Ahmet Telli, Ahmet Türk, Ayşe Gökkan, Ayşe Semiha, Füsun Demirel, Mithat Sancar, Murathan Mungan, Nur Sürer..
Siyaset, edebiyat ve insan hakları alanından tam 76 isim Apê Mûsa’nın 100’üncü yaş dönümünde Gazeteci Hüseyin Aykol’un çağrısıyla Kürt bilgesi Apê Mûsa’ya dair anılarını yazdı. “Apê Mûsa Musa Anter 100 yaşında!” Aram Yayınları’nca okurla buluşturuldu.
Yaklaşık 60 sayfadan oluşan kitabın “Sunuş” yazısı yine Hüseyin Aykol’dan “Önsöz”ü ise Tarık Ziya Ekinci’den. Kitapta, Anter’in çocukları Anter Anter, Rahşan Anter ve Dicle Anter’in babalarına ilişkin anılarına da yer verildi.
“İlk öncülerimizin ve Apê Musa’nın yerini doldurmak için çalışıyoruz”
Kitabın editörlüğünü yapan Hüseyin Aykol “Sunuş” yazısında şöyle diyor:
“Apê Mûsa 100 Yaşında! Kürt basınının kurucuları Bedirxan ailesinden sonra, ‘bu kulvarda faaliyette birkaç isim daha sayın’ dense, ilk akla gelen kişi herhalde Musa Anter’dir.
“Tarihin ironik bir cilvesi olsa gerek ki, Bedirxan ailesinin damadı olan Apê Musa, Kürt medyasının ikinci kuşağını neredeyse tek başına temsil etmekte. Üçüncü kuşağı temsil eden ve dolayısıyla Musa Anter’in yerini doldurmaya çalışan bizler ise binlerce insanız. İlk öncülerimizin ve ardından gelen Apê Musa kuşağının yerini doldurabilmek için gece-gündüz demeden ve canımız pahasına çalışıyoruz.”
Ekinci: Şükranlarımı sunuyorum
“Demokrasi Şehidi Kürt Bilgesi Musa Anter 100 yaşında!” başlıklı Önsöz yazısında Tarık Ziya Ekinci, Musa Anter’le 1943 yılının yaz aylarında İstanbul’da Dicle Talebe Yurdu’nda tanıştığını belirterek şöyle anlatıyor:
“Musa Anter Yönetim Kurulu üyesiydi. Yurda gittiğimde Musa Anter beni sempatiyle karşıladı ve yurda kaydımı yaptırdı. Üç ay süren yaz ayları boyunca gireceğim fakülteyi belirlemek için Dicle Yurdu’nda kaldım. Bu vesileyle Musa Anter ve onun arkadaşları başta Faik Bucak olmak üzere birçok kişiyle tanıştım.
“Musa ve arkadaşlarının kendi aralarında Kürtçe konuştuklarını duymak beni mutlu ediyordu. Diyarbakır’da veya Lice’de bulunduğum hissiyatını yaşıyordum. Bundan mutluluk duyuyordum. Ama o günkü koşullarda bunların neden Kürtçeyi tercih ettiklerini veya Kürtçe konuşmanın ne anlama geldiğinin bilincinde değildim.
“Musa Anter sürekli olarak ‘Allah’ım bana şerefli bir ölüm nasip et, beni mutlaka Kürt halkına hizmet içinde öldür’ diyordu. Allah onun isteğini yerine getirdi. Musa Anter arkadaşımı 100. doğum yıldönümünde sevgi ve saygıyla anarken, Kürt ulusal demokratik hareketine yaptığı büyük katkılar nedeniyle şükranlarımı sunuyorum!..”
Musa Anter’e dair anıları kitapta yer alan tanınmış diğer 71 kişi
Ahmet Telli, Ahmet Türk, Ayşe Gökkan, Ayşe Semiha, Bahoz Şavata, Batê Batê, Beser Şahin, Celal Ekin, Doğan Özgüden, Eren Keskin, Ercan Kanar, Esra Çiftçi, Fayik Yağızay, Fehmi Işıklar, Feratê Dengizî, Ferit Aslan, Fethi Gümüş, Fırat Konak, Fikret Başkaya, Filiz Uğuz, Fırat Cewerî, Füsun Demirel, Genco Akbal, Gültan Kışanak, Günay Aslan, Halil Ergün, Halil İncesu, Hamit Geylani, Hatip Dicle, Hicri İzgören, İbrahim Gürbüz, İlkay Akkaya, İsmail Beşikci, Kenan Azizoğlu, Mazlum Çimen, Mehmet Tanhan, Mele Reşit Irgat, Metin Kahraman, Mirhem Agit, Mithat Sancar, Murathan Mungan, Naci Kutlay, Nur Sürer, Nura Konak, Nuri Sınır, Osman Özçelik, Pervin Buldan, Ragıp Duran, Ramazan Ülek, Ragıp Zarakolu, Remzi Kartal, Rotinda, Serhat Bucak, Sinemxan Bedirxan, Sırrı Sakık, Suna Aras, Şefik Beyaz, Şehmuz Aslan, Şenol Yorozlu, Şevîn Civak, Ümit Elçi, Vecdi Erbay, Veysi Ayus, Xerzân Çiya, Yekta Uzunoğlu, Yıldız Gültekin, Yılmaz Yakut, Zana Farqînî, Zozan Uzun, Zübeyir Aydar.
Anter’in çocuklarının yazılarındanAnter Anter: “1963 senesinde ilk defa İstanbul’dan köye yani Nusaybin’e gittim. O zaman 18 yaşındaydım ve Kürtçe bilmiyordum. Gittiğim zaman bütün akrabalarım beni çok etkiledi. Bu yüzden, kalıp Kürtçe öğrenme kararı aldım. Köyde dokuz ay kaldım ve çat pat Kürtçe öğrendim. İstanbul’a döndüğüm zaman eve geldiğimde yani Suadiye’deki evimize, babam bahçede çiçekleriyle uğraşıyordu, ben de kendisine “Merhaba baba” dedim, Türkçe olarak! Babam önce tanımadı; çünkü çok değişmiştim, fizik olarak. Bana baktı ve Kürtçe “Lawo tu çawayî?” dedi; ben de kendisine “Anlamadım baba” dedim. Yüzü buruştu “Git içeri annene” dedi. Ben bunu bilerek yapmıştım. Aradan bir-iki gün geçti. Babam benle hiç konuşmuyordu…” Rahşan Anter: Ben beş sene Adana’da kadım, rahmetli eşimin işi dolayısıyla, Babam beni görmeye gelmişti. Babam da biliyorsunuz Adana Lisesi’nde okuduğu için “Hadi kızım beni Adana Lisesi’ne götür” dedi. Adana Lisesi’ne gittik. Orada hatıralarını anlattı. Orada kocaman palmiyeler vardı, ‘Bak kızım bu ağaçları ben diktim’ dedi. Ay, ne kadar mutlu oldum, anlatamam…” Dicle Anter: Vurulduğu zaman 42 yaşındaydım ve onunla olan birlikteliğimizi düşündüm o zaman. Bu 42 sene içinde 5 yıl bile beraber kalmamışız. Onun cezaları, benim sürgünlerim…En güzel anılarım 70 senesinin yazıydı. Babamla bir aydan fazla beraber kaldık. O sabah kahvaltısını hazırlarken, ben de gazete ve ekmek almaya giderdim. Ben gazetenin spor sayfasına o da köşe yazılarına bakardı. Sonra bana “herkesin mesleği ayrıdır” derdi. Hatta bana takılırdı, “Elâlemin çocukları kafalarıyla sınıf geçiyor Dicle de ayaklarıyla der” ve kahkahayı basardı…” |