John Bolton, Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkilerinden Türkiye’nin Rojava’ya yönelik operasyonuna, ABD seçimlerinden kendi kitabına ve Kasım Süleymani’nin öldürülmesine kadar daha birçok konu hakkında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Rûdaw TV’de yayınlanan “Hevpeyvîn” özel programında Dilbixwîn Dara’nın konuğu olan ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, “Bayaz Saray’ın Sır Küpü” olarak da biliniyor.
ABD’nin Kürtlere bakış açısını değerlendiren Bolton şunları söyledi:
Doğrusu ABD’nin Kürtler hakkında etkili bir politikası olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar malesef desek de bu bizim diğer birçok ülkeden örneğin Avrupa’dan farklı olmamamızı sağlıyor. Kürt nasyonalizminin uzun tarihine baktığınızda yeri gelmiş devletleşmek için büyük adımlar atılabilmesi için olanaklar olmuş. Bazen de bu adımlardan geri dönülmüş.
Uzun bir süredir Irak’ın yıkılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. ABD’nin en azından Irak’ta bir Kürt devletinin varlığını kabul etmesi gerekiyor. Bölgedeki diğer ülkelerde yaşayan Kürtler için mesele daha ağır bir durumdadır. Benim görüşüme göre Amerika bu konuya daha stratejik eğilmeli. Çünkü sonuçları çok daha önemli ve olumlu olabilir.”
Trump 2017’deki Kürdistan bağımsızlık referandumunu neden desteklemediği yönündeki soruya Bolton şu cevabı verdi:
“Bu benim göreve başlamamdan önceydi. Sanırım bu o dönem ABD Dışişleri Bakanlığı’nda yer alan ve hiçbir zaman referandumu desteklemeyenlerin etkisi ile oldu. Ayrıca Irak’ın parçalanmasını istemeyenler. Ya da Irak’ın parçalandığı gerçeğini kabul etmiyorlar.
O dönem referandumun Kürt bağımsızlığına düşman olanların elindeki kartı güçlendirir şeklinde çok yoğun bir tartışma yaşandı. Fakat o dönem de ben, referendum yapılmasa bile durumu fırsata çevirmeye çalışan İran Devrim Muhafızları’nın benzer bir müdahalede bulunacağını savunuyordum.
Referandum, referandumsuz dahi yapılması tasarlanan müdahaleye gerekçe oldu. En azından Bağımsızlık Referandumu tüm dünya halklarına Kürtlerin bağımsızlığa karşı güçlü bir his taşıdığını yansıtan iyi bir fikir beyanı oldu.”
Haşdi Şabi güçlerinin İran’ın da yardımı ile 16 Ekim 2017’de Kerkük ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde Peşmergeye saldırmasına ABD’nin neden sessiz kaldığı sorusunu da cevaplayan Bolton özetle şunları söyledi:
“Sanırım referanduma karşı olmalarına dayanıyordu. İran ve Irak’taki müttefiklerinin bu faaliyetini teşvik edenleri anlamıyorum. Sanırım bu IŞİD halifeliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan Iraklı milisler ve İranlı müttefikleri ile mevidaş olma sorunuun bir parçası olarak ortaya çıktı.
Çünkü Obama bu savaşa girmeye karar verdiğinde bilinçsizce, istemi dışında İran’ın bölgedeki nüfuzunu güçlendirdi. Sanırım şimdi bunun sonuçları bize kabus olarak geri dönüyor. Elbette bu İran’a Iraklı Kürtlere karşı durması için kuvvet vermiştir. Hem de ciddi bir şekilde.
Genelde ABD yönetimi ve kesinlikle özelde de ABD Kongresi çoğunlukla Kürtlere karşı çok samimidirler. Ancak bu duygu örgütlü değil. Ben böyle görüyorum. Kürtlerin içine düştüğü o zor durumları görebildiklerine inanmıyorum.
Daha önce de söylediğim gibi hala bazıları Irak’ın bölünmesini isteyen güçlü duygulara sahip. Somut olarak İran’ın politikaları da göz önünde bulundurulduğunda, Irak’ta I. Dünya Savaşı’nda kurulan ve Saddam Hüseyin ile yıkılan eski hükümetlere benzer hükümetler kurulmasının hiçbir şekilde imkanı yoktur.
Bence böyle birşey beklemek gerçekçi değil. Sanırım bu da son 25 yıldan fazla bri süredir Kuzey Irak’ta Kürtlerin defacto bağımsızlığının önemini anlamayanlardan kaynaklanıyor.”
Recep Tayyip Erdoğan’ın, nasıl oluyor da kolay şekilde Trump’ı ikna etmeyi başardığı sorulan Boltun, bu soruya şöyle cevap verdi:
“Keşke bu soruya iyi bir yanıt verebilseydim. Ben kendim de anlayamıyorum. Bunun Trump’ın Türkiye’deki yatırımları ile veya başka birşeyle ilgili olduğuna inanmıyorum.
Sanırım bu Trump’ın Vladimir Putin, Xi Jinping, Kim Jong-un gibi otoriter liderlerle olan ilişki biçiminden kaynaklanıyor. İzah etmesi çok zordur. Hatta Trump’ın kendisi de bunu izah edemeyeceğini söylemiş. Fakat açık ki bu Amerika ve müttefikleri için büyük bir tehdit. Kuzeydoğu Suriye’de birkaç defa tekrarlanan olaylar bunu kanıtlıyor.
Ben 2019’un sonlarına doğru istifa ettim. En çok yoğun olduğum dönem ise 2018’in son aylarıydı. Trump, Erdoğan’ın bütün ABD askerlerinin Rojava’dan çekilmesi önerisine razı gelmişti. Biz de bu önerinin iyi bir fikir olmadığını Trump’a ilettik.
2019’da olanlar Erdoğan ve Türkiye’nin baskıları sonucu gelişmiş ve sonuç itibariyle bu baskılar işe yaramıştı. Erdoğan 2018 yapmak istediğini Trump’a yaptırdı. Bu kez daha da başarılı oldu. Ancak Trump bir kez daha bu kararı gözden geçirmeye karar verdi. Bu karar Trump’ı uzun süre aynı politikayı uygulamaya itti.
Rojava’daki durumun ne zamana kadar bu şekilde devam edeceğini açıkçası bilmiyorum. Bu ayrıca Trump’ın yeniden seçilmesi konusunda duyduğum endişelerden biri bu. 3 Kasım’dan sonra atacağı diğer adımları kestiremiyoruz. 2018 yılında ABD ve Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin Suriye’nin Kuzeydoğu’sunda kalması yönünde getirilen sınırlandırmalar şu anda daha da gevşek.”
Kitabında ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Kürt karşıtı olduğu yönündeki iddiaları da hatırlatılan Bolton, “Sanırım ilk kez Mike Pompeo bu kanaatini dile getirdi. 2019’un son demlerinde Ankara’da yapılan bir görüşmenin sonucundan oldukça endişelendim.
Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeydoğusuna (Rojava) yönelik askeri bir harekatı için bir pazarlığın gerçekleşmesine ihtimal vermiyordum. Türk güçleri daha önce Fırat’ın batısında konuşlanmışlardı. Onlar farklı bir durum ve süreçte oraya gitmişlerdi.
Açık söylemek gerekirse benim de bu konuda farklı bir önerim yoktu. Türkiye’nin Rojava’ya geçmesiyle ki 50’li yıllarda da o bölgeleri işgal etmişlerdi, istikrarın görülmeyeceğini hissetmiştim. Bölgede ABD’li askeri varlığı devam ediyor ancak istikrar sağlanmış değil. İhtiyacımız olmayan tek şey ABD’li diplomatlar tarafından Türkiye’nin söz konusu bölgede yapıcı bir rolü olacağına inanıp durumun daha da karmaşık hale getirilmesiydi.
Bana göre Kürtler ABD Dışişleri, Kongre ve Pentagon ile ilişkilerini muhafaza etmelidir. Kürtlerin bu makamlarda daha fazla destekçisi var, birkaç nedenden dolayı.
Birincisi, IŞİD’e karşı yürütülen ortak operasyon. Önümüzdeki 100 günde Kürtlere yönelik bir tehdit söz konusu olacağını düşünmüyorum. ABD’nin seçim öncesine kadar büyük bir değişiklik yapacağını düşünmüyorum. Bana göre sizler (Kürtler) ABD’de yapılacak seçimlerden sonrası için hazırlık yapmalısınız.
Joe Biden ya da Trump’ın kazanırsa önümüzdeki Ocak ayında yeni başkan görevi devralacak. ABD’nin politikasında iyi veya kötü yönde bir değişim olacaktır. Avrupa ülkeleri ile istişareye devam edin. Kürtlerin Avrupa’da iyi dostları var. Siyasi ve diplomatik çabalarınızı ortaya koyarak Amerikalıların söz konusu bölgenin önemini anlamaları için dikkatlerini çekmeye çalışın. Bu çok önemli.”
Kasım Sülyemani’nin öldürülmesinin doğru bir karar olduğunu söyleye Bolton, “Evet; o Devrim Muhafızları ile Kudüs gücünün önemli bir komutanıydı. Uzun yıllar boyunca ABD, ABD askerleriyle uluslararası koalisyon güçlerine çok zarar verdi.
Kasım Süleymani İran’ın Ortadoğu’daki etkinliğini artırması için anahtar rolünü görüyordu. Aynı zamanda hükümet içinde terörü destekleyen önemli bir şahsiyet ve kendisi de bir terör örgütünün lideriydi. ABD söz konusu örgütü terör olarak tanımlıyordu. Bu nedenle bu adımın doğru olduğunu düşünüyorum.
İran Pasdarlarına karşı atılacak diğer adımları da kötü bulmuyorum. Bana göre İran’da rejimin devrilmesi için çabalamalıyız. Bunun yolu da Devrim Muhafızları ordusunu yıkmakla mümkündür. İran rejiminin kitlesel bir desteği yok. Dolaysıyla Ayetullahların yıkılması ve hükümetin halka teslim edilmesi ABD siyasetinin bir parçası olmalı” diye konuştu.