Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Eğitimin asıl yükü öğretmen maaşı ile ilgilidir. MEB’in bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz” açıklamalarına eğitimcilerden tepki geldi. Eğitim Sen, Bakan Selçuk’un açıklamalarını piyasanın gözüyle yaptığını ve talihsiz olarak nitelerken öğretmenler ise Bakana “Yoksulluk sınırında yaşıyoruz. Geçinebilmek için ek iş yapıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Türk-İş’in 2020 mayıs ayı araştırmasına göre ise yoksulluk sınırı 7 bin 942 liraya yükseldi ve öğretmenler bu rakamın yarısını bile alamıyor.
“BAKAN PİYASANIN BAKTIĞI YERDEN BAKIYOR”
Bakan Selçuk’un açıklamalarını talihsiz olarak niteleyen Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan, “Bakanın sözleri piyasacı bir yaklaşım ifade ediyor” dedi. Bu yaklaşımın özünün kamusal bir hizmet olan eğitimde maliyetleri olabildiğince düşürmek ve hizmeti daha az maliyetle sürdürme istediğini ortaya koyduğuna işaret eden Bozdoğan “Ayrıştığımız nokta tam da burası. Biz kamu hizmetini bir hak olarak görüyoruz. Kamu hizmeti bir hak olduğu için onun alınıp satılabilir, piyasanın mantığıyla değerlendirilmesi mümkün değil. Burada maliyet hesabı yapmak yöneticilerin önceliği olmamalı. Bakan piyasanın gözüyle baktığı için onun açısından öncelik öğretmen maaşlarını olabildiğince düşürmek” ifadelerini kullandı.
“KABUL EDİLİR AÇIKLAMALAR DEĞİL”
Bakanın “Öğretmenlere verilen maaş yetersiz onu artıralım, eğitimin diğer gereksinim duyduğu alanlar için de daha fazla bütçe ayıralım” vb. söylemlerde bulunmadığına dikkat çeken Bozdoğan, “Eğitime daha fazla pay ayrılması hele hele salgın döneminde bütçenin artırılmasına yönelik bir çalışma yok. Bu da başta ifade ettiğim gibi yönetimin, siyasi iktidarın meseleye, kamu hizmetlerine, yurttaşa götürülen hizmete, kamu görevlilerine verilen ücrete dönük bizim kabul edemeyeceğimiz yaklaşımın dışa vurumudur. Yapılan açıklama talihsizdir ve kabul edilebilir değil” dedi.
“EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE ARTIRILMALI”
Eğitimi ayrılan payın her sene miktar olarak arttığına ama oransal olarak değişmediğine dikkat çeken Bozdoğan, “Zaten salgının başından beri ifade ediyoruz salgınla mücadele için eğitime ayrılan bütçenin artırılması gerekiyor. Bugün arkadaşlarımız uzaktan eğitime başlayacaklar, kimisi sorumluluk sınavları için okullarda olacak. 21’inde aşamalı ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitim başlayacak bütün bunlarla ilgili okullarda çok ciddi eksiklikler var. Okullara gittiğinizde hiçbir önlem alınmadığını görüyorsunuz. Bunun temel nedeni de okulların içine düşürüldüğü kaynak ve çalışan sıkıntısı. Okullar yeterli bütçeleri olmadığı için kendi önlemlerini almaya çalışıyorlar. Merkezden gelen herhangi bir katkı, destek söz konusu değil” değerlendirmesinde bulundu.
“BAKAN EĞİTİME AYRILAN BÜTÇEDEN NEDEN SÖZ ETMİYOR?”
Öğretmenler ise Bakan Selçuk’un sözlerine “Zaten yoksulluk sınırının altında yaşıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Rıdvan Öğretmen, Bakanın özel okul sahibi gibi çalışma yürüttüğüne dikkat çekerek, “Öğretmen maaşlarının yük olduğunu söylüyor Sayın Bakan da eğitime ayrılan bütçeden neden söz etmiyor? Ya da diğer bakanlıkların ve kurumların ödeneklerini tartışalım bu vesileyle. Mesela İçişleri Bakanı, polislerin maaşı bize yük diyor mu hiç? Bekçi maaşları, öğretmen maaşlarının üzerinde ama bize yük oluyor da denmedi. Diyanetin de imamlar için böyle açıklamaları yok. Ama öğretmen dostu olduğunu söyleyen bakan bu ifadeleri kullanıyor” dedi.
ÖĞRETMENLER: YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞIYORUZ
Yük olduğu belirtilen öğretmenlerin maaşlarının yoksulluk sınırının altında olduğuna vurgu yapan Rıdvan Öğretmen “Öğretmenler geçinebilmek için hayatlarından birçok şeyi kısıyor. Dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 7 bin 942 lira olduğu bir yerde hangi öğretmen bu parayı alıyor? Öğretmen arkadaşlarımızın ek işlerle yaşamlarını devam ettirmeye çalıştığını biliyoruz. Artan enflasyon, giderek artan pahalılık, alım gücü giderek düşen bu maaşla yaşamaya çalışmak da bize ağır bir yük” dedi.
“KREDİ KARTLARIYLA YAŞIYORUZ”
“Maaşlara değil koronavirüse odaklan” diyerek Bakan Selçuk’a seslenen Cemal Öğretmen ise “15 yıllık öğretmenin maaşı bile 4 bin 900 TL. OECD ülkeleri içinde sondan 5. sıradayız. Yoksulluk sınırının altında yaşıyoruz. Ek ders veya kurs almayan öğretmenler olarak geçinmekte çok zorlanıyoruz. Kredi kartlarıyla yaşıyoruz” dedi. Öğretmenleri bu koşullarda, bu maaşlara mahkum edenlerin öğretmenlere bunu bile çok gördüğünü söyleyen Cemal Öğretmen “Bu söylem ülkenin geleceğini yetiştirenlere, bilime, aydınlanmaya karşı da bakanın bakışını ortaya koyuyor” diye konuştu.
“BAKAN ASIL OLARAK EĞİTİME EK BÜTÇE İSTEMELİ”
Bakanın açıklamalarının eğitimde süren özelleştirme politikalarından bağımsız olmadığını belirten Ayşe Öğretmen de “Eğitime ayrılan bütçe denizde kum tanesi bile değil. Okullar kaderine terk edilmiş durumda. Okulların her türlü ihtiyacını veliler karşılamakta. Eğitim emekçilerinin ücretlerine göz diken ve mümkünse en az ücretle en çok işi yaptırmanın, modern köleliği dayatan bir sistemle karşı karşıyayız” dedi.
Öğretmenlerin alım gücü her geçen gün azalıp enflasyon karşısında erirken öğretmenlerin aldığı maaşa göz dikilmesini eleştiren Hüseyin Öğretmen de bu söylemlerin öğretmeni toplum karşısında itibarsızlaştırmaya yönelik olduğunu vurgulayarak “MEB’in yatırım bütçesi genel bütçe içerisinde her geçen yıl azalıyor. Sayın Bakanın bakanlık yatırım bütçesini artırmak yerine öğretmen maaşını ‘yük’ olarak değerlendirmesi pandemi koşullarında okullarda yapması gerekenleri de gözden uzaklaştırma, hedef saptırmadır” diye konuştu.
Onur Öğretmen ise, bakanın öğretmenleri yük olarak görmek yerine hazineden eğitime ek bütçe talep etmesi gerektiğini söyledi.
Bakanın açıklaması öğretmenleri çalışmadan para kazanmak istemekle suçlayan Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal’ı akıllara getirdi.
Reklam