Fatih POLAT
Gerçekleştiği dönemde bir propaganda unsuruna dönüştürülen, 5 yıl önce Rus uçağının düşürülmesi konusunda dönemin Başbakanı Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl yarıştığını hatırlayalım. Erdoğan, yetki paylaşımından rahatsız olduğu Davutoğlu’nu iktidar sahnesinin dışına doğru itince artık bütün “başarıların” sahibi odur. İktidar sahnesinde kalmasını istediklerine küçük başarı parçacıkları armağan edebilecek olan da odur. Başarısızlıklar ise iktidar hiyerarşisinin daha altındakilere ya da artık tasfiye edilme sırası gelenlere aittir. Mesela bu olayda başarı neden doğal gazı bulanlara ait olmasın?
Öte yandan, iktidar bu gelişme ile içeride gücünü tahkim etmeye girişirken, fırsat buldukça dışarıda da hegemonyasını genişletmeye yönelecektir.
Bu gelişmenin halk açısından önemli bir boyutu şu olmalıdır. Pandemi döneminde faturalarındaki vergiler dahi iptal edilmeyen halka bu gelişme nasıl yansıyacaktır? Doğal gaz faturaları düşecek midir mesela?
Bu gelişmenin piyasaya etkisi, haberin çıkmasının ardından satın alınmaya başlanmıştı ve bunun çok üst boyutlarda olmadığı görülüyor. Ancak, daha önemlisi jeopolitik boyutu. Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’den sonra bu gelişme, Türkiye’nin bölgesel gücünü artırıcı bir faktör olarak medya tarafından iktidarın ve Erdoğan’ın vizyonuna son iki gündür yazılıyor. Bu yöndeki propaganda daha da sürecektir.
Tüm bu gelişmelerin, abartıldığı gibi bir eksen değişikliği getirmeyeceği açık olsa dahi, propaganda boyutu yanında bir anlamı ve önemi olduğu da yadsınamaz. Ancak bu bile önümüze şöyle bir soruyu yeniden getiriyor: Türkiye bölgede görece artan gücüyle, oyun bozucu bir ülke olmayı marifet sayarak mı yol almaya çalışacaktır, yoksa komşularıyla ve bölge halklarıyla pozitif etkiye dayalı bir politikaya mı yönelecektir? İkincisi, böyle bir iktidar ile çok da mümkün gözükmüyor.
Reklam