Gezi davası kapsamında 840 gün cezaevinde kaldıktan sonra 18 Şubat’ta tahliye olan ancak cezaevinden çıkışından sonra gözaltına alınan ve bir gün sonra da 15 Temmuz Darbe Girişimi kapsamında tutuklanan Osman Kavala, dün de (9 Mart) aynı dosyadan bu kez de ‘‘siyasal veya askeri casusluk’’ suçundan tutuklandı.
Tutuklama kararını veren Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, buna gerekçe olarak Kavala’nın o dönem Woodrow Wilson Merkezi Ortadoğu Programı Direktörü olan Prof. Henri Barkey’yle “yoğun şüpheli ilişkileri”ni gösterdi.
Ancak Osman Kavala ve Henri Barkey’in kullandığı telefon numaralarının HTS kayıtlarını analiz eden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Müdürlüğü, 1 Ocak 2010 ile 15 Temmuz 2016 arasında herhangi bir görüşmeye rastlanmadığına dair bir inceleme raporunu mahkemeye iletmişti.
Osman Kavala da mahkemedeki ifadesinde darbe girişiminden üç gün sonra 18 Temmuz 2016’da Karaköy lokantasında yediği bir yemek sırasında Henri Barkey’yle karşılaştığını söylemiş, Barkey de Deutsche Welle’ye verdiği röportajda bu bilgiyi doğrulamış ve ‘‘ayaküstü dört beş dakika sohbet ettik’’ demişti.
Kavala: ‘‘Tutukluluğumu ne pahasına olursa olsun devam ettirme niyeti endişe vericidir’’
Avukatları aracılığıyla bir açıklama yapan Osman Kavala, dünkü tutuklama kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu ‘‘derhal serbest bırakılma’’ kararını boşa çıkarma amacı güttüğünü söyledi.
Kavala, “Öncekiler gibi hiçbir delile dayanmayan ancak öncekilerden daha da saçma olan bu iddianın, Yargı Reformu paketinin getirdiği, iddianame öncesi 2 yıllık tutuklama süresi kısıtlamasını ve AİHM’in ihlal kararını boşa çıkartmaya yönelik olduğu açıktır. Tutukluluğumu ne pahasına olursa olsun devam ettirme niyetinin, yargı mensuplarını yasaları ihlal etme noktasına sürüklemiş olduğunu görmek son derece üzücü ve endişe vericidir. Normal karşılanması halinde bu davranış, ceza davaları için tehlikeli bir örnek oluşturacaktır’’ dedi.
Avukat Koyuncu’dan mahkemeye eleştiri: ‘‘Sizin yerinize ben utanıyorum’’
Osman Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu bugün bir açıklama yayınlayarak aynı soruşturma dosyası kapsamında üç kez tutuklanıp bir kez tahliye edilen müvekkilinin açık bir hukuksuzluğa uğradığını savundu.
Koyuncu, ‘‘Osman Kavala, 2017/96115 sayılı soruşturma kapsamında, 1 Kasım 2017 tarihinde TCK’nin 309. ve 312. maddelerinden tutuklandı. Osman Kavala, 2017/96115 sayılı soruşturma kapsamında, 11 Ekim 2019 tarihinde TCK’nin 309. maddesinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen tahliye edildi. Osman Kavala, 2017/96115 sayılı soruşturma kapsamında 19 Şubat 2020 tarihinde TCK’nin 309. maddesinden tutuklandı. Osman Kavala, 2017/96115 sayılı soruşturma kapsamında 9 Mart 2020 tarihinde TCK’nin 328. maddesinden tutuklandı. Şimdi ‘Osman Kavala başka bir suçtan tutuklandı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu hak ihlali kararı ve Yargı Reformu’nun getirdiği soruşturma aşamasında tutukluluk süresi iki seneyi aşamaz hükmü uygulanmaz’ diyecekler. Ben sizin yerinize utanıyorum’’ dedi.
Koyuncu ikinci ve üçüncü tutuklamalarda hem Emniyet’in hem de Savcılık’ın Kavala’nın ifadesini almadığına dikkati çeken Koyuncu, üçüncü tutuklamada Sulh Ceza Hakimliği’nin huzura almadan tutuklama kararı verdiğini vurguladı.
Çelikkan: ‘‘Korkuyorum ki Corona virüsünün mucidi olarak da Osman Kavala’yı gösterecekler’’
Hafıza Merkezi Eş Direktörü Murat Çelikkan, hiçbir kanıt ve mantık olmadığı halde Kavala’nın bir kez daha tutuklandığını söyledi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Çelikkan, ‘‘Türkiye’de yasa insanları, düzeni sağlamakla görevli olanlar hile yaparsa hiçbirimiz güvencede değiliz, güvencede olamayız. Kavala’nın daha önce tahliye olduğu dosyada yeni bir suç icat ediyorlar ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar kapsam dışı olsun. Korkuyorum ki Corona virüsünün mucidi olarak da Osman Kavala’yı gösterecekler. Tutuklama kararında Henri Barkey ile yoğun iletişim içinde oldukları söyleniyor. Emniyet’in HTS raporu ortada. Hiçbir görüşmeleri yok. Bir akşam bir lokantada karşılaşmış ayak üstü konuşmuşlar. Birçok kişi bunu teyit ediyor. Dolayısıyla kanıt yok, mantık yok ama suçlu yaratmak var’’ dedi.