri gibi halkla yakın temas kuran herkes de bu kurala uymak zorundaydı.
Ogden Standardı kapsamında eyaletteki gazetelerde maske yapma rehberleri de yayımlandı: “Bir parça gazlı bez alın. Dört kez eşit şekilde katlayın. Köşelerinden ise ip geçirin. İspanyol Gribine karşı şimdiye kadarki tasarlanmış en iyi koruyucuya sahipsiniz.”
1918’de, 2020’de olduğu gibi, Amerikalılar kurallara uymaktan, kayıtsız bir şekilde ihmale kadar değişen davranışlarla maske düzenlemelerine tepki gösterdi.
Ewing’e göre Williams ve Reynolds davaları özellikle bu düzenlemelere karşı verilen tepkiler hakkında fikir verici: “Maskeler rahatsız ediciydi, belirli sağlık sorunları olanlar için zordu ve kolayca unutulabilirlerdi.”
İlk iki haftada binden fazla kişi tutuklandı
Peki, bireyler maske takmadıkları için neden cezalandırıldı ve bu tür motivasyonlar 2020’de benzer kuralların uygulanmasının zorluğu hakkında neyi ortaya çıkarıyor?
Ewing bu soruları farklı açılardan yanıtlıyor.
1918’de ve sonrasında San Francisco’da maske yönetmeliğine karşı geldikleri için kişilerin tutuklanması dikkatleri uyandırdığını söyleyen Ewing, “Çünkü bu tutuklamalar politik kararlar ile bireysel eylemler arasındaki çatışmayı vurguladı” ifadelerini kullandı.
Kararın ilk iki haftasında binden fazla insan maske takmadığı gerekçesiyle hapse gönderildi.
21 Kasım’da, sadece dört haftalık bir yaptırımın ardından maske emri sona erdi. Yeni yılda yeni İspanyol Gribi vakalarının sayısı artarken, maske düzenlemesi 17 Ocak 1919’dan itibaren tekrar uygulandı.
İki hafta sonra, 1 Şubat’ta, salgın biraz daha etkisini yitirdiğinde maske zorunluluğu yeniden yürürlükten kaldırıldı.
O dönemde San Francisco’da çekilen fotoğraflardan bahseden Ewing, kamusal davranışların maske gereksinimleri tarafından nasıl değiştirildiğini gösterdiğini aktardı.
Ewing, söz konusu fotoğrafları şöyle anlattı:
“Bir fotoğrafta, maskeli bir polis memuru, biri doğru bir şekilde maske takan, diğeri de boynuna maske takan iki kişiyi gözaltına alıyor.
İkinci bir fotoğrafta, maskeli bir polisi maskesiz bir kadını konuşurken görürüz. Fotoğrafın açıklaması olarak da “Hemen böyle birini alın” ifadeleri yer alıyor. Fotoğraf, memurun kadını maske takması için uyardığını gösteriyor.
Üçüncü bir fotoğraf ise bir polis memurunun maskeli bir adama, oturan maskeli bir adamın yanından geçerken eşlik ettiğini gösteriyor. Refakat edilen adam bir sigara tutuyor, bu yüzden sigara içmek için maskesini çıkarmış.”
ABD’nin birçok yerinde maske karşıtlığı vardı
Virginia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmayı aktaran Ewing, ABD’nin başka yerlerinde de maske kurallarına karşı nasıl karşı gelindiğiyle ilgili bilgiler sunduğunu söyledi.
Araştırmada şu haberlere erişildi:
- California, Sacramento’da Frank Bobich isimli ABD’li polise cebinde bir maskesi olmasına rağmen maskeyi kullanmak yerine “öldürülmeyi veya asılmayı” tercih ettiğini söyledi.
- Indiana, Fort Wayne’de C McKown, bir polis memurunun tramvay sürerken maske takma talebine karşı çıktığında tutuklandı.
- Kaliforniya’da 20 binin altında bir nüfusa sahip Bakersfield’ta, John Lynch, “yerel bir sinema salonunda maske takmayı kasten reddettiği için” tutuklandı.
- Lynch maskeye karşı o kadar öfkeliydi ki, şehir ya da hiç kimse ona maske taktıramadı. Sonunda polis de Lynch’i bakımevine kapattı.
Maske karşıtları yaygın mıydı?
Ewing, sorulması gereken sorulardan birisinin de “maske kararlarına karşı çıkan insanlar halkın ne kadarını temsil ediyor?” olduğunu belirtiyor.
Araştırmaya göre, gazetelerde yer alan bazı haberlerle maske kararına karşı çıkılması maskelerin güvenli veya sağlıklı olmadığı iddiaları ortaya atıldı.
California, Santa Barbara’da, Dr J. Clifford tutuklanmasının ardından konuşarak “Bu davayla mücadele etme sözü veriyorum çünkü Bir doktor olarak, sağlık kurulu tarafından öngörülen maskenin bir salgının yayılmasını önlemede herhangi bir faydası olduğuna inanmıyorum” dedi.
Maske takmayı reddeden bir Colarado, Pueblolu bir demir işçisi James McLaughlan ise Chicago’dan geldiğini ve orada maske takmanın zararlı olduğunu söyledi.
Üç sonuç: Kayıtsızlık, rahatlık ve cehalet
Yapılan araştırma Ogden’deki davalar gibi ülkenin diğer yerlerinde maske takmayı reddetmenin kayıtsızlık, rahatlık ve cehaletle bağlantılı olduğunu gösterdi.
Kaliforniya, Stockton’da, yerel gazetede yayınlanan tutuklama listeleri, kişilerin ya kararnameyi bilmediklerini ya da maskelerini takmayı önemsemediklerini gösteriyor.
Kaynaklar, tutuklananların sosyal statüsü hakkında ayrıntılı bilgi vermemesine rağmen, mevcut kanıtlar, tramvaylarda, restoranların dışında veya sokakta halk içinde tutuklananların farklı meslek kollarından insanlar olduğunu işaret ediyor.
Öte yandan alt-orta sosyal tabakalardan gelen insanlar, mekanikçiler, kondüktörler veya memurların maske takmayı reddettiği de görüldü.
Ancak Dr. Clifford gibi bir hekimin sağlık yönetmeliğini ihlal nedeniyle tutuklanması orta-üst Amerikan sınıfının da bu kuralları ihlal ettiğini ispatlıyor.
Cezalar ırkçı mıydı?
Ewing, işlerini yaparken maske takmayı reddeden kişilere kesilen para cezaları yönetmeliklerin farklı etkilerini da ortaya koyduğunun altını çiziyor.
Yönetmeliğin 28 Kasım 1918’de yürürlüğe girmesinden sadece bir gün sonra, W. Rayama isimli kişi aile berberinde çalışırken 5 dolar para cezasına çarptırıldı.
21 yaşındaki S. Hill ise, “müşterileri maske takmadan beklemek” suçundan tutuklandı. Restoran sahibi I. Ikemott da “müşterileri beklerken maske takmamakla” suçlandı.
Tutuklananlardan ikisi, Rayama ve Ikemott’un “Japon” olarak tanımlanması, bu yasaların, maskelerin gerekli olduğu belirli hizmet mesleklerinde belirli etnik grupları yoğunlaştıran yapılandırılmış ırkçılık biçimlerini güçlendirdiğini gösteriyor.
6 Kasım 1918’de maske takmayı reddeden bir grup katip ve garson mahkemeye çıkarıldı. Gazete haberlerinde tutuklanan insanların etnik azınlık nüfustan gelmediği de anlaşıldı. Bu da genç ve beyaz olmanın, bu yasaların ciddiye alınmaması gerektiği algısına katkıda bulunmuş olabileceği yorumunu güçlendirdi.
Cezaların sınıfsal farklıları
Ewing, araştırmanın kesilen cezaların sınıfsal olduğunu ortaya çıkardığını söylüyor.
Ogden’de, maske kararnamesini iptal etme kararı, yukarıda açıklanan tutuklamalardan sadece birkaç gün sonra, 9 Aralık’ta nispeten hızlı bir şekilde gerçekleşti.
Şehrin sağlık yöneticileri yaptıkları açıklamada maske yönetmeliğinin eşitsiz bir şekilde işlediğini itiraf etti. Fakir insanlara ihmalden verilen para cezaları zenginlere o denli uygulanmamıştı.
Demiryolu işçilerinden oluşan bir heyet, “maskeyi takmanın onlar için imkansız olduğunu, çünkü onları temiz tutamadıklarını veya sterilize edip değiştiremediklerini” belirtti.
Daha fazla tartışmadan sonra, “maske düzenlemesinin kaldırılması” önergesi kabul edildi ve hemen yürürlüğe girerek, sosyal düzenlemede iki haftalık deneyime son verildi.
Bugün için dersler
Ewing, Ogden’deki maske meselesinin çözümü bugün için önemli dersler verdiğini söylüyor.
COVID-19 salgını sırasında, maske takmayanların maske takanlarla çatışması ve maske karşıtı protestoların medyada geniş bir şekilde yer bulduğunu hatırlatan Ewing sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belki günümüzün zorlu kamusal ikliminde Ogden’in marjinal popülasyonlar üzerindeki farklı yaptırımları kabul ederek; koşullar değiştikçe politikaları değiştirerek; birden çok bakış açısını dinleyerek aldığı maske zorunluluğunu sona erdirdiği kararından bir ders çıkarabiliriz.
En önemlisi ise 1918’deki maske karşıtlığı bize bireysel kısa vadeli davranışları sosyal ihtiyaçlar bağlamında konumlandırmanın önemini öğretir.”
Amerikalıların yıllarca olmasa da aylarca daha maske takacağını işaret eden Ewing şöyle konuştu:
“Ogden’de maske kararının ilk aşamalarında gazeteler maske takmayı kabul edenleri de etmeyenleri de yazdı. Her iki yaygın sosyal davranış şekli de sosyal sınıfın ötesine geçiyor gibi görünüyordu.
Orta düzeyde maske politikalarına sahip bir şehirde bu yaygın kamusal davranışların her ikisi de 2020’de COVID-19 ile başa çıkmak için uyarı niteliğinde bir uyarı sağlıyor.
Tarihsel kayıtlar bizi hangi bakış açısının daha sürdürülebilir olacağını sormaya zorluyor:
Toplumun refahında kalıcı iyileşme sağlamak için bireysel davranışı değiştirmeye yönelik bir taahhüt mü, yoksa virüsün binlerce kurbanı daha enfekte etmesine izin verebilecek ağır sağlık düzenlemelerine karşı artan tepki mi?”