TBMM önceki gün, kamuoyunda “sosyal medyaya sansür” yasası olarak bilenen yasayı palas pandıras geçirerek, 1 Ekim’e kadar sürecek tatile girdi!
Böylece tek adam yönetimi, halkın haber alma hakkını az çok kullanabildiği bir mecra olan sosyal medyayı kontrolü altına almak için son adımı da Kurban Bayramı arifesinde atmış oldu.
Tabiri caizse bu yıl Türkiye halkları Kurban Bayramı’na AKP-MHP ittifakının halkın haber alma özgürlüğünü tek adam yönetiminin ayakları dibinde kurban edildiği koşullarda giriyor.
AKP ve MHP sözcüleri, yapılan düzenleme ile sosyal medyaya sansür getirildiğini kabul etmiyor. Tersine onlar, sosyal medya kullanıcılarının bu alanı daha özgür biçimde kullanmalarını kolaylaştırmayı amaçladıklarını iddia ediyorlar. Ve “bu düzenleme ile ülkemizde milyarlarca dolar kazanan bu uluslararası dev firmaları vergilendirmeyi, kişisel haklara yönelik saldırı mahiyetindeki içeriklerin hızlı bir biçimde engellenmesi için Türkiye’de temsilcilikler açmalarını istiyoruz” diyorlar.
ASIL HEDEF HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRÜLÜĞÜDÜR!
Peki, gerçek AKP ve MHP sözcülerinin iddia ettiği gibi midir?
Elbette değil.
Eğer böyle olsaydı elbette ki bu düzenlemeye hiçbir aklı başında insan karşı çıkmazdı.
Tersine getirilen düzenleme ile;
1-) 5-10 milyonlara varan para cezaları getirilerek,
2-) “İnternet trafiği bant genişliği”nin yüzde 90’na varacak biçimde daraltılması cezaları (gerçekte kapatmadır) getirerek,
3-) Temsilcilikler üstünden sosyal medyaya girecek vatandaşların bilgileri ve verilerini yetkili makamlara vermeyi zorunlu hale getirerek,… sosyal medyanın zapturapt altına alınması, temsilciliklerin giderek, iktidarın rahatsız olacağı içerikleri mahkemelerden bir karar gelmeden de kendiliğinden (medyadaki otosansür gibi) sansürlemeye yöneleceği bir sosyal medya kontrolünün amaçlandığı açıkça bellidir. Çünkü, bugüne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak AKP ve MHP cenahından ve tabi yandaş medyadan sosyal medyaya yönelik suçlamalar dikkate alındığında, bu düzenleme ile medyanın zapturapt altına alınmasında aynı amacı taşıdıkları tartışmasızıdır. Tabi sosyal medyanın kendine has özellikleriyle birlikte ele alınarak!
Hele de iktidarın sosyal medya ağ sağlayıcılarına her vesileyle müdahale etmek için savcı ve yargıç bulmakta hiç zorlanmayacağı da dikkate alındığında bu düzenleme ile sosyal medya üstünden halkın haber alma özgürlüğünün nasıl ağır bir tehdit altına sokulduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
HER ŞEYE RAĞMEN BAYRAM KUTLU OLSUN!
İktidar, sadece sosyal medya sansürü yasasını geçirmedi; son beş-altı hafta içinde işçi sınıfı ve halkın kazanılmış haklarına yönelik “topyekûn saldırı paketi”nin kapağın açtı. Ve paketin içinden sosyal medya sansürünün Yanında ortalığa saçılan;
Baroları “çoklu baro sistemi”yle bölmeyi ve iktidarın arka bahçesi haline getirme amaçlı yasal düzenlemeyi,En gerici güç odaklarıyla ittifakını ilerleteme ve tahkim etme hamlesi olan “Ayasofya’yı camiye dönüştürme” girişimini,İşçileri “işten atmama” adına ücretsiz izine çıkararak günlük 39 TL’ye geçinmeye zorlayan “Mini istihdam paketi”ni, Meclisten geçirip yasalaştırdı.
Ama “paket”in içinden ortalığa saçılsa da hâlâ yasallaştırılamamış olan; “Barolar gibi odaların da etkisizleştirilip iktidarın arka bahçesi yapılması” “Kıdem tazminatının fona bağlanması”, “İstanbul Sözleşmesi”nden çekilme adımı”, “siyasi partiler ve seçim yasasının tek adam yönetimi lehine değiştirilmesi”, “yerel yönetimlerin yetkilerinin önemli bir bölümünün daha merkezi hükümete devredilmesi”yle,…ilgili yasal düzenlemeler 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama dönemine bırakıldı.
Dolayısıyla bugün kutlanmaya başlanan Kurban Bayramı; bir yandan halkın işsizlik, geçim zorluklarının had safhaya vardığı, öte yandan da pandemiye karşı mücadele adına halka çıkarılan ağır ekonomik, sosyal, siyasal faturanın altında kutlanacak bir şey kaldığı ölçüde kutlanacaktır!
Bütün bu baskılar, hak hukuk tanımazlığın tek adam iktidarının bırakalım ebediyen sürmesi, ömrünü biraz daha uzatmaya bile yetmeyeceği gerçeğini bilerek, Evrensel çalışanları olarak tüm insanların Kurban Bayramının kutlu olmasını diliyoruz.
Reklam
Yazar: İhsan Çaralan
Kaynak: Evrensel