İki gün içinde Katar, Kuzey Afrika ile hala büyük ölçüde ilgilendiğini ve yıllarca ortalıkta görünmeyerek Türkiye’nin arkasına gözlendikten sonra Libya’ya geri döndüğünü belirten ikinci bir mesaj gönderdi.
Libya ve Türk medyası, Katar Savunma Bakanı Halid El Attiye’nin Pazartesi günü Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile tesadüfen aynı tarihte Trablus’a geldiğini yazdı.
Attiye’nin ziyareti, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad el Sani’nin Tunus Devlet Başkanı Kais Said’le temasa geçmesi ve Tunus’un iç bölgelerindeki kalkınma projelerini finanse etmeyi teklif etmesinden üç gün sonra geldi. Said’in önümüzdeki dönemde Tunus cumhurbaşkanlığı yetkilerini ve imtiyazlarını parlamentoya rağmen genişletmek istediğine dair Tunus’ta spekülasyonlar artıyor. Bu değişim, Doha’nın Tunus’taki ilk müttefiki olan Raşid Gannnuşi liderliğindeki İslamcı Ennahdha Hareketi’nin rolü ve etkisinde bir düşüşe yol açacaktır.
Yerel gözlemciler ayrıca Katar Havayolları’nın Tunus merkezli futbol takımı Club Africain’e önümüzdeki spor sezonunda sponsor olmayı kabul ettiğini de belirtiyor. Doha’nın bu adımı, geçtiğimiz yıllarda Tunus’taki siyasi istikrarsızlığnı arkasında olmakla eleştirildiği ve suçlandığı için ciddi bir darbe yiyen imajını düzeltme amacı taşıyor.
Üst düzey bir Katarlı yetkilinin yıllardır ilk kez Libya’ya yaptığı ziyaret, Doha’nın Türkiye ile birlikte Libya’daki askeri çabalara katıldığına açıkça işaret ediyor.
Bu hareket, özellikle Bingazi’deki parlamentonun ABD öncülüğünde Sirte ve petrol terminalleri çevresinde askerden arındırılmış bir bölge oluşturma planını reddetmesi ışığında, ABD’nin önderlik ettiği diplomatik çabaların başarısızlığını yansıtmaktadır. ABD planında Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LNA) Ecdebiye’nin ötesine çekilmesini öngörürken, Suriyeli paralı askerler ve Misrata milislerinin bölgeye girmeyeceğine dair garanti vermiyor.
Trablus hükümeti, Türk müttefikinin desteğiyle, Nisan 2019’da LNA’nın Trablus’a yönelik saldırısını püskürtmeyi başardı ve Haziran ayında ülkenin kuzeybatısının tamamının kontrolünü yeniden ele geçirdi. 14 ay süren şiddetli çatışmaların ardından LNA, Trablus’un 450 km doğusundaki liman kenti Sirte’ye doğru çekildi.
Gözlemciler, El Attiye’nin Trablus ziyaretinin, uluslararası toplumu ülkedeki aşırılık yanlısı grupları desteklemeyi bıraktığına inandırmak için yaklaşık üç yıl saklandıktan sonra geldiğini ve Libya’daki Katar kaosunun ikinci aşamasını başlattığını söylüyor. Doha’nın zorunlu kış uykusuna yatmasının bir sonucu, Libya’daki durumla ilgilenen ülkelerin çoğunun davet edildiği Berlin konferansının dışında bırakılmasıydı.
Gözlemciler, Katar’ın Libya’daki rolünün azalmasına gerekçe olarak, Libya’daki aşırılık yanlısı grupları bitirme sözü veren ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesi gibi çeşitli uluslararası faktörlerin yanısıra Doha’nın komşu ülkeler Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in yanı sıra Mısır tarafından uygulanan boykotla maruz kaldığı bölgesel baskıları gösteriyor.
Libyalıların çoğu, Katar’ın 2011’den beri Libya’nın içişlerine müdahalesinin silahlı çatışmayı körüklediğine ve Doha’nın 2014’te gerçekleşen parlamento seçimlerinin sonuçlarını tersine çevirmek için İslamcı milislerin kontrolündeki Libya Şafağı Partisi tarafından gerçekleştirilen darbeye destek vererek Libya’yı bir iç savaşa sürüklediğine inanıyor.
Libyalı kaynaklar, Attiye ve Akar’ın, Sirte ve petrol terminallerine yönelik harekat planlarını görüşmek üzere Libya’ya geldiklerini öne sürüyor.
Libya Temsilciler Meclisi üyesi Muhammed Amir el Abani, Attiye’nin ziyaretinin Sirte ve Cufra’ya yönelik saldırı için son hazırlıkları yapma umuduyla Ankara’yı hegemonyasını sürdürmeye teşvik etmek için Batı Libya’da konuşlanmış Türk varlığını askeri makinesini göklere çıkardığını belirtiyor.
Buna karşılık, Libya Aşiretleri Yüksek Konseyi üyesi Şeyh Adil el Faizi ise The Arab Weekly’ye yaptığı açıklamada, “Attiye’nin ziyaretinin El-Khums limanı üzerindeki Türk-Katar kontrolüne denk gelmesi ve limanın Ankara ve Doha’nın Libya’daki çoklu operasyonları için bir deniz üssüne dönüştürmesi tesadüf değildir. Liman şu anda yaklaşık 100 Türk tarafından yönetiliyor ve orada iki (Türk) gemi var. Bu da Sirte ve Cufra savaşına paralı askerleri ve teröristleri hazırlamak ve savaşa daha fazla destek sağlamak için yeni askeri hamle hazırlıklarının yapıldığını gösteriyor” diyor.
Katarlı yetkili ziyareti ile, Doha’nın Libya’da kalmak ve artık Ankara’nın gölgesinde, hatta yörüngesinde gizlice kalmasına gerek olmadığını göstermek istiyor.
Rusya, Libya Ulusal Ordusu’nu (LNA) açıkça desteklese de, Beyaz Saray Libya dosyasıyla ilgili tarafsız bir pozisyon aldığı ve konuyu Dışişleri Bakanlığı’nın inisiyatifine bırakmış izlenimi verdiğinden ABD’nin pozisyonu karışık görünüyor. Bununla birlikte ABD’nin pozisyonu Trablus hükümeti yanlısı gibi.
Gözlemciler, Sirte ve petrol terminalleri konusunda gerginliği tırmandırmanın sonuçları konusunda uyarıyorlar. Libya topraklarında kolaylıkla bir vekalet savaşı başlatabilirler. Mısır, Trablus hükümeti ve milislerini kırmızı çizgi olarak tanımladığı Sirte-Cufra hattını geçmeme konusunda uyarmıştı. Fransa ve Rusya’nın da bu tür bir senaryonun dışında kalması ihtimal dışı.
Geçen Pazartesi Trablus’a yaptığı ziyarette, Alman dışişleri bakanı, kaosa saplanmış bir ülkede mevcut “aldatıcı sükunete” karşı uyarıda bulundu. Heiko Maas, “İki taraf ve onların uluslararası müttefiklerinin ülkeye silah getirmeye devam ettiklerini ve ateşkes ön şartlarına bağlı kalmadıklarını” vurguladı.