Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cuma günü bir ‘Müjde’ vereceğiz, Türkiye’de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum” diyerek, siyaset ve medyada gündemin başına oturttuğu “Müjde ne?” tartışmasını cuma günü noktaladı.
Aslında “Müjdenin ne olduğu” daha Erdoğan söyler söylemez, birden çok kaynaktan yeri ve konusu bakımından, “Zonguldak açıklarında bir alanda doğal gaz yataklarının keşfedildiği” biçiminde tahmin edilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “müjdesi”ni, cuma günü; “Şimdi müjdemi paylaşmak istiyorum. Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi. Fatih Sondaj gemimiz, 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfetmiş durumda” diyerek açıklarken gerçekte malumu ilan etmiş oldu!
KEŞFEDİLEN DOĞAL GAZ TÜRKİYE’Yİ BİR ÜST LİGE TAŞIR MI?
Uzunca bir zamandan beri, Türkiye’de petrol-doğal gaz üstünden yapılan tartışmaların pek hararetli biçimde sürmesi ve “Ekonomik sorunların ve cari açığın tek sorumlusunun petrol-doğal gazımızın olmaması olarak gösterilmesi” dikkate alındığında, sözü edilir bir doğal gaz rezervinin bulunması siyaset erbabını heyecanlandırmış olabilir.
Ancak çarşamba gününden beri “havuz medyası”, AKP sözcüleri ve iktidarın “Hınk deyiciliğini” meslek edinmiş “bilim çevreleri”nin söylediklerine ve amaçlarının itirafını da yansıtan söylemlerine bakıldığında; olup bitenler samimi bir heyecanlanma ya da kendi kendilerinin “Gazına gelme” olarak yorumlanamaz. Tersine, içinden geçilen dönemde tek adam yönetiminin tarzının “kara propaganda”ya dayandığı dikkate alındığında, “bir havuzluk” doğal gazın bir okyanus gibi gösterilerek şova dönüştürülmesi, iktidarın her gelişmeyi kendi lehine bir gösteriye dönüştürme tutumuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Ama ne var ki, bu gürültülü propagandanın üstünde yükseltildiği 320 milyar metreküp doğal gazın “Türkiye’nin ligini değiştirecek”, “Eksenini değiştirecek” çok büyük rezervmiş gibi gösterilmesi, bütün diğer iddialara inandırıcılığı da azaltmaktadır. Çünkü söz konusu 320 milyar metreküplük rezerv, bize çok büyükmüş gibi görünse de doğal gaz ligindeki ülkelerin yanında ekonomik bakımdan işletilmeye değer olup olmadığı çok tartışmalı bir rezervdir.
Bu 320 milyar metreküp, ABD’nin bir yıllık doğal gaz üretiminin sadece üçte birinden, Rusya’nın üretiminin de yarısından bile azdır. Böyle olunca da “Lig değiştirdik”, “Eksen değiştirecek kadar büyük bir imkan bulduk” gibi iddiaların boş laftan ibaret olduğu açıkça görülmektedir.
İKTİDAR DOĞAL GAZLA SÜRÜKLENDİĞİ SATHI MAİLDEN KURTULABİLİR Mİ?
Elbette ki, bunları Erdoğan da Albayrak da bilir, en azından danışmanları bilir. Ama böyle bir rezerv üstünden net hesapları bile yapılmamışken, “Doğal gaz keşfettik” üstünden böylesi bir gürültü koparılması elbette ki tamamen Erdoğan ve partisinin politik ihtiyaçlarıyla ilgilidir.
Bir yandan halkın, geçim sıkıntısının had safhaya varması olarak yaşadığı ekonomik kriz, öte yandan iç ve dış politikada karşı karşıya kalınan çözümsüzlükler ve bunlara eklenen virüse karşı mücadeleyle bağlantılı olarak sağlık, eğitim, sosyal yaşamın her alanındaki sorunlarla kuşatılan tek adam yönetimi, bütün bu sorunlar karşısında çözümsüzdür. Bu yüzden de 320 miyar metreküplük rezervi gösterip; “Türkiye bir üst lige çıktı”, “Türkiye’ye eksen değiştirecek bir gelişme” diyen bir propaganda ile günü kurtarmayı, eğer başarabilirse de gündemi uzunca bir süre belirleyebileceğini ummaktadır.
Çünkü artık bütün kamuoyu araştırmaları, Erdoğan-Bahçeli önderliğindeki Cumhur İttifakının, önlenemez biçimde güç ve itibar kaybeden bir “sathı mail”de (eğik düzlemde) seyrettiğini göstermektedir. Üstelik de “tek adam yönetimi”nin ihtiyaçları, onları bu “sathı mail”den çıkaracak manevralar yapmasına izin vermeyecek bir aşamadadır. Bu yüzdende ellerindeki, dün epeyce kullanılabilir olan dincilik, milliyetçilik üstünden yapılan atraksiyonların ömrü ve etkisi artık iyice azalmıştır.
DOĞAL GAZ BELKİ GÜNÜ KURTARIR AMA YILLARI KURTARAMAZ!
Örneğin;
- Suriye, Libya’da kazanılan “zaferler”, Doğu Akdeniz’deki “meydan okumalar”ın halk indindeki etkisi, burjuva muhalefetten aldığı destek sürmesine karşın, geri tepen bir aşamaya evrilmektedir.
- Ayasofya’yı camiye çevirme, “kılıçlı hutbeler” gazı bir hafta kadar gündemi işgal edebilmiş, kendi ayaklarına dolanmıştır.
- Trump’ın Erdoğan’ı “büyük satranç üstadı” ilan etmesi üstünden yapılan propaganda ise bir-iki gün içinde geri tepmiştir!
Bu yüzden de “Karadeniz’de, Türkiye’nin kaderini değiştirecek doğal gaz bulduk” iddiası “ekonominin karanlık ufkunda doğan bir güneş”, “büyük koz” olarak sahneye sürülmüştür. Bu “koz”u Erdoğan’ın tedavülde tutma süresi 2023 yazına kadardır. Yani milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimine kadar!
Eğer hesaplar tutarsa; seçime birkaç gün kala, sembolik olarak bile olsa, ilk yerli ve milli doğal gaz akışı başlatılacaktır!
Ama ne var ki, çarşamba günü Erdoğan’ın “Müjdem var!” demesiyle yükselen borsa, doların 7.37’den 7.20’ye kadar düşmesi; arkasından Erdoğan’ın “müjdeyi” açıklamaya başlamasıyla borsanın düşmesi ve doların yeniden yükselmesiyle 7.32’ye kadar çıkmıştır. Bu da bırakalım “müjdeyi”, bu tür müjdelerin hep cepten bir şeyler çalınmasının habercisi olduğunu bilen halk için tereddüt kaynağıdır. Kaldı ki “piyasalar” bile bu müjdeyi inandırıcı bulmamıştır!
Bundan sonra “müjde”nin ne kadar tedavülde kalacağını yaşayarak göreceğiz. Ama olup bitenlere ve gerçeklerle Erdoğan-Albayrak’ın iddiaları arasındaki uçurum dikkate alındığında, havuz medyasının cansiperane gayretinin de “müjde”nin gündemini uzun zaman bloke etmesi beklenemezdir.
Hele de bu doğal gazın Erdoğan ve partisini 2023’e kadar taşıması hiç beklenemezdir.
Belki de Erdoğan ve partisinin 2023’ü kurtarmasını, bırakalım 320 milyar metreküp, dünyadaki tüm doğal gazlar bile sağlayamaz!
Reklam